Her yıl sezon başı ve sonunda konaklamalı olarak yaptığımız geleneksel etkinliğimizi, bu yıl Ege’nin şirin beldelerinde biri olan Bozburun’a yaptık.Rotamız üzerinde bulunan dünyaca ünlü Sedir Adası’na tekneyle giderek, adada bir gezinti yaptık. Adadaki antik Kedrae kentinin tiyatrosunda, üyelerimizden profesyonel turist rehberi Müeyyet Tiritoğlu tarafından geçmiş uygarlıklarla ve buradaki mitolojik hikayelerle ilgili bir sunum yapıldı. Sedir Adası’da, jeolojik oluşumlar sonucu meydana gelen koruma altındaki kumların olduğu Kleopatra Plajı’nın turkuaz sularında yüzdük.
Sedir Adası dönüşünde Çınar Muğla Evleri’nde mola vererek çay-kahve içtik. Bir sonraki durağımız, yolun asfalt olmasından sonra doğal peyzajı biraz değişmiş olsa da, güzelliğinden pek fazla bir şey kaybetmeyen Selimiye’yi ziyaret ettik. Ünlü Losta tatlıcısının ürünlerinden tatma fırsatı bulduk. Bozburun’da konaklamalı yerimiz, aracın gittiği son nokta olan Mete Otel oldu. Deniz kıyısındaki otelde, araç gürültüsünün olmadığı, sessiz, sakin ve huzur dolu 3 güzel gün geçirdik. Bozburun’un henüz el değmemiş kıyılarını görmek için tekneyle bir tur yaptık.
Yapılaşmaların ve insan baskısının olmadığı tertemiz kıyılarda, turkuaz renkli sularda yüzdük. Sualtı dünyasının zengin çeşitliliğini izledik. Bu denizlerin hep böyle temiz kalmasını, çeşitliliğin azalmamasını diledik. Kıyılarından sualtı canlılarını izlediğimiz Bozburun’dan istemeyerek de olsa ayrıldık. 1880 Yaşındaki bir çınar ağacının Bayır Köyü’nün kaderini nasıl değiştirdiğini yerinde gördük. Köylerinin doğasını ve mimarisini koruyan Bayırlıların, tarihi çınarın da tanıtımıyla ekoturizmin önemli duraklarından biri haline geldiğini ve bu sayede ekonomilerine önemli katkı yaptıklarını gördük.
Görmekle kalmayıp ürettikleri her üründen satın aldık. Ege’de turizmin önemli kentlerinden biri olan Marmaris’te bir inceleme turu yaptık. Her gelişimizde olumlu yönde gelişmelerin yaşandığı Marmaris’te, yapılan yenilikleri ve değişimleri yerinde görme fırsatımız oldu. Her köşesinde ilginç heykellerin yerleştirildiği Marmaris’te, kent peyzajında da yeni düzenlemelerin yapıldığını gördük. Yaşanabilir kentler için çok önemli olan çevrenin kirletilmemesine yönelik çalışmalara önem verildiğini, her köşede çöp sepetlerinin olduğunu, insanların içmiş oldukları sigara izmaritlerini mazgal deliklerinden atmak yerine, çöp sepetlerine monte edilen küllüklere attıklarını izledik. Çevreyi kirletmeyen ve sağlıklı toplumların ulaşım aracı olan bisikletin de, Marmaris caddelerinde yerini almaya başladığını gördük.
Güzel bir kent peyzajı oluşturan, yürünebilir ve temiz kaldırımlar yaratan Marmaris’teki olumlu gelişmeleri inceledik. Turizmin çok sıkıntılı günler geçirdiği bu dönemlerde, gerçek olan bir şey var ki bu artık çok önemli. Yabancı turistten şimdilik umudunu kesen turizm kentlerinin beklentisinin, yerli turizmden yana olduğunu fark ettik. Bunun en güzel örneğini kendi yapmış olduğumuz bu gezide yaşadık.
Her gittiğimiz yere hareket getirdik. Otelde kaldık, tekne turlarına katıldık. Gerek köylerde gerekse kentlerde yedik-içtik, alış-veriş yaptık. Doğal ve kültürel zenginliklerini iyi koruyan, özellikle iklim koşulları iyi olan turizm kentlerinin, kış aylarından bahara kadar ekoturizm faaliyetlerine el atmaları halinde yerli turizm açısından büyük kazançları olacağını düşündük. Turizmin çeşitlendirilmesi, aylara yayılması ve sürdürülebilirlik açısından yerli turiste hitap edecek cazip organizasyonların düzenlenmesine, ekoturizm etkinliklerine olanak tanıyacak alt yapıların geliştirilmesine önem veren turizm kentleri her zaman ön planda olacaktır.