Baharın gelmesiyle birlikte, dağlardan denizlere doğru inmeye başladık.Bu yürüyüşümüz Gökova’nın sırtını dayadığı Gökbel Yaylası’nın kızılçam ormanlarının içinden başladı.
Akdeniz Bitki Örtüsü ’nün en güzel örneklerinin görüldüğü harika bir doğanın içinde yürüdük.Geleneksel yaşamlarını sürdüren yöre insanlarıyla sohbet ettik. Dertlerini, sorunlarını bir yana atarak, ufak şeylerle mutlu olmaya çalıştıklarını, hayatta en önemli şeyin sağlık olduğunu dile getirdiklerini gördük.Yeşilliklerin içinde, kuş cıvıltılarının arasında huzur veren bir ortamda yürümenin keyfini yaşadık.
Gökova Körfezi’ne hakim kurulan Bozalan köyüne geldiğimizde, hemen her evin botanik bahçesine döndüğünü gördük. Köyün içindeki asırlık çınarın altında yüzlerce yıllık geleneğin devam ettiğini, çınarın altında yapılan nişan törenine 7’den 70’şe köyde yaşayan herkesin yaya olarak geldiğini şahit olduk.Bozalan’ın en eski halıcılarından Bahtiyar teyzenin evine konuk olduk. İkram ettiği taze ayranlarından içtik. Yıllarca göz nuru döktüğü, ilmek ilmek dokuduğu halı tezgahının başında, sanatının hem inceliklerini gösterdi, hem de halı dokumasını bizlere öğretmeye çalıştı.
Kuşadası’nda halıcılık yapan uzmanlar tarafından, Bozalan halısının incelikleri ve piyasadaki değerleri konusunda bilgilendirme yapıldı. Bozalanlı halıcılar tarafından kökboyaların çıkarıldığı bitkiler, bitkilerin nasıl boya haline getirildiği konusunda bilgi verildi.
Çin halılarının çoğalmasından sonra eski dönemlerdeki halıcığın kalmadığı, gençlerinde artık halı dokumadığı, halı dokuyan son neslin diğer işlerden fırsat buldukça tezgahın başına geçtiği söylendi.
Bozalan köyünü ardımızda bırakarak, dünya yatçılarının önemli rotalarından biri olan Çökertme koyuna geldik. Pırıl pırıl denizin yanında ünlü Çökertme kebabının ve taze barbunların tadına baktık.
Yemekten sonra Çökertme koyunun güzelliklerini keşfettik.
Filmlere konu olan çekim mekanlarını inceledik.
Gökova’nın tüm güzelliklerini ardımızda bırakarak, Ege’nin bir başka güzel yeri Kuşadası’na geri döndük.