1992 yılında Rio de Janerio’da düzenlenen BM Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda dünyada suyun giderek artan öneminden dolayı, her yıl 22 Mart gününün “Dünya Su Günü” olarak kutlanmasına karar verilmiştir. Dünyadaki yaşamın varlığı, başlangıcı olan su, aynı zamanda yaşam ortamıdır. Bu nedenle suyun kalitesi ve miktarı insanların bitkilerin hayvanların sağlığının korunmasında, yaşamında çok önemlidir. Canlılarında bünyesinin %70-95 i gibi önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Hayata su ile başlarız, ilk içeceğimiz olan anne sütünün %75 i sudur.
İnsanların enerji ve onarım kaynağı olan tüm besinlerin % 75-95 i sudur. Kanımızın %83’ü Su’dan oluşur. Su sadece biz insanlar için değil, yaşayan tüm canlılar için oksijenden sonra en önemli gereksinimdir. Su fabrikalarda üretilemeyen, doğal bir kaynaktır. Suyun fabrikası denizler, göller ve akarsulardır. Doğanın yani toprağın, havanın ve suyun korunması çok önemlidir. İçilebilen sular yeraltındaki katmanlardan çıkan yer altı sularıdır. Bu suların kaynağı yağışlardır. Suyun, sınırsız tükenmez bir kaynak olmadığı, insanlara en iyi şekilde öğretilmelidir. İnsanların suyu kirlettiği taktirde bu kirliliğin tekrar kendisine döneceği bilincinde olması gerekir.
Bunun en çarpıcı örneğini de, Ege’nin en büyük nehrinde görmekteyiz. Bölgemizin en önemli akarsuyu olan Büyük Menderes Nehri, havzaya binlerce yıldır bereket getirmiş, günümüzdeyse havzadaki insanların yarattığı tüm kirlilik yükünü taşıyarak, bölge için çok önemli olan iki sulak alanı yaşanmaz hale getirmiştir.
“Su doğanın bir armağanıdır. Suyu üreten tek ‘ fabrika’ Bafa Gölü, Azap Gölü gibi sulak alanlardaki suyun doğadaki çevrimidir. Sulak alanın varsa suyun var! Dünya su gününde Azap Gölü; artan ötrofikasyon nedeniyle adeta azap çekmektedir” diyen EKODOSD bilim danışmanı Yrd. Doç. Dr. Erol KESİCİ, Aydın’ın en güzel sulak alanlarından biri olan Azap Gölü’ne dikkat çekmektedir.
Aydın’ın Söke İlçesi’ne bağlı Yeşilköy ve Avşar Köyleri arasında, Beşparmak Dağları’nın eteklerinde yer alan Azap Gölü, farklı özelliklerdeki zengin bitki-hayvan çeşitliliği ile Sakar Meke, Bahri, Küçük Batağan, Yeşilbaş, Küçük Akbalıkçıl, Küçük Karabatak, Tepeli Pelikan ve Angıt gibi çok sayıda kuşa barınma, beslenme, kuluçka imkanı sağlamakta, kuş göçlerinde konaklayan ve kışlayan kuşlar için cazip bir ortam oluşturmaktadır.
KESİCİ “Azap Gölü son on yıldır kuraklık dönemlerde büyük bir kısmı kurumaktadır.
Yoğun yağmurlu dönemlerde de yüzey suları, seller ve barajlardan salınan sular B.Menderesi taşırarak, Avlan Gölü’ndeki su seviyesinden de büyük oranda artış meydana gelmesine neden olmaktadır. Azap Gölü’nün su seviyesindeki ani değişimler gölde önemli biyolojik kayıplara neden olmasının yanı sıra gölün su kalitesinin olumsuz yönde farklılaşmasına neden olmaktadır.
Azap Gölü sığ ve köklü su bitkilerinin yoğun olarak bulunduğu ve besince zengin bir göl olup, yüksek biyolojik çeşitlilik barındırmaktadır. Sazlıklar bu biyolojik çeşitliliğin en önemli parçasıdır.
Hem kuşlar, hem de değişik canlılar için sazlıklar hayati önem taşımaktadır.
Azap gölünde yapılan araştırmalarda en büyük kayıplardan biri göldeki kamış-sazlık alanlardaki kayıplardır. Gölde bu yaşam alanlarındaki kamışlıklar giderek azaldığı görülmektedir. Bunun nedeni bu sudaki aşırı alg(su yosunu) artışına bağlı olan ötrofikasyon ve bakımsızlıktır. Göldeki kirlilikten kaynaklanan aşırı mavi-yeşil alg artışı sonucunda, alglerin kamışların üzerine yapışmaları ve dipte birikmeleri sonucu, kamışların ve diğer yüksek yapılı bitkilerin çürümelerine neden olmaktadır.
Su yüzeyinde toplanan su yosunu ve mikroskopik organizmalar güneş ışınlarını engelleyerek su altı yaşamı için gerekli olan oksijenin ulaşımını engeller. Bu durumda biyolojik kirliliğin artmasına neden olduğu gibi; başta balıklar olmak üzere canlı yaşamını tehdit eder.
Göldeki su kirliliği canlı yaşamı için olumsuz sinyalleri vermeye devam etmektedir. Göl suyundaki artış gösteren organik (tarımda kullanılan pestisitler, endüstriyel çözücüler Vb.) ve fosfat, nitrat vb. inorganik kirleticiler suyun kirlenmesindeki en önemli nedenlerden olup, göl suyundaki oksijen seviyesi de oldukça çok düşüktür. Bugün göldeki hızla artan ötrofikasyonu suyun görünen renginden ve suyun kokusundan araştırmaya gerek duymadan bile anlamak mümkündür. Biyolojik çeşitliliklerin kazandırmış olduğu zengin doğa müzeleri olarak kabul edilen Azap Gölü gibi canlıların yaşam alanları, doğal işlevleri ve ekonomik değerleriyle çok önemli ekosistemlerdir ve kendi başına bırakılmamalıdır. Gölün bu hale gelişinin nedenleri ve çözümleri bellidir. Bugüne kadar bir statüsü bulunmayan, Aydın Sulak Alan Komisyonu tarafından Mahalli statü için müracaatı yapılan Azap Gölü’nün, bir an önce Ulusal Sulak Alan olarak değerlendirilmesi ve sulak alanların bakımı ve korunmasıyla ilgili yönetmeliklerin uygulanması sağlanmalıdır.” Dedi.
90’lı yıllarda Aydın köylerinden gelerek, hasır yapımında kullanılmak için gölden kamyonlarla taşınan sazlardan, kuşların yuva yapmak için bile zor bulduğu günümüzdeki sazlara kadar geldik. Eski yıllarda yılan balığı avlamak için kurulan pinterler, artık Yeşilköylü balıkçıların evlerinin bahçesini süslemektedir.
Azap Gölü, etrafında binlerce yıllık uygarlıkların mirasları, hala bakir kalabilmiş doğal alanlarında yaşayan Akkuyruklu Kartal, Saz Kedileri, kuş türleri ve sırtını dayadığı benzersiz zenginliklerle dolu Beşparmak Dağları’yla, Aydın’ın en güzel doğa alanlarından biridir. Bu önemli alanın tekrar eski günlerine dönmesi için ilgili kurumların, yerel yönetimlerin, üniversitelerin, sivil toplum örgütlerinin işbirliği halinde çalışmasıyla gerçekleşecektir. Bu çalışmalar, buradaki biyolojik çeşitliliğin aynı zamanda bölge insanının geleceği için çok önemlidir.