Yürüyüş sezonunun bitmesine az bir zaman kala, sıcakların başlamasıyla birlikte dağlardan denizlere doğru inmeye başladık.
Bu etkinliğimizde “Çökertme’den çıktık yola…”
Kaptan Cousteau’nun“Yeryüzünde cenneti görmek istiyorsanız, Gökova’yı görün” dediği muhteşem kıyılarda yürüdük. Dünya yatçılarının tercih ettiği koylarda incelemeler yaptık.
Çökertme köyünün yakınlarındaki muhteşem bir koyda ıssız kulübesinde, doğayla iç içe, modern hayatın getirisi olan her şeyden uzak bir yaşam süren Mustafa Ali’yle, arazini butik otel yapmak için satın almak isteyen kurnaz bir işadamının hikayesinin geçtiği Mandıra Filozofu filminin çekildiği koyu gezdik.
Çökertme – Mazı arasında kalan bakir kıyıları dolaştık.
Akdeniz Bitki Örtüsü’nün en canlı örneklerini gördük.
Tabiat harikası kıyılarda yürümenin keyfini yaşadık.
Sıcaktan kavrulan eski yaz günlerinde bölge sakinlerinin yağmurlu havalarda su biriktirerek ihtiyaçlarını karşıladıkları su sarnıçlarını inceledik.
Yürüyüşümüzün bitiminde Mazı’nın ünlü Kayabaşı restoranında Gökova’nın lezzetli balıklarını yedik.
Mayolarını yanında getirenler kendilerini Gökova’nın pırıl pırıl sularına bıraktılar. Getirmeyenler ayaklarını suya soktular. Kimi sahilde yatarak güneşlenmeyi tercih etti, kimi de Gökova’nın güney koylarını, Datça’nın dağlarını ve Yunan adalarını izlediler.
Dönüş yolunda uğradığımız Ege’nin en güzel gölü Bafa’da, bir yandan sıcak çaylarımızı yudumlarken, bir yandan da Latmos’un muhteşem doğal peyzajını izledik. Bu harika peyzajın göle doğru inmeye başlayan maden ocakları tarafından bozulduğunu gördük.
Eğer bir önlem alınmazsa, Bodrum’a gidenlerin büyük keyif aldığı muhteşem Bafa Gölü manzarası yerine, delik deşik edilmiş bir Latmos görüntüsüyle karşılaşacaklar.
Bunun önlemenin tek yolu;
“LATMOS MİLLİ PARK OLMALI”