GÜNAL “Çevre Sanatı “ konulu söyleşisi ile çevre sanatının anlamı, nasıl ve neden ortaya çıktığı, günümüze kadar gelen belli başlı çevre sanatçılarının görsel eserleri ile birlikte ilgi çekici bir sunum gerçekleştirdi.Fredirich Wilheml Nietzsche’ nin “ Doğayla baş başayken kendimizi öylesine rahat ve keyifli duymamızın nedeni, doğanın bizim hakkımızda bir görüşü olmayışıdır.” Sözüyle başladığı sunum konuklar tarafından büyük beğeni topladı.
1960’lardan 1980’lere çevre sanatının çıkış sebeplerinin, gelişmeye başlayan çevresel hareketlerin olduğu, Hippi kültürünün doğayı kutsayan yaklaşımları ile doğal yaşama ilginin artması, sivil toplum hareketlerinin ırk, cinsiyet, kültür bağlamında eşit hak arayışları, statükonun simgesi olarak görülen müze ve galerilerin modernist ve elitist tavrına tepki olduğunu söyledi.
Çevre sanatının amacının da; Endüstriyel gelişmenin ve teknolojik hızın tehlikeli boyutlarını gündeme getirmek, doğaya dair bilinç oluşturmak, teknoloji karşısında doğayı kutsamak, antikapitalist bir tavır ile piyasa sisteminin kolay metalaştıramayacağı işler üretmek, insanın çevresindeki organik yaşamla bütünleşmesi olduğunu belirtti.
Çevre sanatının; Arazi sanatı ( Geniş ve büyük arazı, küçük arazi alanında), ekolojik sanat ( mizah yolu ile sanat, doğayı ıslaha yönelik sanat, atık malzeme ile sanat) ve toprak sanatı (arazi ve ekosanatın kapalı “galeri” alanında sergilenmesi) 3 bölüme ayrıldığını söyledi.Arazi sanatının dünyadaki en önemli temsilcilerinden birinin Robert SMITHSON olduğunu, eserlerinde yeryüzünü bir resim yüzeyi gibi düşünerek, ancak havadan, kuşbakışı bakıldığında kavranabilecek şekilde ortaya koyduğunu, madencilik veya diğer endüstriyel faaliyetler nedeniyle tahrip olan alanların yeniden kazanılmasında çözümlerden birinin Arazi Sanatı olduğunu savunduğunu belirtti. Sanatçının ABD’de Utah Eyaleti’ndeki tuz gölünün kenarında taş ve toprakla gerçekleştirdiği bir eseri örnek göstererek; eserin, ekolojik ıslah çalışmasının ve sanat hareketinin ilk çalışmalarından olduğunu, bu çalışmanın, petrol çıkarmak için kullanılmış ve zarar görmüş bir eko-sistem üzerinde gerçekleştirildiğini, böylece insanın doğa ile olan ilişkisine dikkat çekmekistediğini söyledi.
Dünyadan birçok sanatçının yapmış olduğu eserlerin örnekleri paylaşan GÜNAL, Avustralyalı Heykeltraş Andrew Rogers’ın ülkemizde Kapadokya’da yaptığı çalışmalarla Land Art’ı Türkiye’de gündeme getirdiğini belirtti. “Hayatın Ritimleri” adlı land-art projesi ile 10 adet heykelin Kapadokya bölgesinde Nevşehir – Göreme Karadağ mevkiinde yapıldığını, heykellerin başladığı ve bittiği arazinin uzunluğunun yaklaşık 7 km. olduğunu, özellikle balon turizminin yaygın olduğu bu bölgede, dev heykellerin havadan kuşbakışı olarak görülebildiğini, eserlerin hepsini birden uzaydan bakılınca görmenin mümkün olduğunu söyledi.
Sanatçıların yapmış oldukları eserleri fotoğraflayıp, videoya kaydederek belgelediklerini, çünkü eserlerin bir süre sonra yok olarak yeniden doğaya dönen türde çalışmalar olduğunu belirtti.
Sanatını doğada bulduğu malzemelerle yapan ve asla yaşayan hiçbir canlıya ve doğaya zarar vermeyen, çalışmalarına mevsimsel sürecin hayat verdiğini, amaçlarının doğaya farkındalığı sağlamak düşündürmek ve hissettirmek olduğunu ve sanatın satılacak bir meta olmasını her zaman ret ettiklerini söyledi.
Söyleşi sonunda konukların sorularını yanıtlayan Nurdan GÜNAL’a, Selçuk Arkeoloji Müzesinde 19 Ekim’e kadar resim sergisi olan ressam Münire KALKIM tarafından EKODOSD’un teşekkür belgesi takdim edildi.
Nurdan GÜNAL, İlkokulu Hamburg, ortaokulu ve liseyi Düzce’de bitirdikten sonra, Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Resim-İş Bölümü Grafik Ana Sanat dalından mezun olmuştur. Kısa dönem stilistlik, ardından grafikerlik yaptıktan sonra, 2015 yılında Düzce Anadolu Öğretmen Lisesinden emekliye ayrılmıştır. Öğretmenlik yıllarında Sanat Tarihi, iş ve teknik, resim iş derslerine girmiştir.