Ülkemizdeki diğer göllerden farklı olarak muhteşem doğası, sırtını dayadığı antik adı Latmos olan Beşparmak Dağları’nın olağanüstü güzellikteki peyzajı, binlerce yıllık uygarlıklardan kalan kültürel mirasları, mitolojik hikayeleri, endemik bitkileri, özgürce uçan kuşları ve binlerce km. yol kateden yılan balıklarıyla bilinen Bafa Gölü, Türkiye’de görülmesi gereken en önemli doğa ve tarih alanlarının başında gelmektedir.
Gölün, menderesle buluşmasını engelleyen toprak setlerin yapımından sonra başlayan ekolojik sorunları, son yıllarda giderek arttığı görülmektedir. Bafa Gölü’nün yaban hayatı, kuşları, bitkileri, tarihi ve kültürüyle birlikte, son yıllarda artan ekolojik sorunlarını düzenli olarak izlemekteyiz. Tespit ettiğimiz sorunları gölle ilgili olan kurumlar ve bilim insanlarıyla da paylaşmaktayız. Su rejimi ve kalitesindeki insan kaynaklı uygulamalar, gölün hemen her bölgesinde farklı ekolojik değişimlere yol açtığı görülmektedir. Bafa Gölü’nün dörtbir yanında görsel olarak görülebilen değişimler yaşanmaktadır. En önemli beslenme kaynağının ağzında bulunan batıdaki Serçin Gölü’ndeki su kalitesi ve bitkileri diğer alanlardan çok farklı olduğu görülür.
Serçin Gölü’nün kuzeydoğusunda gölün su kalitesinde yaşanan değişimler gözle görülmekte, bazı koylarda köpüklenmeler yaşanmaktadır.
Su çıkışının olduğu Güneybatıdaki Sakızburnu Dalyanı’nda ise, göl kıyısındaki yavru balık üretim tesislerinden gelen atıklarla kirletildiği görülmektedir. Bu alanda su yüzeyinde oluşan kirlilik tabakasından gelen koku nedeniyle, suyun yanında 2 dk. Durmak mümkün değildir. Tesislerden gelen atık sular, kanalın önü toprakla kapatıldığından tamamen Bafa Gölü’ne girmektedir.
Gölün güneyinde Söke-Bodrum yolundaki kıyılara bakıldığında gözle bile görülebilen tabakalara rastlanmaktadır.
Beşparmak Dağları’ndan gelen dere suları ve göl aynasına düşen yağmur sularıyla beslenen doğu bölgesindeki Gölyaka kıyıları ekolojik bozulmaların en yoğun yaşadığı yerlerden biridir.
Sorunların her yıl artarak devam ettiği, iyileştirme için bir çalışmanın yapılmadığı, iç ve dış kirliliğin çok ciddi boyutlara ulaştığı Bafa Gölü’nde uzun yıllardır bilimsel çalışmalarını sürdüren EKODOSD bilim danışmanı Yrd. Doç. Dr. Erol KESİCİ “Bafa Gölü havzası; gerek tarımsal, gerekse endüstriyel kirlilik kaynaklarının oluşturduğu sedimentin, göl dibinde giderek artmasının neden olduğu kirlilik göl su tabanında ve göl aynasında(yüzeyinde-kıyı kesimlerinde) tabakalaşmaya neden olmaktadır. Artan kokunun çevreye vermiş olduğu kokunun yanısıra artan alg çoğalması sonucunda oluşan bakteriyel ortam, insan sağlığının yanı sıra havzada yaşayan çok çeşitli su kuşları, memeli ve çok sayıda canlı türünü barındıran ekosistemde üzücü sonuçlara neden olabilecektir. Gölde, kirlilik nedeniyle giderek artan azot ve fosforun ortamdan uzaklaştırılması gölün canlılığına ve bitki- hayvan türlerinin çeşitliliğine bağlıdır. Göllerde su kalitesinin iyi olmasıyla gölün canlıları hiçbir müdahaleye gerek duyulmadan- masrafsız bir şekilde sağlanabilecektir. Bafa Gölünde giderek artan kirlilik ve alınamayan önlemler sağlıklı sulakalanların tersine işlemektedir.
Göl dış ortamdan gelen kirlilikle birlikte tabanında bulunan azot ve fosfor yüklerinin ortamda giderek artması sonucunda Genetik-DNA yapısı belirlenen ALGLER her yıl çeşitli dönemlerde PATLAMALARA neden olmaktadır. Gölün bazı kesimlerinde siyahlaşan atıkların ve ölen bitki hayvan türlerinin oluşturduğu balçık kısımlarda METAN GAZINDA artışlar belirlenmiştir. Bu da çok tehlikeli bir durumdur. Geçtiğimiz yıl ve günlerde Bafa Gölünün bazı kesimlerinde çöp adını verdiğimiz paketlenmiş atıkların bırakıldığı da belirlenmiştir… Bafa Gölünde ekosistem yapısında ve fonksiyonlarında bozulmanın temel nedeni; Gölün su kalitesinin kirlilikle bozulması, gölde yapılan istilacı bitki –hayvanlar gölün su seviyesi ve kalitesinin korunamaması ve gerekli bilimsel önlemlerin alınmamasıdır.
Gölde her yıl kirlilik giderek artmaktadır bunun nedenleri; Bafa Gölü; hala temizlenemeyen, kirletilmesiyle ilgili önlemler alınamayan; biyolojik; kimyasal ve ağır metallerle yüklü- yoğun mikro-makro dış ve iç yüklerle yüklü olan Büyük Menderes’ten gelen sular, balık çiftliklerinin; yetiştiricilikte kullanılan kimyasal atıklarına önlem alınmaması, dere ve çaylardaki hidrolojik rejim değişiklikleri, göl su seviyesinde azalmalardır.
Göldeki su seviyesinin azalmasına neden olan diğer bir faktörde göl havzasındaki istilacı balıklarla balıklandırma ve bitkiler; iklim değişikliği –atmosferik kirlilik bağlantılı olan; yaşanılan kuraklık ve düzensiz yağışlar sonucu oluşan tarım alanlarının topraklarında bulunan kimyasalların göle ulaşmalarına neden olan taşkınlar, gölü besleyen su girişlerinin önlerinin toprak setlerle kapatılması, kıyı erozyonları ve yer altı sularındaki kirlilik yükü gölün bu hale gelmesinin nedenleri ve çözüm yolları bilinmesine ve önerilmesine rağmen hala önlemlerin alınmamasıdır.
Bafa Gölü Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği’ne göre 4. sınıf en kirli olmasının yanısıra OECD sınır değerlerine Hiperötrofik seviyededir. Yukarıda gölün kirlenmesine neden olan etkenler bir an önce iyileştirilmeli, gölün ekolojisinin iyileştirilmesi yönünde düzenlenmelidir. Gölün azot-fosfor deposuna dönüşen dip çamuru mekanik yöntemlerle temizlenmelidir. Alınacak tüm önlemlerde her faktörün değerlendirilmesi zorunludur. Arıtması olmayan veya çalıştırılmayan tarım- endüstriyel tesis ve alanların arıtmalarını yapması- çalıştırması ve arıtma verimliliklerini kontrol edilmesi gerekmektedir. Ayrıca göl çevresinde açılacak tesislerin havzadaki bitki-hayvan topluluklarına zarar vermeyecek, göl ve göle ulaşan suların su kalitesine ve miktarına zarar verecek yapılanmalara gidilmemesine dikkat edilmelidir. “ dedi. Bafa Gölü’nde KESİCİ ve Ege Üniversitesi işbirliğiyle yapılan çalışmalar devam etmektedir.
Bafa Gölü; Kuşadası, Bodrum ve Didim gibi 3 önemli turizm kentinin orta yerinde olup, Türkiye’de turizmin başladığı yıllarda Avrupalı turistlerin ilk keşfettiği yerlerin başında gelir. Bafa Gölü’nün sahip olduğu doğal ve kültürel zenginlikler, ekoturizm açısından çok önemli değerlerdir. Gölün etrafında şekillenen yerleşimler ve yöre insanları bu zenginliklerin farkında olarak, ekoturizmin alt yapısını oluşturan birçok tesis kurmuşlar ve geçimlerini buradan sağlamaktadır. Ancak kendilerinden kaynaklanmayan ve dıştan gelen baskılar ve etkiler nedeniyle, turizmin en iyi olması gereken dönemlerinde zor durumda kalmaktadır.
Yılda 2 defa Valilik başkanlığında yapılan, içinde tüm kamu kurumlarının, yerel yönetimlerin, üniversitenin olduğu, yerel su ürünleri kooperatifleri ve bizim de bulunduğumuz Sulak Alan Komisyonunun toplantılarından birinin Bafa Gölü’nde yapılması, gölle ilgili sorunların yerinde görülmesi açısından ve iyileştirme çalışmalarının bir an önce başlatılması için fırsat olacaktır.