Bir yandan Kamu kurumlarıyla Latmos’un korunmasına yönelik çalışmalar sürdürülürken, bir yandan ADÜ Mimarlık Bölümü işbirliğiyle ekoturizm potansiyelinin belirlenmesi çalışmaları devam etmekte, bir yandan da bölgenin tanıtılmasına yönelik faaliyetler gerçekleştirilmektedir.Diana Turizm’in ev sahipliğinde Kuşadası’na gelen dünyanın en büyük tur operatörlerinden Thomas Cook yetkilileri ve Almanya’nın önde gelen gazetelerin temsilcilerinin bir bölümü, EKODOSD Onursal üyesi Diana Turizm’in yönetim kurulu başkanı Hasan TONBUL’un önerisiyle bugün EKODOSD’un klavuzluğunda Latmos’a götürüldü.
Rehberliğini Tuncer BALABAN’ın yaptığı turda, doğal ve kültürel kaynakların zengin olduğu Beşparmak Dağları(LATMOS)’nın kuzey doğusu tanıtıldı.
Thomas Cook yetkilileri ve Alman gazetecilerden oluşan grup, Söke’nin Çavdar Köyü’nde çay molası verdi. Yerel halkla sohbet eden konuklar odun ateşiyle pişen çaydan içerek, fotoğrafladılar. Latmos’un doğal ve kültürel kaynak değerleri açısından önemli alanlarından biri olan Bağarcık’ta incelemeler yapıldı. Bölgeye has endemik türler ve bitki çeşitliliği konusunda bilgiler verildi. Anlatılan bilgileri sürekli not eden Alman gazeteciler farklı bir bölgeye gelmenin heyecanını yaşadılar.
“Burası Jurassic Park gibi, kendimizi İndiana Jones filmlerinde gibi hissediyoruz” diyen konuklar büyük keyif aldı. ”Latmos hem doğa, hem kültürel açıdan zenginliklerle dolu” diyen konuklar, bahar havasında yürüdüler. “Kuşadası’na bu kadar yakın böylesine ilginç bir yer olduğunu hiç tahmin etmezdik” diyen konuklar bol bol fotoğraf çektiler. Latmos’un vahşi yüzüne hayranlıkla bakan konuklar selfie yapmayı da ihmal etmediler.
Yeşil bir orman denizi gibi uzayıp giden fıstık çamları ve bölgenin devasa boyuttaki gnays kayaçları incelendi. Film platolarını andıran panoramik manzaralarla dolu Latmos’un bakir coğrafyasında yürüyen konuklar, her an farklı ve ilginç görüntülerle karşılaştıklarından yorgunluklarını unuttular. Aynı zamanda tarihe bir yolculuk yapan konuklara, EKODOSD Onursal üyesi Dr. Anneliese PESCHLOW’un 1994 yılından beri araştırmalarını sürdürdüğü Tarih Öncesi Kaya Resimlerinden gösterildi.
Bağarcık’ın batısında yer alan, dağ savunma yapısının kuzeyine düşen vadide bulunan çam ağaçlarıyla kaplı bir tepecik üzerinde, dağ sırtındaki yerleşmeye ait küçük bir tapınağa geldik. Arşitravlarda tespit edilen yazıtlardan bunun Zeus Akroios’a, yani dağ zirvesindeki Zeus’a adandığı ve tapınağın görüş mesafesinden, Yağmur ve Hava Tanrısının tapım gördüğü Tekerlekdağ’ı gösterdik.
Aynı bölgeye yakın olan ve üzerinde Bizans Kalesi bulunan devasa boyutlardaki Çörlenasar’ını uzaktan izledik. Yorucu ama bir o kadar da zevkli olan parkurda, farklı zenginlikler gören konukları engebeli bir tırmanıştan sonra Bağarcık Yukarı Yerleşmesi’ne getirdik. Beşparmak Dağları’nda, şimdiye kadar bilinen yerleşmeler içinde en ilginci olan ve bugüne kadar Antik Dönem’deki adı henüz tespit edilemeyen Bağarcık Yukarı Yerleşmesi’nin, Herakleia’nın doğu topraklarını koruyan ve geçişi kontrol eden savunma amaçlı bir yerleşim yeri ve aynı zamanda Karia Kutsal Alanı olarak değerlendirildiğini söyledik.
Savunmaya ve saklanmaya uygun olan Latmos’un vahşi ve kayalık yapısının binlerce yıldır birçok uygarlığa ev sahipliği yaptığını ve devam kültürün günümüze kadar gelen yansımalarını göstererek anlattık. Alman konuklara bugün farklı bir gün yaşattık. Kent yaşamından ve modern dünyadan uzakta hem ilginç yerler gördüler hem de doğayla bütünleşerek büyük keyif aldılar. Alman konukları, Bağarcık’lı bir aileyle tanıştırdık. Anadolu insanının geleneksel yaşam biçimini yakından gördüler. En büyük geçim kaynağı olan ve uğruna birçok insanın düşerek yaşamını yitirdiği ve sakat kaldığı fıstık çamından kozalakların düşürülüşünü canlı olarak gördüler. Bir maymun çevikliğiyle ağaca tırmanarak, daldan dala atlayıp kozalakları düşüren yöre insanını ilgiyle izlediler. Bağarcık’lı kadınların yaptığı Topalak denilen tarhana çorbası, keçi etli kuru fasulye, biber patlıcan yoğurtlaması, dağda yetiştirilen domates ve otlardan oluşan zeytinyağlı salata, köy yoğurdu, bulgur pilavı ve künerli irmik helvasından oluşan yöresel yemekler büyük iştahla yendi. Bağarcık’lı aileden küner ve çam balı alarak katkı yapan konuklar mutlu bir gün geçirmenin, farklı bir yer görmenin ve Anadolu insanını tanımanın keyfini yaşadılar. Latmos’un bu güzel doğasını, tarihini ve insanlarını unutmayacaklarını ve burayı en iyi şekilde tanıtacaklarını söylediler. Latmos’un önünde iki seçenek bulunmaktadır. Geri dönülmez tahribat yaratıp, doğal ve kültürel zenginliklerin yok olmasına neden olacak maden faaliyetleri, ya da bugünkü gibi koruma-kullanma dengesi gözetilerek bilinçli kişilerin yaptığı ekoturizm faaliyetleri. Birincisinde birçok zenginliklerimiz yok olacak, ikincisinde bu zenginlikler tüm dünyaya tanıtılacak, gelecek nesillere ulaştırılacak ve yerel halkın ekonomisine büyük katkısı olacak.
Latmos’un tanıtılmasına destek veren Diana Turizm’e katkılarından dolayı teşekkür ederiz.