Geçtiğimiz günlerde Kuşadası Setur Marina içindeki bir teknenin içine çıkarak uyuyan Akdeniz Foku (Monuchus monachus), 2 gündür görünmüyordu. Yunanistan’ın Samos Adası’nda, Deniz Koruma ve Araştırma Enstitüsü bilim direktörü olarak görev yapan Anastasia Miliou’dan almış olduğumuz bilgilere göre, Akdeniz Fokunun ada da Kokkari civarında kıyılarda görüldüğü haberi geldi.
Akdeniz Fokları için Türkiye ve Yunanistan kıyıları fark etmiyor. Onlara pasaport sorulmuyor. İstedikleri zaman Ege’nin beri yakasına, diledikleri zaman öte yakasına geçebiliyorlar. Ancak hangi kıyılar daha çok korunmuşsa orayı tercih hakkını kullanıyorlar. Ege kıyıları Akdeniz Fokları için çok önemli yaşam alanlarıdır. Kıyılardaki yoğun yapılaşmalarla birlikte yaşam alanları yok edilen Akdeniz Foklarının Ege’deki sayıları 100 civarında kalmıştır. Bu sayının azalması ve artması Türkiye ve Yunanistan’ın elindedir. Kuşadası’nın karşı kıyısında küçücük bir Yunan Adası olan Samos’ta, Deniz ve Adalar biyoçeşitliliğinin korunması için çalışan donanımlı bir enstitünün olması, bu tür nadir canlıların geleceği için önem taşımaktadır.
Yunusların, Yeşil kaplumbağalarının, Carettaların cirit attığı Kuşadası Körfezinde, şu anda mevcut 3 adet Akdeniz Foku, kentin içinde sayılabilecek kayalıklarda yaşamını devam ettirmektedir. Fok popülasyonu için bu sayı çok önemlidir. Amaç sadece fokları korumak değil, asıl önemlisi onların yaşam alanlarını koruyabilmektir. Bunu da aynı Samos’luların yaptığı gibi, Deniz Koruma Alanları oluşturarak bu nadir canlıların korunması sağlanabilir. Bu nedenle özellikle Kuşadası kıyılarında bakir olarak kalabilmiş bu kayalık kıyıların acilen Deniz Koruma Parkı olarak değerlendirilmesi gerekir.
Bu sevimli canlılar hem karşı kıyılarda, hem de bizim kıyılarda özgür bir şekilde dolaşsınlar ve nesillerini sürdürsünler. Yoksa sahip olduğumuz bu 3 foku da kaybedeceğiz. Samos’taki Archipelagos Deniz Koruma Enstitüsü’ne, birlikte kullandığımız Ege’nin denizel biyoçeşitliliğinin korunması için bir işbirliği önerisi götüreceğiz. Binlerce yıldır bu denizlerde yaşamını sürdüren, ancak insan baskısı nedeniyle günümüzde bir avuç kalan Akdeniz Foku gibi nadir canlı türlerinin ve yaşam alanlarının korunması, her iki tarafın göstereceği duyarlılığa ve hassasiyete bağlıdır. Bu çalışmalar aynı zamanda Türk-Yunan dostluğunun gelişmesine de katkı yapacaktır. Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Kuşadası Belediyesi, SAD-AFAG ve EKODOSD, bir an önce Kuşadası Deniz Koruma Parkı’nın oluşması için işbirliği yapmalı, denizel biyoçeşitliliğin korunmasına ve Akdeniz Foklarının özgürce bu sularda dolaşmasına katkı sunmalıdır.