Aşağı Büyük Menderes Havzası’nda, Aydın Söke’ye bağlı köylerde 2018 yılı yavru leylek halkalamaları, Orman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma Milli Parklar Genel Müdürlüğü ve İzmir Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü arasında imzalanan bir çalışma protokolü kapsamında, Ege Üniversitesi – EKODOSD işbirliğiyle, Kuşadası ADM ’in araç ve BOM desteği sağlanarak yapıldı. İzmir Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Ortaç ONMUŞ’un koordinatörlüğünde, EKODOSD gönüllüleri Yeşim CİNBAŞ, Değer EREN, Akife Ece YAVAŞ, Merve YAVAŞ, Yağmur YAVAŞ, Ahmet TAŞÇI’nın katkılarıyla halkalama çalışmaları gerçekleştirildi.
Leylek yavrularının ağırlıkları, gaga boyları, Tarsus(kanat) uzunlukları ölçülerek kayıtları tutuldu. Cinsiyet tayini ve bilimsel araştırmalarda kullanılmak üzere her yavrudan tüy örnekleri alındı. Üzerinde 4 harften oluşan harf kombinasyonları bulunan, uzaktan da okunabilen mavi-beyaz PVC plastik halkalar, yavru leyleklerin sağ bacaklarına takıldıktan sonra tekrar yuvalarına geri bırakıldı. 8 yıldır halkalanan leylerden bazılarının geldiği görülerek, halka numaraları okunup kayıt altına alındı.
Bilimsel olarak yapılan halkalama çalışmaları sayesinde leyleklerin Afrika’dan dönüp-dönmedikleri, aynı alana mı yoksa farklı alanlara mı gittikleri, kaç yıl yaşadıkları, beslenme alanlarındaki değişimler belirlenmektedir.
Yapılan halkalama çalışmaları sayesinde, yöre insanları arasında farkındalık oluştuğu, leyleklere karşı duyarlılıklarının daha da arttığı görüldü.Çalışmalar sırasında yörede bulunan çocuklara leyleklerin yaşamları, üreme dönemleri, göçleri ve çevresel sorunlarıyla ilgili bilgiler verildi.Leylekleri en çok çevresel faktörler etkilemektedir. Doğaya atılan saman ipleri, gübre çuvalları, naylon ve plastik atıkların, her yıl olduğu gibi leylekler tarafından bu yıl da yuvalara getirdiği görüldü.
Bazı yuvalarda leylek yavrularının iplere ve naylon poşetlere dolanarak öldükleri tespit edildi.Eski yıllara oranla leyleklerin sayılarında azalma görüldüğü, bunun nedeninin beslenme alanlarını oluşturan sulak alanların azalması ve tarımda kullanılan zirai ilaçların yoğun bir şekilde kullanılması olduğu düşünülmektedir.
Kamu kurumları, Üniversite ve sivil toplum örgütlerinin işbirliği halinde yaptığı çalışmalar, bilinçlenmenin ve duyarlılığın artmasını sağlayacak ve bu canlıların geleceğini olumlu yönde etkileyecektir.