Hollanda’da çıkan TULP dergisi Kuşadası’nda çekimler gerçekleştirdi. Güvercinada Kalesi ve Korumar Hotelde yapılan çekimlerin bir bölümü EKODOSD Denetim Kurulu Üyesi Sualtı fotoğrafçısı Rüştü KİRMAN tarafından deniz içinde yapıldı.
Çekim ekibine yapılan Latmos’un sunumu beğenilince ertesi gün Beşparmak Dağları’na hareket edildi. Kisir Muhtarı Baki SUNA tarafından hazırlanan kahvaltı köy kahvesinde yapıldı. Muhtar Baki SUNA’nın misafirperverliğine teşekkür edildikten sonra Latmos’a çıkmak için yola devam edildi.
Gördükleri manzaralar karşısında çok şaşıran ekip, ilk kez böyle bir coğrafya gördüklerini, sıra dışı bir çekim olacağını söylediler.
Arazi koşullarının engebeli ve zor olmasına rağmen tüm çekim ekibi ilginç bir alanda çekim yapmanın heyecanını ve keyfini yaşadı.
Çekimler, Latmos’un Karakaya ve Çavdar bölgelerinde olağanüstü güzellikteki kayaçlarda gerçekleştirildi.Ünlü markaların pahalı elbiseleriyle dağcılar gibi kayalara tırmanan modeller ilk kez böyle bir durumla karşılaştıklarını, kendilerini jurassic Park ve İndiana Jones filminde hissettiklerini söylediler. Bu tip filmlerin platolarını kurmak için yapımcıların milyonlarca dolar harcadıklarını, Latmos’ta ise bu platoların doğal olduğunu belirttiler.
Zor arazi koşullarında yapılan çekimlerde hayli yorulan modeller, bir yandan da kendi telefonlarıyla eşsiz güzellikteki manzaraların fotoğraflarını çektiler.
Genellikle fotomodellerin fotoğraflarını çeken ünlü moda fotoğrafçısı Jeroen Vanlelieveld hayatında ilk kez gördüğü ilginç kayaların bol bol fotoğraflarını çekerek, burayı elinden geldiğince tanıtmaya çalışacağını söyledi.
Latmos’un ıssız bir bölgesinde her türlü modern yaşam olanaklarından uzak bir şekilde yaşayan EKODOSD’un fahri üyeleri olan bir yörük ailesini ziyaret ettik.
Yörük ailesini çok seven ve kısa sürede onlarla kaynaşan ekip, sıcak bazlamaların tadına bakarak onların yaşadıkları alanı gezip, insan olmayan bir yerde nasıl yaşadıkları hakkında bilgi aldılar.
Ailenin yaşadığı otantik taş evi inceleyen ekip, çekimlerin bir bölümünü burada yapmaya karar verdiler.
Hem burada yaşayan insanların hem de yaşam alanı olan evlerinin çok doğal olduğunu söyleyen ekip, birçok yerde çekim yaptıklarını böylesine ilginç bir yerde ilk kez çekim gerçekleştirdiklerini söyledi.
Latmos’ta yaşayan ailenin evini çok beğenen ünlü fotomodel “Yılın bir ayını burada yaşamak isterim, burada her şey o kadar doğal ve sessiz ki. İnsana huzur veriyor. Burada yaşayan insanların samimiyeti ve bize olan ikramları çok hoşuma gitti.” dedi.
Avluda kurulan yer sofrasında Yörük ailesinin hazırladığı yöre yemekleri büyük iştahla yenilip, teşekkür edildikten sonra aileye veda edildi.
Yapılan çekimler sırasında ekibin en çok dikkat ettiği şeylerden biri çevre temizliği oldu. Çekimler sırasında oluşan tüm çöpleri ve kullanılmayan malzemeleri tekrar torbalara doldurarak yanlarında götürdüler.
“ Latmos cennet gibi bir yer” diyen ekip, cenneti cehenneme çeviren ve geri dönülmez bir biçimde tahrip eden maden ocaklarını görünce çok şaşırdılar “ Aman Allahım olamaz” dediler.
“Böylesine güzel bir coğrafya içinde maden çalışmasına nasıl izin verilir, inanamıyoruz” diyen ekip çok üzüldü.
Bu güzel coğrafyanın maden ocaklarıyla tahrip edilmesi yerine, bu tür etkinliklerin ve koruma-kullanma dengesi çerçevesinde ekoturizm faaliyetlerinin yapılması Latmos’un doğasının, tarihinin sürdürülebilir bir şekilde korunmasını sağlayacak, hem bölge insanı hem de ülkemiz kazanacaktır.
Latmos’un eşsiz güzellikteki büyülü coğrafyası her gelen konuğu çok etkilemektedir. Onların da söylediği gibi, bu kutsal dağın insanıyla, tüm doğal ve kültürel kaynak değerleriyle mutlaka korunması sağlanmalıdır. Bu benzersiz doğa, maden ocakları tarafından bembeyaz bir çöle dönüşmeden ilgili bakanlıkların acil olarak Latmos’u Bafa Gölü’yle birleştirip Milli Park yapmalıdır. Ülkemizin turizm tanıtımlarında kullanabileceği çok önemli değerlere sahip olan Latmos’u korumak, binlerce yıldır devam eden buraya özgü kültürü, milyonlarca yıldır günümüze kadar gelen çok özel jeolojik oluşumları, birçok uygarlıklardan geri kalan ve başka yerde olmayan insanlık miraslarını, tarih öncesine uzanan kaya resimlerini, sadece buraya özgü mitolojik hikayeleri ve bölge insanını korumaktır.