Başta Efes olmak üzere Milet, Priene ve Myus gibi Antik dünyanın en önemli şehirleri, Ege Bölgesi’nin en büyük nehirleri olan Büyük ve Küçük Menderes arasında kurulmuştur.
Bu iki önemli nehir havzası geçmiş uygarlıklardan günümüze kadar bu coğrafyada yaşayan insanlara bereket getirmiş ve aynı zamanda Anadolu’da biyolojik çeşitliliği en zengin bölgelerinden biri yapmıştır.
Antik Dönem’in kutsal nehri Büyük Menderes, binlerce yıldır etrafında şekillenen uygarlıklara bereket getirmiş, getirmiş olduğu alüvyonlarla Türkiye’nin en verimli ovalarından birini yaratmıştır. Son yıllarda endüstriyel ve evsel atıklarla aşırı şekilde kirletilen Büyük Menderes Nehri’nde, eski yıllardaki kadar olmasa da hala zengin biyolojik çeşitliliğin devam ettiği görülmektedir.
Söke İlçesi’ne bağlı Karakaya Köyü’ndeki Göktepe kaya sığınağında 8000 yıl önce çizilen kaya resmindeki ilkbahar şenliklerinden yola çıkılarak, EKODOSD-KARAKAYA MUHTARLIĞI işbirliğiyle gerçekleştirilen geleneksel şenliklerin 5. Karakaya Kavalan mevkiinde gerçekleştirildi.
Güneş Büyük Menderes Deltası’ndan denize doğru indiğinde, gökyüzünü kaplayan 200 kadar karakuşun ne olduğu önce anlaşılamadı.
Karakuşlar, tarihte bilimsel düşüncenin temelinin atıldığı, özgür düşünceye dayalı bilimsel araştırmaların yapıldığı, Thales, Aristo, Anaximandros ve Anaximenes gibi güçlü filozofların yetiştiği Antik Milet kentinin üzerinde uçmaya başladılar.
Dünyadaki canlılar yaşamlarını bitkilerin var olması ve devamlılığına borçludur. O nedenle bitki gen kaynaklarının korunması, yaşayan canlıların gelecekleri açısından çok önemlidir. Günümüzde doğal kaynaklarımıza yapılan tahribatlar hızla çoğalırken, bitki gen kaynakları da bundan nasibini almaktadır.
