Bir süredir özellikle Söke bölgesinde bazı basın organlarında ve yerel radyolarda yayımlanan ve Milli Parka karşı sürdürülen mesnetsiz ve dayanıksız haberlerin, yöre insanları arasında farklı algılara yol açması nedeniyle, bugün Söke’ye bağlı Karakaya’da bir halk toplantısı gerçekleştirildi. Karakaya’da yapılan toplantıya Orman ve Su İşleri Bakanlığı 4. Bölge Aydın İl Şube Müdürü Nihat ANDAÇ, Dilek Yarımadası – Büyük Menderes Deltası Milli Parkı Müdürü Erdinç KUTSAL, Karakaya Muhtarı Hümmet Ali YILMAZ, Kisir Muhtarı Baki SUNA, EKODOSD derneği başkanı Bahattin SÜRÜCÜ ve yöre insanları katıldı.
“Milli Park yöre halkı için bir felakettir. Latmos milli park olursa Latmos’ta yaşayanların geçinemeyeceği, zeytinlerini, kozalaklarını toplayamayacağı, hayvanlarını otlatamayacağı, birçok zorluklar getirileceği, burada yaşayan insanlara yaşam hakkı tanınmayacağı, bunun adının “Orman Kanunu” olduğu, orman kanunun hüküm sürdüğü yerde insana yaşam hakkı verilmediği, Latmos’ta Milli Park teklifi kabul edilirse, bu bölgede yaşayan köylülerin, hayvancılık, zeytincilik, arıcılık ve meyve yetiştiriciliği yapamaz duruma düşecekleri” gibi, hiçbir aslı ve dayanağı olmayan bilgilerin bazı kişiler tarafından basın ve radyo aracılığıyla, yöre insanlarının yanlış bilgilendirildiği için böyle bir toplantı düşünülmüştür.
Aydın İl Şube Müdürü Nihat ANDAÇ; Latmos’ta bulunan doğal ve kültürel kaynak değerlerinin çok zengin olması nedeniyle, bakanlık olarak hiç kimsenin tesirinde kalmadan kendi araştırmaları ve tespitleri neticesinde Beşparmak Dağları’nın Milli Park yapılmasıyla ilgili bir teklifte bulunduklarını belirtti. Milli Parkın basında çıkan haberlerde olduğu gibi, yöre insanları için bir felaket olmadığı, aksine yöre halkının gelişimine büyük katkısı olacağını, Türkiye’deki birçok örneklerle belirtti. Tapulu alanlar içinde hiçbir kısıtlama olmayacağını, şu andaki geleneksel yaşam biçimlerini aynı şekilde sürdürebileceklerini, zeytinlerini, kozalaklarını toplayabileceklerini, hayvanlarını otlatabileceklerini, sadece milli park ilan edilen bölgede av yapamayacaklarını söyledi. Latmos’un milli park olması halinde bölgenin turizm anlayışına açılacağını, bu sayede yöre insanlarının gelir seviyelerinin artabileceğini, ürünlerinin korunan alan bölgesinde olması dolayısıyla daha çok değer kazanacağını belirtti. Dilek Yarımadası-Büyük Menderes Deltası Milli Parkı Müdürü Erdinç KUTSAL; Müdürlüğünü yaptığı milli parkta, haberlerde belirtilen uygulamaların yanlış bilgilendirildiğini, gerçekte bunların hiçbirisinin yaşanmadığını, Milli Park Kanunu çerçevesinde halkın geleneksel yaşam biçimini sürdürdüğünü, vatandaşların zeytincilik, balıkçılık, hayvancılık ve tarım yaptığını, en çok dillendirilen artezyenin bile prosüdürleri yerine getirdikleri takdirde açabildiklerini ve sadece ava izin verilmediğini söyledi.
Günümüz Milli Park anlayışının çok değiştiğini belirten KUTSAL; Milli Park yapılan alanlarda burada yaşayan insanların koruma statüsü verilirken halk toplantıları yapılacağını, kullanım alanlarının mutlaka buradaki insanlara sorulacağını, bölge insanının mutlak koruma içinde olması gerektiğini belirtti.
Yöre insanları tarafından konuşmacılara birçok sorular yöneltildi. Vatandaşlar tarafından geleneksel yaşam şartlarının değişmemesi gerektiği belirtildi. EKODOSD Başkanı Bahattin SÜRÜCÜ; Amaçlarının Beşparmak Dağları’nda yaşayan yöre insanlarının binlerce yıldır sürdürdükleri dağ kültürünü devam ettirmelerini, bu otantik yaşamlarını ve Anadolu kültürünü ekoturizm vasıtasıyla tüm dünyaya tanıtmak istediklerini, bu sayede sosyal ve ekonomik olarak gelişmelerine katkı sağlamalarını, köyden kente göçlerin önlenmesini ve bu alanlardaki doğal ve kültürel varlıkların korunarak gelecek nesillere ulaştırmaları olduğunu söyledi. Bu konuda ilgili kurumların, yerel yönetimlerin ve üniversitenin çalışmalarını sürdürdüğünü belirtti. Latmos’ta doğayı ve kültürü koruyarak yapılan Ekoturizmin geliştirilmesini, bölgenin zengin kültürüne ve Latmos’un eşsiz doğasına sahip çıkılamazsa, buradaki madencilik faaliyetleri nedeniyle geri dönülmez bir biçimde doğanın tahrip edileceği, bölgenin asıl bundan sonra yaşanılmaz bir yer haline getirileceği söylendi. Bu tür asılsız haberlere ve yayınlara itibar edilmemesi, en iyi ve doğru bilgilerin devletin bu konuda yetkili kişileri tarafından verilebileceği bildirildi. Yöre insanları “sadece avcılık yapılmayacaksa, bizler geleneksel yaşantımızı ve işlerimizi yapabileceksek zaten sorun yok” dediler.