Beşparmak Dağları’nda hızla yayılan maden faaliyetlerinin önüne geçilmesi yönünde geçtiğimiz yıl başlatılan çalışmalar, bu yıl geniş katılımlarla kapsamlı olarak sürdürülmektedir.
Aydın Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’nün kontrolünde devam eden çalışmalara, doğa şartları ve kasıtlı insan tahribatları nedeniyle bozulan resimlerin iyileştirilmesi için, T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul Restorasyon Konservasyon Merkez Laboratuvarı Müdürlüğü’nden gelen uzmanlar, İzmir Rolöve ve Anıtlar Müdürlüğü’ne bağlı mimar ve mühendisler, Aydın ve Milet Müzesi arkeologları, Dr. Anneliese PESCLOW, hava fotoğrafçısı Dietmar GANSERA ve EKODOSD üyeleri katılıyorlar.
Beşparmak Dağları’nın bakir coğrafyasında saatlerce yürüyerek gidilebilen arazi koşullarında devam eden çalışmalar, sıcakların da etkisiyle zor şartlarda gerçekleşmektedir.
Dr. Anneliese PESCLOW’un tespit ettiği 8000 yıllık Tarih Öncesi Kaya Resimleri tek tek incelenirken,
bir yandan da engebeli arazide mağaralar ve kaya sığınaklarında başka resimler aranmaktadır.
Arazinin engebeli, sarp olması ve doğa şartları nedeniyle bazı resimler çok zor bulunabilmektedir.
Tespit edilen resimler üzerinde uzman restoratörler titizlikle çalışmalarını sürdürürken, uzman arkeologlar tescil için kayıt altına almaktadır.
Birbirine benzeyen binlerce kayanın içinden resimlerin olduğu kayaların bulunması çok zor olmaktadır. Bazen ufak tefek kazalar olmakta ve bu nedenle çok dikkatli bir şekilde çalışmalar sürdürülmektedir.
Çalışmalar çok zor şartlar altında geçse de, binlerce yıllık bir kültürü meydana çıkararak insanlığa ulaştırmanın hazzı tüm bu zorlukları unutturmaktadır.
Tespit edilen her resim üzerinde değerlendirmeler yapılarak, tescil edilmesi için kayıtlara alınmaktadır.
Beşparmak Dağları’nda yaz aylarında en önemli ihtiyaç su olmaktadır. Çalışmaların yapıldığı alana yürüyerek gidildiğinden, taşınması güç olması nedeniyle fazla su götürülememektedir. En yakın yerleşim alanı yürüyerek 2 saat sürmektedir. Bu nedenle ekipler suyu ve yiyeceklerini tasarruflu kullanmak zorundadırlar.
8000 yıllık tarihsel mirasların gelecek nesillere ulaşmasını, azimli ve özveriyle çalışan uzmanların çabaları sağlayacaktır.
Bu muhteşem coğrafyayı, yüzlerce yıl önce bu dünyadan göçüp gidenler bizlere kadar ulaştırmayı başarmışlar. Bilinen ilk insanlık izlerinin 8000 yıllık olduğu ve hala bu kadar süreç geçmesine rağmen her şeyin aynı kaldığı bu coğrafyada, günümüzde büyük tehditler oluşmaktadır.
Latmos’ta günümüzde hızla yayılan maden faaliyetleri nedeniyle her metrekaresi talep edilen bu muhteşem coğrafya, çok az sayıda insanın ve kurumların gayretli ve özverili çalışmalarıyla kurtarılmaya çalışılmaktadır.
Latmos’ta tespit edilen resimler haricinde, yüzlerce kaya resminin olduğu düşünülmektedir. Bu resimlerin bulunması, 10 yıllar sürecek çalışmalara ve araştırmalara bağlıdır. Ancak maden ocakları çığ gibi büyümekte, geri dönülmez tahribatlarla dağı çöl haline getirdiği görülmektedir.
Maden ocakları nedeniyle, sadece tarih öncesi kaya resimleri değil aynı zamanda heykeltıraşların elinden çıkmış gibi duran benzersiz kaya oluşumları da tehlike altındadır.
Zorlu arazi şartlarında Aydın Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu uzmanları, Aydın ve Milet Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü uzmanları, Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul Restorasyon Konservasyon Merkez Laboratuvarı Müdürlüğü’nden gelen uzmanlar, İzmir Rolöve ve Anıtlar Müdürlüğü’ne bağlı mimar ve mühendisler ve EKODOSD üyeleri işbirliğiyle, çalışmalar büyük bir hızla devam etmektedir. Aynı zamanda Orman ve Su İşleri 4. Bölge Müdürlüğü, Aydın Şube Müdürlüğü uzmanları da, Milli Park çalışmaları için köy muhtarlıkları ve ilgili kurum kuruluşlarla alandaki çalışmalarını sürdürmektedir. Latmos’un güney bölgesinde Muğla Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu uzmanlarının da çalışmaları başlatmış olması sevindirici bir gelişmedir. Dağın güney ve kuzeyindeki tüm kültür varlıklarının bu sayede kayıt altına alınıp tescillerinin yapılması beklenmektedir.
Latmos için arkeolojik sitler önemli olsa da, sadece tarihsel ve kültürel değerlerin olduğu bölgeleri koruyabilmektedir. Bu nedenle Latmos’un Milli Park yapılması çok önemlidir. Milli Park olması halinde yeni açılacak maden faaliyetlerine izin verilmeyecek ve alandaki her türlü faaliyet kontrol altında yapılacaktır. En önemlisi de benzersiz olan bu dağ korunmuş olacaktır. Burada yapılacak kontrollü ekoturizm faaliyetleriyle hem ülkemiz hem de yöre insanları kazanacaktır.
Bir yandan da resimlerin iyileştirme çalışmaları devam ettirilmektedir. Geçtiğimiz yıl Karakaya Köyü’nde bulunan Göktepe kaya resminde insan kaynaklı olarak kasti ya da bilinçsizlikten kaynaklanan tahribatların diğer resimlere sıçramaması için çalışılmaktadır.
Latmos’taki en önemli resim Karadere Resmidir. Şekil ve anlatım açısından tüm diğerlerinden farklı olan bu resim, Türkiye’nin turizm tanıtımlarında mutlaka kullanılmasını gerektirecek özelliklere sahip bir insanlık mirasıdır.
Karadere resminin olduğu mağara korunmasız olduğundan kontrolsüz gelen ziyaretçilerce girilebilmektedir. Göktepe resminde meydana gelen tahribatlarla karşılaşmaması için acil olarak koruma altına alınması gerekir.
Dr. Anneliese PESCHLOW ve Mimar Dr. Albert Distelrath’ın önerileriyle, İzmir Rolöve ve Anıtlar Kurulu Müdürlüğü uzmanları tarafından yapılan çalışma sonunda bir proje hazırlanacaktır. Hazırlanacak bu projeye göre, doğal ortamın estetiğini bozmayacak bir şekilde, uzaktan fark edilmeyecek bir sistemle Karadere Mağarası’na giden yolun önü kapatılarak içeriye girişlerin kontrollü bir şekilde ve denetim altında yapılması sağlanacaktır. Çok fazla bir maliyet getirmeyecek bu proje için, Aydın Valiliği ve İl Özel İdaresi’nin katkı yapabileceğini umuyoruz.