Benzersiz doğal ve kültürel zenginliklerle dolu Batı Anadolu’nun en ilginç coğrafyalarından biri olan Beşparmak Dağları(Latmos)’nda “LATMOS’A SAHİP ÇIKIYORUZ” etkinliklerinden birini daha gerçekleştirdik.İlginç panoraması, tarihsel kalıntıları ve jeolojik oluşumlarıyla insanı büyüleyen bir yer olan eski adıyla Ören yeni adıyla Kayabükü yerleşiminde incelemeler yaptık.
Bölgedeki ıssız ve bakir alan, yakın dönemde birçok eşkiyanın ve namlı efelerin barındığı ve saklandığı bir yer olmuştur. “Bir insanın yaşaması imkansız” denilebilecek ve sürünerek girilebilen bir eşkiyaya ait kaya sığınağını inceledik.Binlerce yıl önce bu coğrafyada yaşayan insanlar, hem barınma hem de savunmaları için mükemmel olanaklar sağlayan devasa boyuttaki kayalar arasında yaşam alanlarını yaratmışlar.
Ancak tek bir şeye çok dikkat etmişler; doğayı bozmadan ve doğaya uyumlu bir şekilde yapılarını inşa etmişler.
Vadinin ortasından akan çayın üzerine köprü yapmak yerine, birbirine yakın taşlara basamaklar oyarak kendilerine kolay geçme imkanı yaratmışlar.
Ören Asarı’na batı kapısından girerek, nekropolde kaya mezarlarını inceledik.
Latmos’un devasa boyutlardaki kayalıklarında, burada yaşayan uygarlıkların yarattığı mimari şaheserleri görünce hayranlık duyduk.
Antik dönemde geçmiş uygarlıkların kullandığı ana kayaya oyulmuş merdivenlerde, binlerce yıl sonra yürümenin keyfini yaşadık.Latmos’un birçok yerinde olduğu gibi, burada da kötü niyetli kişiler tarafındankazılar yapıldığını görerek üzüldük.
Kazıcıların cirit attığı bu bakir coğrafyada Prehistorik dönemden, Osmanlı dönemine kadar yüzlerce tarihi kalıntı bulunmaktadır. Bu kalıntıların birçoğu tescil altında değildir. Hala yeni yeni keşfedilen birçok alan vardır. Bu tarihi alanda da kötü amaçlı kişiler tarafından tarihi yapılara zarar verildiği ve parçalandığı görülmektedir.
Daha önce 2 tanesini tespit ettiğimiz ve bu dağlarda doğup-büyüyen yaşlı bir çobandan yapılış amacını öğrendiğimiz kaplan kapanlarından bir tanesini bu yerleşmede de bulmuştuk.
Antik Dönemden bu yana sapasağlam olarak günümüze kadar ulaşan kapanın, içinde hazine olabilir düşüncesiyle defineciler tarafından tahrip edildiğini gördük.
Son bir yıl içinde yaptığımız araştırmalarda açılan çukurların, sökülen antik taşların, parçalanan eserlerin sayısında gözle görünür bir artış olmuştur.
Latmos’ta en büyük tehdit olan Maden Ocaklarından sonra, defineciler büyük sorun oluşturmaktadır. Adeta bir açık hava müzesi niteliğinde olan bu dağlar, eşsiz doğal güzellikleriyle de ülkemizin en önemli alanlarından biridir.
Bu muhteşem doğal güzellikler ve binlerce yıllık tarih, bir yandan maden ocaklarının tehdidiyle karşılaşmakta, bir yandan da tarih soyguncuları tarafından talan edilmektedir.
Ülkemiz turizmi için büyük kazanımlar yaratacak çok önemli doğa ve tarih alanı olan Latmos, bölge halkının menfaatleri açısından da yaşamsal değerler taşımaktadır. Geri dönülmez tahribat yaratacak tüm sorunlardan kurtaracak tek çözüm, Latmos’un acilen Milli Park kapsamına alınmasıdır.
Bu nedenle, Aydın’a gelen Orman ve Su İşleri Bakanı sayın Prof. Dr. Veysel EROĞLU’na, Latmos’un Milli Park yapılması konusunda bir dosya sunduk.
Latmos’un tüm güzelliklerini ve bu güzelliklere olan tehditleri yerinde göstermek için, üyelerimizle birlikte sürekli etkinlikler düzenlemekte ve araştırmalar yapmaktayız.
Kayabükü bölgesi de Latmos’un güzel alanlarından bir tanesidir.
Kayabükü ve Konak köylülerinin sattığı ürünlerden özellikle Püren balı, harnup pekmezi ve cevizler üyelerimiz tarafından kapışıldı.
Kayabükü’nü gerimizde bırakarak sırtını Latmos’a dayayan, Antik Dönemin körfezi doğa ve tarih cenneti Bafa Gölü’ne geldik.
Latmos’un Bafa’dan görünen olağanüstü güzelliklerini izleyip, Kahve Asarı Adası’nın karşısındaki Çeri restoranda yöre yemeklerini yedikten sonra Kuşadası’nın yolunu tuttuk.