Türkiye' de soyu hızla azalan leyleklerin korunması ve izlenmesi için İzmir Ege Üniversitesi ve Kuşadası Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD) arasında imzalanan protokol gereği, Aşağı Büyük Menderes Havzası’nda pilot olarak seçilen köylerdeki leylek yavrularına halka takılmıştır.
Orman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün izni ve Söke Kaymakamlığı’nın ve Aydın Orman ve Su İşleri Şube Müdürlüğü’nün bilgileri dahilinde gerçekleştirilen çalışmalar, Söke’ye bağlı Avşar, Yeşilköy, Karacahayıt, Özbaşı ve Gölbent köylerinde gerçekleştirilmiştir.
40 dereceyi aşan sıcaklık altında, Aşağı Büyük Menderes Havzası köylerindeki halkala çalışmalarına EKODOSD üyesi de olan Ege Üniversitesi Tabiat Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkezi Öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet SIKI’nın yürütücülüğünde, Dr. Ortaç ONMUŞ, biyolog Orhan GÜL, WWF-Türkiye(Doğal Hayatı Koruma Vakfı) Aydın Doğa Koruma Sorumlusu Çağrı GÖCEK, EKODOSD üyeleri Nuray ÇELİK, Mustafa KURT ve Selçuk İNANÇ katılmışlardır.
Yapay platformların yapılmasıyla birlikte leyleklere karşı özel bir ilgi ve duyarlılık gösteren Söke AYDEM kuruluşu, sepetli vinç ve personel desteğiyle katkıda bulunmuştur.
Sepetlerle aşağıya indirilen yavruların öncelikle ağırlıkları ölçüldü.
Her yavrunun gaga boyları ölçülerek kayıt altına alındı.
Tarsus(kanat) uzunluklarının ölçüleri alınarak,
cinsiyet tayini ve bilimsel araştırmalarda kullanılmak üzere her yavrudan tüy örnekleri alınmıştır.
Üzerinde 4 harften oluşan harf kombinasyonları bulunan, uzaktan da okunabilen Mavi-Beyaz PVC plastik halkalar, yavru leyleklerin sağ bacaklarına takıldıktan sonra tekrar yuvalarına geri bırakılmıştır.
Yapılan bu çalışmaların köyde yaşayan yöre insanları tarafından ilgiyle izlendiği görülmüştür. Köylerde leyleklerle ilgili çıkarılan ve kuşaktan kuşağa geçen ve yanlış olarak anlatılan efsanelerin, gerçek durumları hakkında bilgilendirmeler yapıldı.
Köylerde leylek yuvalarına yakın oturan yöre insanlarının, leyleklerle ilgili ilginç hikayeleri ve birçok anıları olduğu görüldü. Leyleklere karşı özel ilgi gösteren köy insanları, atalarından bu yana bu sevimli kuşları çok sevdiklerini, birlikte barışık bir şekilde yaşadıklarını ve onların gelişlerinde sevindiklerini, göç ettiklerinde ise hüzünlendiklerini anlattılar.
Her çalışmada ilginç leylek hikayeleriyle dolu anılar dinlemekteyiz. Bir kitap olacak kadar çok anının olması leyleklerle insanların arasındaki ilişkiyi net olarak ortaya koymaktadır. Evinin yanındaki yuvada anne leyleğin ölmesi sonucunda, yuvadaki yavruları baba leyleğin bakmak için yapmış olduğu mücadeleyi her gün izleyen 87 yaşındaki Karacahayıt’lı bir vatandaşın gözlerinden dökülen yaşların, leylek-insan ilişkisini çok iyi yansıttığını gördük. Ağlayarak “Ne olur bu suyu onların yuvasını koyun” diyen yaşlı vatandaşın hareketi, köylülerin leylekleri ne kadar sevdiğini göstermektedir.
Bu çalışmaların başka bir gerçeği de net olarak ortaya çıkardığı görülmektedir. Düzenli çöp depolama alanları bulunmayan köylerimizde, çöpler toplanamamakta, biriken çöplerin gelişigüzel doğal alanlara ve dere yataklarına atılması sonucu çağımızın en büyük sorunlarından biri oluşmaktadır. Bunun sonuçları da doğal hayatı çok yakından ilgilendirmektedir. Doğaya atılan bu çöpler sonucunda leyleklerin davranışlarının da değiştiği görülmektedir. Naylonların, gübre çuvallarının, saman iplerinin olmadığı dönemlerde, yavrularının altına ot, saman, yaprak vb. gibi yumuşak malzeme getiren leyleklerin, günümüzde taşınması daha kolay olan bu atık çöpleri yuvalarına getirdikleri görülmektedir.
Leylek halkalama çalışmaları sırasında üzücü bazı gerçeklerin ortaya çıktığını görmekteyiz. Leylek yavrularını ölen kardeşleriyle birlikte yuvada yaşadıklarını gördüğümüzde bunun bir araştırmasını yaptık.
Ayağına dolanan iplerden kendisini kurtarmak isteyen yavrunun bir ayağının koptuğunu, diğerinin çalılara takılı olduğunu ve muhtemelen 1 hafta önce öldüğünü, diğer kardeşinin ayağına dolanan iple yaşadığını tespit ettik.
Hemen hemen tüm yuvalarda bu tip iplerin olduğunu ve birçok yavrunun ayağına takılı olduğunu görerek, yavruları kurtardık. Ancak sadece pilot köylerde bu çalışmalar yapılmaktadır. Aşağı Büyük Menderes Havzası’ndaki yüzlerce leylek yuvasında neler olduğu bilinmemektedir. Ekosistemin çok önemli halkalarından biri olan leyleklerin geleceği için, 2 bakanlığa önemli görev düşmektedir. Köylerimizdeki çöp sorunlarına bir çözüm bulunması için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ve leylek yuvalarının bakımı için Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın bilim insanları, kuruluşlar, sivil toplum örgütleri ve köylerde yaşayan vatandaşların işbirliğiyle, leyleklerin geleceğiyle ilgili koruma projelerini bir an önce hayat geçirmesi sayesinde olacaktır. Leyleklerin buradaki varlığı bölge ekosistemi açısından çok önemlidir.
Çalışmalar sırasında güzel rastlantılarla da karşılaşmaktayız. 3 yıldan bu yana yapmış olduğumuz halkalama çalışmalarında Gölbent Köyü’nde bir yuvada ilk kez 6 yavrunun olduğunu tespit ettik.
Anne ve babalarıyla birlikte 8 bireyden oluşan aile çok nadir görülebilmektedir.
Ancak bu yuvada kardeşler oturmadığı için, aşağı düşme riski olmalarından dolayı halkalamaları yapılamadı. Yuvadaki tüm yavrular oturduktan sonra risksiz bir şekilde teker teker alınarak halkalamaları yapılmaktadır.
Avşar Köyü önündeki sulak alanda, yapılan bu çalışmaların ne kadar doğru olduğunu gösteren çok önemli bir bulguya rastlanıldı. Dr. Ortaç ONMUŞ’un dikkatiyle sulak alanda beslenen leylekler arasında 2 leyleğin ayağında halka olduğu görüldü.
Halkadaki harfler okunduğunda ilginç bir sonuç ortaya çıktı. Leyleklerden birisinin 2011, diğerinin 2012 yılında Avşar Köyü’nde halkalandığı ve 2013 yılında yine doğdukları yer olan Avşar Köyü’ne geldikleri tespit edilmiş oldu. Bilimsel olarak yapılan halkalama çalışmaları sayesinde leyleklerin Afrika’dan dönüp-dönmedikleri, aynı alana mı yoksa farklı alanlara mı gittikleri, kaç yıl yaşadıkları, beslenme alanlarındaki değişimler belirlenebilecektir.
Ege Üniversitesi Tabiat Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkezi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet SIKI “ Orman ve Su işleri Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ve EKODOSD işbirliğiyle 2013 yılı leylek yavrularının halkalama çalışmalarını tamamladık. 5 Değişik köyde halkalama çalışmaları yaptık. Leyleklerin korunması yönünde yapılan çalışmalar şu an yetersiz. Bakanlıkla yapmış olduğumuz protokol neticesinde Ağustos ayında elektrik telleri üzerindeki yuvaların hepsi platform haline getirilecektir. EKODOSD ve AYDEM’le işbirliğine devam edeceğiz. Yapılan bu çalışmalar için Orman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’ne, EKODOSD’a, AYDEM’e, ve Ege Üniversitesi rektörümüz sayın Prof. Dr. Candeğer YILMAZ’a teşekkür ederiz” dedi.
Ege Üniversitesi Tabiat Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkezi Öğretim üyesi ornitolog Dr. Ortaç ONMUŞ “ Söke köylerinde Orman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün izniyle, EKODOSD’la birlikte bir proje yürütüyoruz. Projenin amacı leyleklerin bu bölgedeki yaşamları hakkında daha fazla bilgi almak. Leyleklerin hayatlarını tehdit eden faktörleri ortaya koymak. Bunun için leylekleri halkalıyoruz. Leylek yavrularının bacaklarına plastik halkalar takıyoruz. Her halka mavi renkli, her halkanın başında Türkiye’nin baş harfini gösteren T harfi karakteri var. Böylece leyleklerin nerelerden göç ettikleri, ne zaman geri geldikleri, ölüm sebepleri, leylekleri tehdit eden faktörleri daha iyi analiz ediyoruz. Bu çalışmalar bir sivil toplum örgütü olan EKODOSD ile Ege Üniversitesi arasındaki önemli bir çalışmadır. Türkiye’deki birçok sivil toplum örgütü ve üniversiteye örnek olmasını amaçlamaktadır.” Dedi.
Aşağı Büyük Menderes Havzası’ndaki sulak alanlar, leylekler ve diğer su kuşlarının beslenmeleri açısından çok önemlidir.
Leyleklerin korunması için öncelikle onların beslenme alanları olan sulak alanlara sahip çıkılarak, onların yaşamlarını tehdit eden çevre kirliğinin önüne geçilmesi için çalışmalar sürdürülecektir.