ekodosd

2 ŞUBAT DÜNYA SULAKALANLAR GÜNÜ’NÜ

Balıklar, su kuşları, zengin bitki ve hayvan çeşitliliği ile birçok türün yaşamasına olanak

sağlayan sulak alanlar, aynı zamanda bölgenin iklimini de doğrudan

etkilediğinden çok önemli ekosistemlerdir.

2 Şubat 1971 yılında İran’ın Ramsar kentinde imzalanmış olmasından dolayı,

2 Şubat’ta kutlanan Dünya Sulak Alanlar Günü  için,

bölgemizdeki önemli bir sulak alan olan Azap Gölü’nde, Yeşilköy

Muhtarlığı ile bir etkinlik düzenledik.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bilindiği gibi kurak geçen 2007 yılında Azap Gölü tamamen kurumuştu.

Tamamen kuruyan Azap Gölü’ndeki tüm canlılar, su olmadığından yok olmuş ve hayat bitmişti. Sadece suda yaşayan ve sudan yararlanan canlılar değil, bölgenin iklimi de olumsuz yönde etkilenmişti. Hatta Azap Gölü’nün yanındaki Yeşilköy’ün eski muhtarı “bir zamanlar Aydın Valisinden kurutululmasını talep ettiğim gölün, 2007 yılında meydana gelen kuraklıktan dolayı tamamen kuruyup hayatın bittiğini görünce, ne kadar yanlış düşündüğümü anladım, ondan sonra göle sahip çıkmaya başladım” demişti.

Bu yıl yağan yağmurlarla birlikte taşan Büyük Menderes Nehri’nin, Azap Gölü’yle birleşmiş durumda olduğunu gördük.

Azap Gölü’nün yanıbaşında bulunan 12 antik İon kentlerinden biri olan Myus, 2500 yıl önceki liman kenti haline geldiğini gördük.

EKODOSD üyeleri ve Yeşilköy’lüler Azap Gölü’ndeki kuşları teleskoplar ve dürbünlerle izlediler.

Yeşilköy Muhtarı Ahdettin TOPAN “ ilk kez kuşları böyle teleskopla izledim. Önceleri gölün yanından geçerken uzaktan bakıyordum. Ancak teleskopla yakından görünce, kuşların renklerini, aralarındaki oynaşmaları hayranlıkla izledim. Gölümüz canlılarıyla, manzarasıyla çok güzel bir göl. Azap Gölü 2007 yılında kurudu. Geçen yıl ve bu yıl taşkınlar oldu. Taşkınların bize maliyeti pahalıya patladı. Ektiğimiz ürünler şu anda suların altında. Göl kıyısından Çalıköy’e giden toprak yol da sular altında kaldı. Arabayla gidilen damlara ancak tekneyle gidilebiliyor. İklimler çok değişti. Bir yıl bakıyoruz her taraf kupkuru, ertesi yıl her taraf sular altında.

Sadece ürünlerimiz değil, hayvanlarımızı yaydığımız meralarda sular altında kaldı. Ayrıca sebze diktiğimiz tarlalar, sera yaptığımız alanlarda suların altında. Bizim bölgenin sular altında kalmasının nedeni, gölün batısından kıvrımlı olarak geçen menderes nehrinin içinde biriken ağaçlar ve çalılar yüzünden su taşkınları oluyor. Sonuçta bizler mağdur oluyoruz.” Dedi.

2007 yılında meydana gelen kuraklıktan dolayı göl tamamen kuruduğunda, balıkların hepsi telef olmuştu.

Bugün gittiğimizde gölde avlanma ihalesini alan Yeşilköy’lü Mehmet DALKILIÇ’ın yöre halkının sarıbalık dediği pullu sazan, aynalı sazan ve meriç sazanı avladığını gördük. Gölde yaşayan bir balık türü de yılan balığı ancak henüz mevsimi değil. Yeşilköy’lü Mehmet DALKILIÇ “ günde ancak 10 kg. Balık yakalayabiliyorum. Çünkü Menderes taştığında sular gölle birleşiyor ve gölde yumurtada olan balıkların çoğu menderese kaçıyor. Bunun tersi de oluyor. Barajlardan göle yerli olmayan balık türleri de giriyor.” Dedi.

Yeşilköy’lülerle yaptığımız sohbette, gölde eskiden görülmeyen yosun türlerinin görüldüğünü, sazlıkların kurumaya başladığını söylediler.
Bu sorunların menderesin kirli suları ve tarımsal ilaçların yol açtığını belirttiler.
Bölgemizdeki sulakalanlar genellikle Büyük Menderes Havzası’nın en alt noktalarında yer almaktadır. Bu nedenle havza boyunca yerleşim alanlarının ve sanayi tesislerinin kimyasal ve evsel atık suları ve tarım alanlarının drenaj sularının tamamı menderes vasıtasıyla bu sulak alanlara ulaşmaktadır.

Sulak alanlarımızın korunması ve akılcı kullanımı konularında ilgili kurumlar başta olmak üzere sanayicilerin, belediyelerin, tarımcıların, balıkçıların, yöre halkının, sivil toplum örgütlerinin biraraya gelerek sorunları tespit edip, birlikte çözümler üretmeleri gerekmektedir.
Çocukların geleceği olan sulak alanları koruyamazsak, gelecekte çocuklar hep ağlamaya devam edecektir.
Bölgemizin önemli 3 sulak alanından biri olan Azap Gölü’nün mutlaka koruma statüsüne kavuşması gerekir.

AZAP GÖLÜ SULAKALANI
Azap Gölü, ılıman iklimin koşullarının olduğu bir sulak alan ekosistemidir. İon kıyı kentlerinden Myus'a çok yakındır. Doğusunda Beşparmak Dağları, Batısında Antik Myus kenti ve Büyük Menderes Nehri, güneyinde Bafa Gölü bulunmaktadır. Göl kıyısındaki tepelerde antik döneme ait kaya mezarları bulunmaktadır.

Azap gölü sığ ve köklü su bitkilerinin yoğun olarak bulunduğu ve besince zengin bir göl olup, yüksek biyolojik çeşitlilik barındırmaktadır. Sazlıklar bu biyolojik çeşitliliğin en önemli parçasıdır. Hem kuşlar, hem de değişik canlılar için sazlıklar hayati önem taşımaktadır. Hayvanlar yuvalarını bunların içine yapar ve yırtıcılardan sazlıklarda korunur. Bunun yanında sazlıklar ölüp çürüdüklerinde göl suyuna karışarak bu canlılar ve kuşlar için besin kaynağı olur.
Azap Gölü değişik özelliklerdeki zengin bitki çeşitliliği  ile çok sayıda kuşa kuluçka imkanı sağlamakta, göç esnasında konaklayan ve kışlayan kuşlar için cazip bir ortam oluşturmaktadır. Göl yüzeyinde bulunan sazlık ve adacıklarda Sakar Meke, Bahri, Küçük Batağan, Yeşilbaş, Küçük Akbalıkçıl ve Angıt türü kuşlar üremektedir. Yaz aylarında Avşar ve Yeşilköy’de barınan leyleklerin beslenme alanıdır.

Küçük Karabatak ve Tepeli Pelikan gibi nesli tehlike altında olan türlerde kış aylarında beslenme amacıyla Azap Gölü’ne gelmektedir. Kış aylarındaki soğuk ve rüzgarlı günlerde, Azap Gölü birçok kuşun barınması için cazip ortam oluşturmaktadır. Gölde yöre halkı tarafından geleneksel biçimde pinter ve ağlarla balık avcılığı da yapılmaktadır. Kış aylarında göle yerli-yabancı birçok kuş gözlemcisi gelmektedir.

Please publish modules in offcanvas position.