Çarşamba Söyleşilerin bu haftaki konuğu yönetim kurulu üyemiz arkeolog Levent KUTBAY oldu. “ANTİK ÇAĞDA MÜZİK” konulu bir sunum gerçekleştiren Kutbay, müziğin nasıl doğduğunu, ilk müzik enstrümanını, bilinen ilk yazılı şarkıyı, Antik Yunan ve Bizansta müziği, Kuşadası Kadı Kalesinde bulunan müzik aletlerini, Aydın Tralles’li Seikilos’un ağıtını anlattı.
İnsanın ilkel hayat sürerken seslere olan algısını, sesleri avcılıkta ya da bu tür çalışmalar sırasında ve haberleşmede kullandıklarını söyledi. Sonra gök gürültüsünde doğaüstü güçlerin simgesini, fırtınanın uğultusunda kötü ruhların sesini, denizin sakin görüntüsünde ya da patlamasında tanrıların iyiliğini veya öfkesini bulduğunu, verilerin bunlara işaret ettiğini anlattı.
En eski müzik aletinin 43.000 yıllık Neandertal flütü olduğunu, en eski melodisinin ise Suriye Ugarit’te 1950’li yıllarda yapılan kazılar sonucunda bulunan yaklaşık M.Ö. 1400 yılına ait bir tabletin üzerinde yer alan sembollerin olduğunu, H6 olarak adlandırılan bu tabletin üzerinde, dokuz telli antik bir arp olan Sammum için bir takım müziksel gösterimler ve Akkadlı meyve bahçelerinin tanrıçası Nikkal için yazılmış bir ilahinin sözleri bulunduğunu söyledi. Antik Çağ Yunan müziğinden örnekler veren Kutbay, bu dönemde çalgı aletlerinin tanrılara atfedildiğini, mitolojide Hermes’in Lir ile, Pan’ın Syrinx ile, Athena’nın Aulos ile özdeştirildiğini söyledi. Dionysos ve takipçileri Satry ve Menad’lar ya da Orpheus’un çalgı aletinin hep yanında olduğunu belirtti.
Müziğin ayrıca dinsel tapımlarda ve hastalıkların tedavisinde kullanıldığını, Pergamon’da Asklepieeion’da bu yöntemle hastalıkların tedavi edildiğini söyledi. Antik Yunanlılarda aynı ezginin yinelenmesiyle tedavi yapılabildiği inancının olduğunu, hastalıkların tanrılar tarafından gönderildiğine inanıldığından tedavi genellikle yardım istenen tanrıya şarkı söylemek yoluyla gerçekleştirilmeye çalışıldığını, bu inanç çerçevesinde Apollon’un sanat ve müzikle ilişkisi olmasının onu en çok çağrılan tanrı olarak öne çıkardığını söyledi.
Pisagor’un ilk kez müziksel uyumu matematiksel formüllerle dile getirdiği Canon adlı bir aleti yaptığını anlattı.
Kökeni eski Helenistik Yunan müziğine dayanan, Roma geleneği, Filistin, Suriye ve Mısır etkileri altında yeni şekle bürünen ve bu medeniyete özgü Bizans müziğinin doğduğunu söyledi.Kuşadası Kadı Kalesi kazılarında çıkarılan leylek bacak kemiğinden yapılan çalgı aleti ve diğer müzik aleti parçaları hakkında bilgi verdi.
1883 yılında, İzmir-Aydın demiryolunun yapımı sırasında ortaya çıkan ve İ.S. 1. Ya da 2. Yüzyılda Tralleis (Aydın) civarında yaşayan Seikilos adında birine ait olan mezar taşının üzerinde Grekçe bir mezar yazıtı ve bir melodinin söz ve bestesinin yer aldığını söyledi. Toplam 13 satırlık bu yazıtın 1-5 ile 12-13. Satırları mezar yazıtını, 6-11. Satırlarının müziğe esas olan güfteyi içerdiğini, yazıtın ilk 11 satırının vezinli olduğunu belirtti. Yazıtın her hecesinin üzerinde birer nota yer aldığını, antik devirden günümüze çok az sayıda melodinin yazılı olarak kaldığını, şu anda Kopenhag’daki Danimarka Milli Müzesi’nde sergilenen Seikilos’un mezar yazıtının, günümüze noksansız ulaşan tek müzik parçasını kaydettiği için müzik tarihinde çok özel bir yere sahip olduğunu söyledi.
Yapılan söyleşiden sonra, üyemiz Nawal KERNER tarafından EKODOSD’un teşekkür belgesi Levent KUTBAY’a takdim edildi.