Antik adı LATMOS olan Beşparmak Dağları’nda, EKODOSD üyeleri için tanıtım etkinliği düzenlendi. Latmos’un insanları, doğası ve tarihi zenginlikleri gelenleri büyüledi. Anadolu’nun en eski masiflerinden biri olan Latmos’un, farklı bir gezegeni andıran devasa boyutlardaki kayaları arasında yüründü.Gelenleri dinozorlar çağına götüren ilginç kaya oluşumlarının olduğu Latmos’ta, kayalardan ilginç figür bulma yarışına girildi. Kimi Karyalı bir askere, kimi yunusa benzetilen kayalardan, herkes kendi hayal gücüne göre kaya bulmak için çabaladı. Bölgemizin en önemli jeolojik mirası olan kayalar fotoğraflanırken, bir yandan da milyonlarca yılda oluşan bu kayaların nasıl toz haline geldiği üzülerek izlendi.
Film platolarını andıran görüntülerle dolu parkurda yürürken, yöre halkının ekonomisine güç veren 2 önemli ağaç olan zeytin ve fıstık çamlarının içinden yüründü. Latmos’un olağanüstü güzellikteki doğasında, geçtiğimiz haftaki karların aksine bir bahar havasında yüründü. Latmos’un gizemli kayalıkları incelendi, yerel insanların ikram ettiği çaylar içilirken yaşam hikayeleri dinlendi.
Latmos’ta zamana bir yolculuk yapıldı. Alman arkeolog Dr. Anneliese Peschlow’un Beşparmak Dağları’nda yapmış olduğu çalışmalarda 1994 yılında keşfettiği 8000 yıllık tarih öncesi kaya resimlerine ait örnekler incelendi. Genellikle hayvanların betimlendiği Avrupa Buzul Çağı mağara resimlerinden farklı olan Latmos’un kaya resimlerinin ana konusunun insan ve mutluluğu yansıtan görüntülerle dolu olduğu ifade edildi. Anneliese Peschlow’un yıllardır sürdürdüğü çalışmalar, Aydın Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu ve Aydın Arkeoloji Müzesi işbirliğiyle devam eden tescil çalışmaları, yapılan koruma, tanıtım ve belgesel çalışmaları kaya resimlerinin olduğu alanlarda anlatıldı. Latmos’un vahşi kayalıkları arasında özgürce dolaşan büyük baş hayvanlar ve sıra sıra dizili arı kovanlarının bölge insanının en önemli geçim kaynakları arasında olduğu söylendi.
Bölge insanına ekonomik olarak büyük güç veren diğer bir ürünün fıstık çamından elde edilen küner olduğu, yarının büyükleri olan çocukların daha küçük yaşlarda kozak dökmeyi öğrendikleri yerinde gösterilerek, bu konuda uzmanlaşmış bir köy olan Çavdar’ın künerlerinden satın alındı. Latmos’ta karşımıza çıkan yerel insanlarla sohbetler yapıldı, eski hikayeleri ve gelecekle ilgili düşünceleri dinlendi.
Yılın 365 günü, modern yaşamın tüm olanaklarından yoksun ama mutlu bir şekilde dağda yaşamını sürdüren bir aileye konuk olundu. Ailenin ikram ettiği çaylar içildi, sohbetler yapıldı. Ailenin yaşam alanı ve doğaya bozmadan doğayla barışık bir şekilde kullanım alanlarını nasıl yarattıkları hayranlıkla izlendi. Latmos’un bu çalışkan ve doğaya duyarlı insanlarına alkış tutuldu.
Turun sonunda Söğütözü’ne gelindi. Latmos’ta, Anneliese Pesclow’a yüzey araştırmaları sırasında ilk kaya resmini gösteren Yaşar Beşparmak’ın evine konuk olundu. Burada ikram edilen gözlemeler, bazlamalar, tereyağlı yumurtalar yenildi.
Aslen arıcılık yapan Yaşar Beşparmak, yeni başladığı gezen tavukçulukla yumurta üretimine de başladığından, küçük bir pazar kuruldu. Ballar ve yumurtalar bir çırpıda bitirildi. Komşulardan getirilen tereyağlar, çökelekler, yoğurtlar satın alındı. Aslında Beşparmak Dağları’nda yapılması gereken, yerel halkın refahına katkı yapıldı.
“Ben sizi köyümüzün çevresini gezdirmek istiyorum” diyerek el uzatan küçük yerel rehber Meryem’in teklifi kabul edildi. Köyün yanı başındaki doğal ve kültürel zenginlikler gezildi. Meryem eski yıllarda yapılan ve hiç görmediği ayak yağı işçiliğinin nasıl yapıldığını taş değirmenin yanında yerel bir şiveyle anlattı.
Sonra da kardeşleriyle birlikte, bizleri gezdirmenin haklı gururunu yaşayarak “ siz hep gelin buraya, ben sizi daha çok yerler gezdiririm” dedi.
Meryem’lerin bu gururunun yaşaması için, Latmos’un dağlarında maden kamyonlarının değil, turistleri taşıyan tur otobüslerinin dolaşması lazım…