EKODOSD binasında düzenlenen “Çarşamba Sohbetleri” etkinliklerinin bu haftaki konuğu EKODOSD onursal üyesi olan organik tarımın önderlerinden Değirmen Çiftliği sahibi Gürsel TONBUL’du.“Ekoloji & Ekonomi & Gıda ve Sağlık üzerine dünü & bugünü & yarını ile Tarım&Turizm üzerine etkiler” konulu bir sunum gerçekleştiren Gürsel TONBUL, ilgiyle izlendi. Yapılan sunuma EKODOSD üyeleri ve Kuşadası Kadı Kalesi Kazı Başkanı EKODOSD onursal üyesi olan Prof. Dr. Zeynep MERCANGÖZ ve kazı ekibi de katıldı.
Yerel kalkınmada tarım ve turizmi birlikte sürdürebilmek öngörüsü üzerinde konuşmalar gerçekleştiren TONBUL, Ekosistemin bir bütün olduğunu, onun bir parçası olmanın gereğini algılayarak, ekonomik yarar ile ekolojiyi paydaş, tarımla turizmi arkadaş yapacak yolu bulmanın ve izlemenin şart olduğunu söyledi. Geleneksel bilge köylü bilgisi ile çağdaş ekolojik tarım yöntemleri buluşmasını ve hak ettiği değere ulaşmasını, yerel tohumların korunması ve ekolojik tarımdaki değerleri ile yerel ekonomiye kazandırılmasını, toprağın ve yemeğin tadını bozan üretim ve tüketim alışkanlıklarının değişmesi gerektiğini, bitki, hayvan ve insan dostluğunun çok önemli olduğunu belirtti.
Kendisinin organik tarıma geçişte, dönüşümün çok zor ve sancılı olduğunu ama yılmadığını ve vazgeçmediğini, yaşamın adil sürdürülebilirliliğine, insan, hayvan ve bitki dostluğuna en yakın alternatif bir tarım modeli olduğunu inandığı için organik tarımı seçtiğini belirtti.
Özellikle tarım ve turizm birlikte gelişmeli diyen, hem tarım hem de turizm sektöründe büyük tecrübeleri bulunan Gürsel TONBUL “ Turizmin tek kalkınma modeli olarak görülmesi, doğa ve çevrenin yanı sıra hem sosyal yaşama hem bizzat turizme zarar verir ki, bu durum turizmde bir çıkmaz olarak nitelenebilir. Bu çıkmaz önce çevreye, sonra sosyal yaşama ve sonunda turizm ekonomisine zarar verir ve ekonomik yarar göstergeleri hızla aşağıya doğru inişe geçer.
Üç çok bir yanılgı mıdır? Çok tesis, çok turist getirir mi? Çok turist çok gelir demek midir? Zarar eşiği ve kırılma noktası nasıl, nereden başlar? Üç çok hedefli turizm, çevre ve doğayı dikkate almaz “sahteleştirme” eğilimini tahrik eder ve toplumu oluşturan, ayakta tutan temel sosyal yapıları da bozar. Her şey gerçeklikten uzaklaşarak gösteriye dönüşür. Sahte “köy düğünleri”, “Türk Geceleri”, “Senaryolu Şenlikler”, “bağ bozumları” gittikçe gerçeğini yitiren, herkesin sadece “para kazanmak için “oynadığı” alelade ve izleyicileri için de bedel ödemeye değmez sahte bir şamataya dönüşür. Üç çok hedefli turizm adına, yüzyıllardır kendini korumuş doğal, sosyal, kültürel unsurlar, yerel kimlikleri ve olağan hallerinden uzaklaşıp yerel yaşamın içinden bile kaybolma tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır.
Bir yöreyi değerli kılan, görülmeye, yaşanmaya değer unsurları yok olmadan turizm yapmak mümkün değil midir? Turistik hedef olmak, turizm dışındaki çevreyle ilgili, ekonomik ve sosyal yapının değişmesini ya da sona ermesini gerektirir mi? Bu kaçınılmaz son mudur? Bu ve benzeri soruların yanıtları, turizm karşıtı olduğumuz sonucunu çıkartmaz. Çözüm için “iyi örneklere” göz atmak gerekir. İtalya’da Toscana, Fransa’da Provence, Avusturya’da Wachau kendi yapılarından ödün vermeden, çok üst düzey turizm markası olmayı başarmış, turizmden aldığı destekle özgün yapısını turizm için değiştirmeyen, kendi özgün unsurlarından turizm uğruna vazgeçmeyen bölge insanının “iyi” ve “doğru” turizm sayesinde sahip oldukları güzellikleri ziyaretçileriyle paylaşıp, kendilerini yok etmeden gelir ve varlıklarını arttırabildikleridir.
Tarım ekonomisi ya da turizmden önceki yapısı bozulmadan turizm yapabilmek ve bu sayede gelirini, yaşam kalitesini yükseltebilmek yukarıda sayılan iyi ve doğru örneklerin ortak noktasıdır. Bir yöreyi “görülesi” kılan unsurlar, özgün, doğal, sosyal ve kültürel miraslarıdır. Kendi sahip olduğu değerleri koruyarak, kendisi olmaktan vazgeçmeden, turiste “misafir” olarak bakan, turizm geliri kadar yerel ekonominin gereklerini yerine getiren yöre halkları, iyi turist ve doğru turizm ile refahlarını arttıracaklardır. Turizmin, yerelin mevcut, geleneksel ve kadim unsurlarını bozmadan, bunların yerine geçmeden yapılandırılması doğru ve sürdürülebilir akıldır. Turizm ve tarımı eşit odaklı yapılandırmak geleceğin turizmi için hedef olmalıdır.
Tarım ekonomisi ve turizm faaliyetinin birlikte, paralel yürütülebilmesi, butik üretim ve yerel tatların değerli hale getirilmesi, doğrudan tüketiciye ulaşabilmesi, tarım ile turizmde markalaşma birlikte yol alabilmelidir. İyi ve doğru tarım, iyi turist ve doğru turizm ile birleşerek yörenin refahını arttıracaktır. Turizm ve tarım birbirinin önüne geçmeden, birbirini tamamlayarak yapılandırılmalıdır. Bu eşit ve uyumlu yaklaşım her iki alanı da bulunduğu yerden çok ileriye taşıyacak güce sahiptir. Tarım sektörü turizmle, turizm sektörü tarımla başarılı olacağına inandığında, toplam başarı için gerekenlerin en az % 50’si başarılmış, çok karmaşık görünen çelişkili çıkar savaşlarının da ne kadar yersiz olduğu görülmüş olacaktır.” Dedi.
Organik tarım, sağlıklı beslenme, alışkanlıkların meydana getirdiği olumsuzluklar, tarım ve turizmin yapılandırılması ve sağlıklı ve sürdürülebilir bir turizm için çok önemli mesajların verildiği sunum dinleyiciler açısından çok yararlı geçti.
Sunumu gerçekleştiren onursal üyemiz Gürsel TONBUL’a teşekkür ediyoruz. Önümüzdeki “Çarşamba Sohbetleri”nde, Kuşadası’nın çok önemli tarihi bir alanı olan “Kadı Kalesi” kazı çalışmalarını anlatacak olan onursal üyemiz Prof. Dr. Zeynep MERCANGÖZ konuk olacaktır.