Büyük Menderes Nehri havza boyunca tarımın su ihtiyaçlarını karşılamakta ve havzadaki doğal yaşama ve nehir ve göl ekosistemlerine hayat vermektedir.
Evrenin özünün su olduğunu, suyun hem yıkıcı gücünü hem de sonsuz ve tükenmez oluşunu Mısır’daki Nil taşkınlarını gözlemleyerek gören Thales, Büyük Menderes Nehri’nin yanı başından geçtiği Milet’te yaşamaktaydı. O dönemde tanrısal Meandros olarak tanımlanan Büyük Menderes yüzlerce yıl önce Aşağı Büyük Menderes Havzası’ndaki tarlaları balçık hale getirmiş ve bunu günümüzde de sürdürdüğü görülmektedir.
Yaz aylarında köylerin meralarında hayvanlar otlarken,
Kış aylarında bu durumun değiştiği görülmektedir.
Birçok yerleşim merkezinin adeta Venedik’e benzediği görülmektedir.
Söke Ovası’nın büyük bir bölümü sular altında kalırken, birçok dam ve buralarda bulunan hayvanlarda güç duruma düşmektedir.
Yazın pamuk ektiği tarlasında, kışın ağ atarak balık tutmaya çalışan çiftçiler, gördükleri zararın birazını kendi yararına çevirmeye çalışmaktadır.
Büyük Menderes Nehri ve Beşparmak Dağları’ndan gelen yan dereler ve çaylar, kış aylarında Aşağı Büyük Menderes Havzası’nı büyük bir göle dönüştürmektedir. Bu durumdan bölgede yaşayan insanlar, büyük ve küçükbaş birçok hayvan mağdur duruma düşmektedir.
Ancak kimsenin pek fazla aklına gelmediği yaban hayatı da zarar görmektedir.
Azmaklar ve küçük göletlerle dolu olan Söke Ovası’nda, normal zamanlarda hareketli bir yaban hayatı hüküm sürmektedir.
Beşparmak Dağları ve Dilek Yarımadası arasında önemli bir koridor görevi yapan Söke Ovası, tilki, çakal, tavşan, saz kedisi, porsuk gibi birçok hayvana da ev sahipliği yapmaktadır. Taşkınlarla birlikte burada yaşayan bütün hayvanların yuvaları sular altında kalmış, kaçabilenler kurtulmuş ve bazıları da küçük adacıklarda mahsur kalmışlardır.
Bunlardan birisi de etrafı sularla çevrili ve ancak tekneyle gidilebilen küçük bir adacıkta yaşayan ve 4 bireyden oluşan porsuk ailesi.
Çok sevimli 2 yavrusuyla taşkınların mağduru olan Porsuk ailesinin yaşam alanı da sudan etkilenmiş.
Labirent gibi dehlizlerden oluşan yuvalarına sular basmış.
Kendilerine yeni yuvalar oluşturmaya çalışsalar da, kazdıkları yerden su çıkınca hep vazgeçmişler.
Açıkta da olsa çalı çırpıdan kendilerine ve yavrularına yuva yapmaya çalışmışlar.
Buradaki porsuklar gibi kim bilir kaç hayvanın yuvası sular altında. Kaç yaban hayvanı suların içindeki adacıklarda mahsur kalarak suların çekilmesini bekliyor. Buradaki porsuklar birbirlerine sarılarak pek alışık olmadıkları ve kendilerini korumasız hissettikleri küçücük alanda yaşamaya çalışmaktalar. Ekolojik denge ve besin zincirinde önemli yere sahip olan bu porsuklara, sular çekilinceye kadar beslenmeleri konusunda yardımcı olacağız.
PORSUK (Meles meles)
Kısa bodur olan Porsuk oldukça kaslı güçlü bir hayvandır. Sık ve kalın tüyleri soğuğa dayanıklı bir koruyucudur. Ormanlık ve tarım alanlarında, dağların kayalık ve çalılık kısımlarında yaşarlar. Uzun tırnakları sayesinde çok iyi kazıcıdırlar. Birçok çıkışı olan inler kazarak burada yaşarlar. Genellikle gündüzleri uyuyup, geceleri avlanırlar. Bitki köklerini, küçük memelileri, bal, solucan ve sürüngenleri yerler. Yuvasında kullandığı ot ve yaprakları her gece dışarı çıkararak havalandırır, sabah olmadan tekrar yuvasına taşır. Dışkıları için özel çukur kazarlar. Aile fertlerinden ölen olursa onu gömerek örterler. Kemiricileri, sürüngenleri ve birçok böcekleri avladığından çiftçilere çok faydası vardır. Zehirli yılanlardan ve kendisinden büyük hayvanlara hiç korkmadan saldırırlar.