Akdeniz’de, Sardunya Adası’nın kuzeyinde yer alan Korsika, Fransa’ya bağlı bir adadır. Ekonomisi büyük ölçüde turizme bağlı olan Korsika’nın tamamına yakını Milli Park olarak koruma altındadır. Sahip olduğu Akdeniz iklimi ve harika coğrafyası nedeniyle Fransızlar, Batı Avrupalılar ve doğa yürüyüşçüleri için çok önemli bir turizm merkezidir. GR 20 rotasıyla, Dünyanın en iyi 10 yürüyüş parkuru arasında yer almaktadır. Binlerce trekkingci yürüyüş yapmak için adaya gelmektedir.
Korsika’da ki Roccapina isimli bir bölgenin, bizim Latmos (Beşparmak Dağları)’la büyük bir benzerlik oluşturduğu görülmektedir. Bölgedeki granit kayaların aynı Latmos’ta olduğu gibi, su, güneş, rüzgar ve tuz nedeniyle milyonlarca yılda çözünerek değişik şekiller aldığı görülmektedir. Sadece bu hayvan şekillerine benzeyen kayalar için bile binlerce turist buraya gelmektedir.
Roccapina isimli bölgede eski bir gümrük binasını restore ederek müze yapmışlar. Müzeye girişler ücretli. Müze içinde çok etkili bir video izlenebiliyor ve dışarıdaki rotalara yönlendiriliyor. Müzenin doğaya uyumlu bir mimariyle yapıldığı da gözden kaçmıyor.
Bölgede yaşayan eski insanlara ait kaya evler ve oyukların nasıl kullanıldıkları sergileniyor. Sadece bir bölümün nasıl bu hale geldiği çok güzel bir tanıtımla 5 etapta anlatılıyor. Aslında Korsika bize çok şey anlatıyor.
Kaya şekillerinden başka çok fazla özelliği olmayan bir coğrafyanın bile, korunduğu ve tanıtıldığı takdirde küçük bir adaya neler kazandırdığının güzel bir örneği görülüyor burada.
Halbuki bizim Latmos (Beşparmak Dağları), antik kayıtlarda Kutsal Dağ olmasının yanı sıra, o kadar çok özelliği bulunmaktadır ki. Öncelikle Roccapina ile benzerliği olan kaya şekillerinden bahsetmek lazım.
Korsika’ya kaya şekillerini görmeye gidenler, Latmos’a gelseler mutlaka şaşıracaklardır. Buradaki kaya oluşumlarının, aynı Korsika’da olduğu gibi doğa şartlarından değil de, sanki bir heykeltraşın elinden çıkmış olduğunu sanacaklardır.
Kayalar denizi içinde, hayallerinde her kayadan farklı figürler oluşturup hangisine bakacaklarını şaşıracaklardır.
Kendilerini farklı bir gezegende dolaşıyor gibi hissedeceklerdir.
Onlarcası endemik olan, yüzlerce bitkinin içinde Akdeniz’in en güzel türlerini görebileceklerdir.
Bakir coğrafyasının yaban hayvanlarının sığınağı olduğunu, yırtıcı ve su kuşlarının en güzellerini gözlemleyeceklerdir.
Roccapina’daki doğayla uyumlu mimarisi olan müze gibi, Latmos’un tüm evlerinin de aynı olduğunu göreceklerdir.
Korsika’nın kıvrımlı yollarında yürüyenler, Latmos’ta binlerce yıllık el değmemiş antik yolda yürümenin hazzını duyacaklardır.
Geçmiş uygarlıkların devasa kayalara bırakmış olduğu izleri görünce mutlaka çok şaşıracaklardır.
Her köşesinde farklı tarihin ilginç eserlerini izleyeceklerdir.
Doğayla, tarihin bütünleştiği bu coğrafyaya hayran kalacaklardır.
Korsika günümüzde dünyanın en iyi yürüyüş parkurları arasında ama Latmos’un henüz keşfedilmediğini göreceklerdir.
Latmos’ta 8000 yıl geriye gidip, zamana bir yolculuk yaparak, tarih öncesi insanlarının kayalara çizdiği mutluluk resimlerini görebilmenin keyfini yaşayacaklardır.
Korsika 1972’den beri doğasını en iyi şekilde korumaya alarak, günümüzde dünyanın en iyi rotaları arasında girmiş. Latmos’u keşfetmek isteyenler ise yeni gelmeye başladı.
Batı Anadolu’nun en bakir coğrafyası Latmos’a gelenler, sadece doğanın ve tarihin zenginliklerini değil aynı zamanda geleneksel yaşamını kaybetmeyen insan zenginliğini de tanımış olacaklardır. Bundan hem gelenler hem de Latmos’ta yaşayanlar kazançlı çıkacaktır.
Yalnız aramızdaki fark; Korsikalılar sadece kaya şekillerinin olduğu bu coğrafyayı milli park yaparak koruma altına almışlar, binlerce turisti adalarına çekerek sürdürülebilir bir şekilde turizm yapıyor, halkı da, Korsika’da kazanıyor.
Biz dünyada örneği olmayan bir kutsal dağı turizme kazandırmak yerine, olağanüstü güzellikteki kayaları patlatıp, doğa ve tarih zengini bu coğrafyayı geri dönülmez bir biçimde tahrip ederek yok ediyoruz. Latmos korunabilirse, hem burada yaşayan insanlar, hem de ülkemiz kazanacaktır.