Kuşadası Belediyesi’nin organize ettiği, ilk defa düzenlenen Zeytin Festivali, Kuşadası köyleri, kurum ve kuruluşlar, değerli konuklar ve sivil toplum örgütlerinin katılımıyla yapıldı.2 gün süren festivalde çeşitli etkinlikler, konserler, gastroshowlar, söyleşiler düzenlendi. Kadınların yaptığı elsanatları, köylerdeki yerel üreticilerin ürettiği ürünler, zeytin fidanları festivale gelen ziyaretçilere sunuldu.
Kuşadası Kervansaray içinde ve çevresinde gerçekleştirilen festivale yerli yabancı binlerce insan ziyaret etti.EKODOSD olarak, zeytine dikkat çekmek ve farkındalık yaratmak için festivalde stant açtık.Kuşadası’nda günümüze kadar ulaşabilen ve yaş tespitlerini Belediyenin desteğiyle Prof. Dr. Hüseyin Cahit ŞAT hocamızla birlikte yapılan 4 adet 1000 yaşını aşan anıtsal nitelikli zeytin ağaçlarını gelen ziyaretçilere tanıtarak, zeytine dikkat çektik.
7’den, 70’e her kesimden ziyaretçinin katıldığı festivalde, Kuşadası Kaymakamı Sadettin YÜCEL ve Kuşadası Belediye Başkanı Özer KAYALI standımızı ziyaret ederek bilgi aldı.
Dünyada ilk zeytin ağacı koruma yasası 2500 yıl önce Solon tarafından çıkarılmış. Ancak bizde de var olan zeytin yasasına pek uyulmamış. Artun ÜNSAL’ın “Ölmez Ağaç Zeytinin Peşinde” kitabında yazdığı gibi; Kuşadası’nda turizmin gelişimiyle birlikte 1987-1996 yılları arasında ne yazık ki 615 bin adet zeytin ağacı betona yenik düşmüştür.
Yeni dikilenlerle birlikte 600 bin adet olan zeytin ağacı sayısına bakıldığında, şu anki mevcut kadar zeytin ağacını kaybettiğimiz anlaşılmaktadır.
Tespit ettiğimiz 1753 yaşındaki bir zeytin ağacı geçmiş uygarlıklara ait dönemlerin tek canlı tanığıdır. Eğer konuşabilseydi muhtemelen son 30 yılı şöyle tarif ederdi “Romalıları, Bizanslıları, Osmanlıları ve hatta son 30 yıl öncesine kadar Cumhuriyet sonrası yaşayanları gördüm. Hiçbirisi sizin kadar bizlere hoyratça davranmadı…”
Birçok Akdeniz ülkesinden bilindiği gibi, tarım ve turizm koruma-kullanma dengesi gözeterek birlikte yapıldığında o ülkenin ekonomisine güç kattığı, kentlerin doğal peyzajını koruduğu, hem gelen konukları hem de yereldeki insanları mutlu ettiği görülmektedir.Kuşadası’nda bugüne kadar turizm adına tarımsal araziler büyük oranda yok edilmiştir. Kontrolsüz yapılaşmalarla tarımsal arazilerin yerinde yükselen binalar, genelde hem yereldeki insanları hem de gelen konukları mutlu ettiği söylenemez.
Modern kent adına yüzlerce yıl zeytin verecek ağaçlar odun olmuş, zeytin bahçelerinin yerinde hava alınamaz yüksek binalar dolmuştur. Kent ekosistemi büyük yara almıştır.
Romalılardan beri insanlara mutluluk ve refah veren zeytinyağı dünya mutfaklarının vazgeçemediği bir ürün haline gelmiştir. Muhteşem iklimi, sanayiden uzak coğrafyası, kirli yeraltı sularının olmadığı Kuşadası gibi bir coğrafyada yaşıyoruz. Kalabilen tarımsal arazileri, zeytinlikleri, makilikleri, ormanlık alanlarımızı koruyabilir ve üretilen ürünleri markalaştırabilirsek, daha nitelikli ve sürdürebilir bir turizmi devam ettirebiliriz.
Dünyada tarım ve turizmi yan yana götüren ve bundan çok iyi kazanım elde eden örnekleri alarak, sahip olunan değerleri, dünya literatüründe ön planda olan Memecik zeytinini de yok etmeden hem tarımda hem de turizmde marka olmak hayal değildir. Zeytin festivali; gelen ziyaretçiler, katılımcılar ve özellikle Kuşadası’nın köylerinden katılan üreticiler üzerinde bir başlangıç olarak olumlu etki yaratmıştır. Zeytin ağacının, doğal değerlerin ve yerel üreticinin korunmasını sağlamak için her yıl daha da geliştirilerek yapılmalı, tüm kurum, kuruluş ve sivil toplum örgütleri tarafından da desteklenmelidir.