Adını Samson Dağları’nın antik ismi Mykale’den alarak, ilk defa Kuşadası’ndan toplanıp bilim dünyasına tanıtılan ve Tüllüşah olarak bilinen Rhaponticoides mykalea adındaki sarışın güzeller açmaya başladı.
Kuşadası’nın sembolü olabilecek güzellikteki endemik bitki “Vahim durumda” (CR) kategorisinde, yani çok yakın gelecekte yok olma riski altında bulunmaktadır.
Kuşadası Belediyesi, Pamukkale Üniversitesi ve EKODOSD işbirliğiyle yürütülen Kuşadası bitkileri envanter çalışması kapsamında, tehlike altında olan bitkinin korunması için yaşam alanları sürekli izlenmekte ve gerekli çalışmalar sürdürülmektedir. Pamukkale Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü’nden EKODOSD Bilim Danışmanı Prof. Dr. Ali ÇELİK ve Muğla Sıtkı KOÇMAN Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Güven GÖRK’le birlikte Tüllüşahların yayılış alanlarında incelemeler gerçekleştirildi.
Bir çiftçinin arazisinin bir bölümünde bulunan Tüllüşahların korunması için, bitkinin önemi ve özellikleri çiftçiye anlatılmış ve duyarlılık sağlanmıştı. Tüllüşahların olduğu bölge sürülmemiş ve koruma altına alınmıştı. Çiftçinin de rızası alınarak, Tüllüşahların olduğu bölüm Kuşadası Belediyesi tarafından ahşap çitle çevrilmesi sağlanacak ve bilgilendirme panosu dikilerek, tanıtımı yapılacak. Çiftçi “Ben toprağı seviyorum ancak burası mirasçısı çok olan bir arazi. Denize yakın olması nedeniyle çok talep geliyor. Mirasçılar satılmasını istiyor. Ben burada olduğum sürece Tüllüşahlara bir şey olmaz ama arazi satılırsa bir şey diyemem artık.” Dedi.
Son yıllarda çoğalmaya başlayan yapılaşmaların ve yeni açılan tarım arazilerinin Tüllüşahların sayısını iyice azalttığı görülmektedir.
Bitkinin tanıtılmasının çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Birçok insan bu bitkiyi tanımıyor. Bitkiye yakın alanlarda oturan vatandaşlar ve çiftçilerle görüştüğümüzde, anlatılanlardan sonra farkına vardıklarını ve korunması için ellerinden geleni yapacaklarını söylediler.
Sayılabilecek kadar azalan Tüllüşahlar dikenli böğürtlenlerin içinde kendilerini korumaya çalışmakta olduğu görülmektedir. Bir tehlike de burada gezinen büyükbaş hayvanlar olmaktadır.
Tüllüşahların yayılış alanlarının koruma altına alınması için Çevre ve Şehircilik Denizli ve Aydın İl Müdürlüklerine ve Orman ve Su İşleri Aydın Şube Müdürlüklerine müracaat etmiş ve yaşam alanlarında incelemelerde bulunmuştuk. Denizli Valiliği’nden gelen yazıda “ 644 Sayılı KHK’nin 13/A Maddesi gereğince, “Tabiat Varlıklarını Koruma Komisyonları Kuruluş ve Çalışma Usul ve Esaslarına Dair Yönetmelik” ve “Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelik” hükümleri çerçevesinde söz konusu alanlarda, Aydın Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nce bir çalışmanın yapılarak, inceleme raporunun Denizli Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu’na sunulması istendiği tarafımıza bildirilmişti.
Bu raporun sonucunu merakla bekliyoruz. Ancak bir gerçek var ki, her geçen yıl Tüllüşahlar azalıyor. Endemik türler açısından çok zengin doğal kaynak türlerine sahibiz. Eğer bu değerlerimizi koruyamazsak bu zenginlikler bir bir yok olacaktır.
Biyolojik çeşitlilik sadece Milli Park gibi korunan alanları kapsamamaktadır. Böylesine önemli türlerin yayılış alanı nerede olursa olsun, mutlak korunması gerekir. Tüllüşahlar, Türkiye Bitkileri Kırmızı Kitabı’na göre CR(Critacally Endangered-Çok Tehlikede) kategorisinde bir türdür. İlgili kurumların bu hususa mutlaka önem vermesi gerekir.
Derin bir yara alan ve içinde birçok orkidenin bulunduğu 400’e yakın bitkiyi barındıran Doğal Botanik Park’taki Tüllüşahlar da önümüzdeki hafta açmaya başlayacak.
Pamukkale Üniversitesi’nin çimlendirme çalışmaları devam etmektedir. Aynı zamanda bu harika bitkinin Kuşadası’nın merkezinde yetiştirilip, gelen yerli yabancı konuklara görsel bir sunum yapılması düşünülmektedir. Kuşadası Belediyesi işbirliğiyle Tüllüşahlara yönelik panolar, duvar çizimleri, broşür ve kitapçıklar yapılarak tanıtım ve bilgilendirme çalışmaları gerçekleştirilecektir.