Aydın İlinin Söke ilçesine bağlı Çavdar Köyü Beşparmak Dağları (Latmos)’nın fıstık çamları içindeki en güzel köylerinden biridir.Doğası ve kültürel özellikleri nedeniyle köylülerin “yok böyle bir coğrafya” dedikleri bu bölge, doğal kaynak türleri ve tarihsel özellikleriyle Latmos’un önemli alanları arasında yer almaktadır.
Çavdar Köyü Türkiye’de doğal olarak yayılış gösteren fıstık çamı ormanlarının en geniş kesimine sahip olup, ekonomisi büyük ölçüde bu ağaçların kozalaklarından elde eline künere bağlıdır.
Çavdar köylüleri Söke’ye giderken, maden ocaklarının doğaya verdiği ağır tahribatları üzülerek izlediklerini, köylerindeki yeni bir çalışma karşısında kuşkuya düştüklerini söylediler.
Köylerine 3 km. yakınında bir süre önce yapılan sondaj çalışmalarında kuyular açıldığını, bu kuyuların bir süre sonra kapatıldıklarını ancak bu çalışmaların ne olduklarını bilmediklerini anlattılar.
Aynı bölgeye sondaj makinelerinin gelmeye başladığını ve birçok makine ve aletin getirildiğini belirttiler. Bu aletlerin neyin sondajını yapacaklarını bilmediklerini söylediler.
Çavdar Köyü muhtarı Adil ATMAZ “ Bir süre önce bir sondaj çalışması yapıldı. Ne olduğunu söylemediler. Şimdi de yeni makineler ve aletler gelmeye başladı. Köyümüzde ne yapıldığını bilmek istiyoruz. Aldığımız duyumlara göre İstanbul’da olan bir şirketin yabancı bir ortakla uranyum çıkaracaklarını duyduk. Bu konuda tüm köy halkı tedirginlik içindedir. Biz babamızdan, dedemizden bu şekilde aldığımız bu benzersiz doğayı, çocuklarımıza aynı şekilde bırakmak istiyoruz. En önemli geçim kaynağımız olan fıstık çamlarımızı ve doğamızı kaybetmek istemiyoruz.
Köylümüzün menfaatleri de göz önüne alınarak doğası ve tarihi açısından güzelliklerle dolu olan bu coğrafyanın Milli Park yapılarak korunmasını istiyoruz.
Hiçbir maden çalışmasının bu bölgede yapılmamasını, bu bölgede turizm yapılmasını istiyoruz.” Dedi.Dağın hem altındaki hem üstündeki zenginlikleri koruyarak, doğal ve kültürel özellikleriyle bu kutsal dağın emanetlerini gelecek kuşaklara taşımalıyız.
Madenler bir gün bitecektir, ancak geriye bir şey kalmayacaktır. Hem madenler, hem doğa, hem tarih korunarak da kazanılabilir. Bu benzersiz coğrafyayı Milli Park yaparak, koruma-kullanma dengesi çerçevesinde turizme de açarak yüzyıllar sürecek bir kazanç elde edilebilir.
O nedenle “LATMOS MİLLİ PARK OLMALI”