Dün akşam, Kuşadası Efe Otel önünde deniz içinde yaralı bir yunus olduğu ihbarı geldi. Kuşadası Setur Marina’ya ait bir botla olay yerine gidildi. Deniz yüzeyinde bulunan yunus bota alındı. Dalgalardan dolayı sürekli yer değiştiren yunusun yaralı sanıldığı, yapılan incelemede yunusun Tırtak (Delphinus delphis) türü ve ölü olduğu tespit edildi.
Ölü yunusun nekropsisinin yapılması için, EKODOSD’un bilim danışmanı üyesi Adnan Menderes Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. S.Serap BİRİNCİOĞLU ile görüşüldü. Yunusun fakülteye gönderilmesi için Dilek Yarımadası-Büyük Menderes Deltası Milli Parkı Müdürü Koray AŞIK’a bilgi verilerek, Milli Park aracıyla fakülteye gönderilmesi sağlandı.
ADÜ Veterinerlik Fakültesine getirilen yunusun nekropsi çalışmaları yapıldı. Yapılan neksopsi sonucunda Prof. Dr. S.Serap BİRİNCİOĞLU “ Getirilen yunus, Tırtak (Delphinus delphis), Bayağı yunus olarak da bilinir, yunusgiller (Delphinidae) familyasından Türkiye'nin bütün denizlerinde bulunan ve dünyada okyanusların farklı kısımlarında yaygın olan bir yunus türüdür. Getirilen Tırtak 145 cm uzunluğundaydı.
Tırtakın ADÜ Veteriner Fakültesi Patoloji Anabilim Dalında sistemik nekropsisi yapıldı. İncelemeler sonucunda yunus da çoklu parazit enfeksiyonu ve kanlı gastoenteritis belirlendi. İlk dikkati çeken, sırt bölgesinde deri ile kaslar arasında lokalize olan parazitlerdi. İplik benzeri kıvrımlar oluşturan ve 10-15 cm uzunluğundaki bu helmintlerin sayıları çok fazlaydı. İç organların muayenesinde; akciğerin tüm loblarında 2-3 mm çapında multiple sert nodüller görüldü (paraziter pnömoni?) . Midede ve ince barsaklarda yoğun kıl kurtları görüldü. Buna ilişkin şiddetli kanlı gastroenteritis şekillenmişti. Barsak lümeni kanlı içerikle doluydu. Organların laboratuvar incelemeleri tamamlandıktan sonra hastalık ve parazitlerin kesin teşhisleri yapılabilecektir.
Yunusun parazitolojik incelemeleri, Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Süleyman AYPAK tarafından yapıldıktan sonra belli olacak. Bu olgu bir kez daha gösterdi ki; denizlerimizdeki yunusların çoğu sıradan nedenlerle değil, hastalıklardan dolayı ölmektedirler. Önceki aylarda yine Kuşadası’nda ölen bir yunus da dört farklı hastalık tanımlanmıştı. Evcil hayvanlarımızda bu hastalıkların erken dönem teşhislerinde tedavi yapılırken, yaban ve sucul hayatta yapılamamaktadır. Yılda ortalama 40-60 adet bildirilen ölü deniz memelisi sayısı, gelecek dönemlerde artma potansiyeline sahiptir. Hasta halde kıyıya gelen hayvanlarımız için bölgesel kurulacak rehabilitasyon havuzlarına ihtiyaç vardır. Bu havuzlarda ilk yardım yapılıp, tedavi süreci takip edilebilecektir.” Dedi. Yaptığımız koruma – kurtarma ve ölü kayıtları, Kuşadası kıyılarının denizel biyoçeşitlilik açısından ne kadar zengin olduğunu açıkça göstermektedir. Akdeniz Foku (Monachus monachus), Caretta caretta (İribaş deniz kaplumbağası), Chelonia mydas (Yeşil kaplumbağa) ve yunus türlerine Kuşadası kıyılarında sık sık karşılaşmaktayız.
Önceki yıllarda bu tür canlılar ölü olarak bulunduklarında sadece gömü işlemi yapılmaktaydı. Son yıllarda bilim dünyasında da bu konuda önemli gelişmeler oldu. DKMP, ADÜ, EKODOSD işbirliğiyle son yıllarda bu tür ölüm vakalarında bir işbirliği yapılarak, bu canlıların ölüm nedenleri de araştırılmakta, denizel biyoçeşitliliğe olumsuz etkenlerin neler olduğu meydana çıkarılmaktadır. Bu bilgilerin kamuoyuyla paylaşılması hem bilinçlenme hem de duyarlılık sağlayarak önemli farkındalık yaratmaktadır.
Bu nadir türlerin hepsi oksijene muhtaç olup, hava almak için su yüzeyine çıkmak zorundadır. Denizler bu canlıların yaşam alanlarıdır. Bu nedenle Kuşadası denizel biyoçeşitliliğin sağlıklı bir şekilde devam etmesi için, deniz araçlarımızı kullanırken dikkat etmeli, bu canlıların yaşam alanlarını kirletmemeli, özellikle şeffaf naylon poşetleri atmamalı, görüldüğü takdirde denizden toplanmalıdır.
En önemli noktalardan biri, ilimizde hasta olan ve yaralı olarak kurtarılan bu tür canlılar için bir rehabilitasyon merkezinin olmayışıdır. Bu tür canlıların rehabilitasyon merkezlerinde bilim insanları tarafından tedavi süreçleri yapılarak, iyileştikten sonra tekrar doğal yaşam alanlarına bırakılması gerekir. Yaralı bulunan hayvanlar geçici olarak yüzme havuzlarına konulmakta, bu durum da sıkıntı yaratmaktadır. Bir rehabilitasyon merkezinin ADÜ Veterinerlik Fakültesine kurulması bu sıkıntıları ortadan kaldıracaktır. DKMP’nin bu konuda çalışmalarının devam ettiğini biliyoruz. Denizel biyolojik çeşitliliği yüksek olan Aydın’a bu merkezin kurulması için DKMP’nin gereğini yapacağını inanıyoruz.