Kuşadası’na komşu Samos Adası’na bir inceleme gezisi yaptık.
Samos Adası’nın önemli yerleşim alanları olan Vathy, Karlovassi, Pythagorio, Mitilini’nin doğal ve kültürel alanlarını gezdik. Potami , Klima Beach , Psili Ammos , Possidonio, Kerveli , Lemonakia Beach , Tsamadou Beach , Kokkari Beach gibi, doğal plajlarını dolaştık. Yunan arkeolojisinin en önemli müzelerinden biri olan Samos arkeoloji müzesini yönetim kurulu üyemiz arkeolog Levent Kutbay’ın anlatımıyla gezdik. Antik Yunan’ın en önemli tapınaklarından biri olan Hera Tapınağı’na farklı ülkelerden hediye olarak getirilen olağanüstü işçilikte ve güzellikteki eserleri dakikalarca inceledik. Müzedeki 5 metreye yaklaşan ve olağanüstü güzellikteki antik Yunan heykelini hayranlıkla izledik. Adını ünlü matematikçi Pisagor’dan alan, Dilek Yarımadası-Büyük Menderes Deltası Milli Parkı’nın hemen karşısında bulunan Pythagorio’nun doğal ve tarihi yerlerini gezdik. Pythagorio Arkeoloji Müzesi’ndeki ilginç tarihi buluntuları inceledik. Tertemiz denizi, dar sokaklı otantik evleri, cafe ve restoranlarla dolu kıyılarını dolaştık. Milyonlarca yıl öncesinden kalan hayvan fosillerinin olduğu, birçok yaban hayvan tahnitinin ve denizden çıkarılan pek çok kabuk koleksiyonunun bulunduğu Mitili Paleontoloji Müzesi’ni gezdik. Bizim Milli Parka 1 mil uzaklıkta bulunan bu coğrafyadan çıkarılan milyonlarca yıllık hayvan fosillerinin, bizde de olabileceği konusunda hemfikir olduk.
Samos’un önemli yerleşim alanlarından biri olan Karlovassi’yi gezdik. Tranvay Cafedeki bir uygulama çok ilgimizi çekti. Cafeyi oturur oturmaz, garson kız bir büyük şişe su ve içinde buz olan bardakları hemen önümüze koydu. Bunlardan para da almadılar. “Bu uygulamayı neden yapıyorsunuz” diye sorduğumuzda, “ Bu bizim geleneğimizde vardır” dediler. Aslında aynı uygulama şehirlerimizde olmasa da, köylerimizde halen devam etmektedir.
Samos’un kuzey kıyılarını dolaşırken deniz kıyısında çınar ağaçlarının altında tanıdık bir görüntüyle karşılaştık. Ege kıyılarında görmeye alıştığımız sepet ören vatandaşları, Kokkari yakınlarında görünce şaşırdık. Konuştuğumuzda İşkeçe’den gelen Türk asıllı sepetçi olan vatandaşlar olduğunu gördük. Samos’un kıyı restoranlarında Yunan mutfağını tanıma fırsatı bulduk. Dükkanların erkenden kapatılması ve Pazar günleri her yerin kapalı olması alışık olmadığımız bir durumdu. Samos’un doğal alanlarını gezdik, bitki çeşitliliğini inceledik. Milli Park bitki çeşitliliğiyle hemen hemen aynı olduğunu gördük.
Samos’un dar yollarında kıyılarda birçok alanda bulunan küçük şapel yapıları ilgimizi çekti. Yolda kaza yapıp ölen kişiler için yapılan minyatür anı şapeli olduğunu öğrendik. “Aynı uygulama biz de yapılsaydı, yol kıyıları ne hale gelirdi.” diye düşündük. Samos’un güney kıyısında bulunan Posidonio’dan, Dilek Yarımadası-Büyük Menderes Deltası’nın muhteşem manzarasını izledik. En çok hoşumuza giden de tüm kıyıların yeşillikler içinde olmasıydı. Kilometrelerce devam eden Milli Park kıyılarında sadece 3 yapı gözümüze çarptı. Darboğaz’da bulunan Bayrak Adası’nın fenerci evi, İlyasağa karakolu ve Dipburun’daki eski gümrük binası. Umarız gelecek nesillere de bu şekilde ulaşır. Ulaşması için de elbirliğiyle çalışacağız.
Biyolojik çeşitlilik konusunda farkındalık ve bilinç artırmayı hedefleyen ve ortaklarından birinin de Samos’ta bulunan Mediterranean Community derneğinin olduğu projeyi almamız halinde, proje öncesinde Samos konusunda bir tecrübe kazanmış olduk.