Söke İlçesi’nin güneyinde, Beşparmak Dağları’nın kuzeyinde kapkara kayaların
içinde yer alan Karakaya Köyü, düz arazisi olmayan engebeli bir coğrafyada kurulmuştur.
Gelir seviyesi en düşük köylerden birisi olan Karakaya Köyü’nün
en önemli geçim kaynakları hayvancılık, zeytincilik ve çok az miktarda
yapılan arıcılık, kestane ve fıstık çamı künerinden elde edilen gelirlerdir.
Yaklaşık 30 yıl önce köyün hemen yanı başında başlayan maden çalışmaları,
önce hayvanlarla yola kadar taşınarak yapılmış, daha sonra açılan yollar ve gelişen
teknolojiyle birlikte günümüzde ağır tonajlı kamyonlarla taşınarak sürdürülmektedir.
Beşparmak Dağları’na yukarıdan bakıldığında köstebek yuvaları gibi görülen
maden ocaklarından birisi, Karakaya Köyü’nün hemen yanı başında açılmıştır.
Açık işletme yöntemiyle ve iş makineleriyle kuvars madeni çıkarılan ocakta,
dev kayalar delme, patlatma, kırma ve öğütme işlemleri yapılarak, ağır tonajlı
kamyonlara yüklenerek Karakaya Köyü’nün içinden geçerek götürülmektedir.
Bir yandan eşi benzeri bulunmayan dev gnays kayalar yok olurken, diğer yandan
bölgenin eşsiz doğası yok edilmektedir.
Burada yapılan açık madencilik faaliyetleri, bölgenin muhteşem doğal dokusunu
yok etmekte, yüzeyi yeraltı suyunu, toprağı ve bitki örtüsünü kirletmekte,
çıkan tozlar sorunları daha kötü bir hale getirmektedir.
Karakaya Köylüleri dağdaki hayvanlarının yanına gitmek ve ürünlerini toplamak için
tek yol olan madenin yanından geçen yolu kullanmaktadır. Her seferinde de hem
köylerini hem de kendilerini beyaza boyayan bu tozu yutmak zorunda kalmaktadır.
Madenden çıkan kumlar yağmurlarla birlikte köy yerleşiminin içine kadar gelmektedir.
Kumlar yoğun olarak köy içindeki bir evi kapatmaya başlayınca, maden firması tarafından
ev avlusuna bir duvar çekilmiştir.
Son yıllarda her tarafı kaplayan maden kumları geçtiği alandaki zeytin ağaçlarını kurutmaktadır.
Maden ocağının faaliyetleri çevresindeki insan, hayvan ve bitkilerin yaşamlarını
son derece olumsuz etkilemekte olduğu görülmektedir. Maden ocağının kurulmuş
olduğu yıldan bugüne kadar, Karakaya Köyü’ndeki insanlar üzerinde sağlık açısından
ne tür etki yaptığı hiç araştırılmamıştır. Araştırılsa ne tür hastalıkların çıkacağını
bilmeyen köylüler “biz tozları, madenciler paraları yiyor” demektedir.
Maden olmadan önce dere yataklarına karpuz, domates, börülce eken köylüler
“Artık o günler geride kaldı, şimdi maden kumunda sadece kaşaklar çıkıyor,
onları da inekler bile yemiyor” demektedir. Maden ocağından gelen tozlar ve kumlar,
buradaki insanların yaşamasına olanak vermeyecek şekilde, yaşam alanlarını sürekli daraltmaktadır.
Karakaya Köyü’nün hemen üzerinde korumasız bir şekilde büyük kayalar
dinamitlerle patlatılarak, dev kraterler açılmakta, insan sağlığını, doğal bitki
örtüsünü olumsuz etkileyerek, eşsiz güzellikteki tabiatta görüntü kirliliği oluşturmaktadır.
Patlatılan kayaların altında ne olduğu bilinmeden madencilik faaliyetleri yapılmaktadır.
Sadece doğası değil, binlerce yıldır süregelen uygarlıkların izlerinin bulunduğu bu coğrafyada, keşfedilmeyen bulguların sayısını bilen yoktur.
Beşparmak Dağları, Unesco’nun kültürel Miras Listesi’ne girebilecek nitelikte özelliklere
sahip bir yerdir. Karia'nın hava tanrısı ve Eski Anadolu'nun dağ tanrısının çok eski
söylenceleriyle dolu olan bu kutsal dağda, binlerce yıl önce büyülü törenlerin yapıldığı
kutsal alanlar, mitolojik efsaneler ve benzersiz tarihi bulgular yatmaktadır
EKODOSD’un Onursal üyesi olan Berlin Alman Arkeolojisi araştırmacılarından
Dr. Anneliese Peschlow’un, bu coğrafyada bulduğu tarih öncesi kaya resimleri,
tüm dünyada örnekleri bulunan kaya resim sanatı içerisinde benzersizdir.
Bu prehistorik döneme ait insan resimleri Anadolu'nun tarih öncesi arkeolojisi
konusunda, yakın dönemde yapılan en büyük keşiflerden biri olma özelliğine sahiptir.
Karakaya Köyü civarı bu kaya resimlerinin en yoğun olduğu alanlardan birisidir.
Tespit edilen ve bilinmeyen birçok resimlerin olduğu kayalar korunmasız olup,
maden çalışmalarında her an yok olması muhtemeldir. Dr. Anneliese Peschlow’un
yıllarca en büyük çekincesi, bu resimlerin maden çalışmalarında yok edilebilir
korkusu olmuştur.
Yapılan araştırmalarda her an tarihi yeni bulgular çıkmaktadır.
Bölgedekimadencilik faaliyetleri bu değerlerimizin kaybolmasına neden olacaktır.
Belki madenciler kazanacak ancak doğa ve tarih yok olacaktır.
Karakaya Köyü ve civarındaki doğal ve kültürel kaynakların korunması ve tanıtılması
amacıyla, Aydın İl Genel Meclisi köyde atıl vaziyette bulunan ilkokulun restoresinin yapılarak,
doğa ve tarih müzesi niteliğinde bir ziyaretçi tanıtım merkezine dönüştürülmesiyle
ilgili bir karar almıştır. Bu karar önemli değerlerin korunması ve yöre insanının
ekonomik anlamda yarar sağlaması açısından son derece olumludur.
Ekonomisi çok zayıf olan ve gelir seviyesi oldukça düşük olan yöre insanının
geleceğine, bölgede yapılacak ekoturizm etkinlikleri olumlu yönde katkı sağlayacaktır.
Ancak burada yapılan madencilik faaliyetleri bölgede düşünülen ekoturizm
etkinliklerini olumsuz yönde etkileyecektir. Karakaya Köyü’nde yaşayan insanların
sağlığı, doğal yapının bozulmaması ve kültürel değerlerin yok olmaması için,
madencilik faaliyetleri tekrar gözden geçirilmelidir.
Büyük bir hırsla ve hızla yok olan doğal ve kültürel kaynaklarımızın geleceği ve
yok oluş için mutlaka
“BİR ŞEYLER YAPMALI…”