Zengin biyolojik çeşitlilik barındıran, birçok su kuşuna ev sahipliği yapan, leyleklerin
en önemli beslenme alanı ve bölgenin en önemli ekosistemlerinden biri olan Azap
Gölü’nde artık bu görüntüler geride kaldı.
Bugün artık Azap Gölü’nün suyu boya atılmış gibi yemyeşil bir durumdadır.
EKODOSD derneği olarak göldeki değişimleri sürekli takip ederek, bilim insanlarıyla da
paylaşıp ilgili kurumları uyarmıştık.
Taban toprağındaki kirlilik, çevresindeki tarım arazilerinden gelen pestisidler, menderes
suyunun kirliliği ve ölen canlıların oluşturdukları sediment ve çürümeler sonucunda
karbondioksit ve metan gazı salınımı gölün ekolojisini tamamen bozduğu konusunda
bilgilendirmiştik.
EKODOSD üyesi olan SDÜ Eğirdir Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Erol KESİCİ;
Azap Gölü’ndeki yeşil- Microcystis aeruginosa içeren suların hiçbir canlıya içirilmemesi,
balıkların yenmemesi, suyunun tarımda kullanılmaması gerektiği konusunda uyarılarda bulunmuştu.
Bu bakterilerin karaciğer kanserinden tutun, diğer birçok hastalığa zemin hazırladığı
ve bu tür alglerin yoğun olduğu suların zehirli su olduğunu belirtmişti.
İlgili kurumlara gölle ilgili sorunları belirten rapor sunmamıza rağmen, bugüne kadar
hiçbir yetkili gölde inceleme yapmamıştır.
Bugün göldeki balıklar ölmeye başladı. Birçoğu can çekişiyordu. Sanki suda oksijen kalmamış,
hava almak için kendilerini dışarı atıyorlardı.
Beslenmek için göle giren su yılanları da ölmeye başladı.
Ölen balıkları kuşlar yiyordu. Azap Gölü kuşlar için çok önemli bir sulak alandır.
Göldeki doğal dengenin en üst basamağını oluşturan kuşlarda ölmeye başladı.
Annesinin arkasında dalarak avlanmaya çalışan ve yaşama yeni başlayan yavrularda ölmektedir.
Normalde yanlarına hiç yaklaştırmayan, uzaktan dürbünle bakıldığında bile rahatsız olarak
hemen uçan bu kuşlar, yanı başlarına gelmemize rağmen uçmuyorlardı. Sanki felç geçirmiş
gibi sazlıkların üzerinde hareketsiz olarak sadece düşünüyorlardı.
Kimisi kendini bir sazlığın üzerine can havliyle atmış, ölümü bekliyordu. Kuşların ölmeye
başlaması çok vahim bir durumu göstermektedir.
İlgili kurumlar daha neyi bekliyorlar. Gölün çevresinde yayılan ineklerin su içerek ölmesini mi,
bu ineklerin sütünden içen insanlara ne olacağı bilinmezliğini mi?
Çevresindeki bakir dağlardan gelerek geceleri gölün suyunu içen yaban hayvanlarının
sonlarının ne olduğu bilinmemektedir.
Antik Dönem’de Ege’nin küçük bir koyu olan bu şirin gölde, şimdi çanlar çalıyor
ama duyan yok. Bu vahim durum, çevresinde yaşayan insanları olumsuz etkileyecektir.
Gölde şu anda ekosistem çökmüştür. Çevresinde yaşam devam etmektedir.
Ancak gölden su içen hayvanları, göl suyundan sebzelerini, tarlalarını sulayanları neler
beklediği konusunda kimsenin bilgisi yok. Azap Gölü’ne acil dikkat!!! Çekiyoruz,
göle bu kadar “Azap” çektirmeyin diyoruz.