Geçtiğimiz Ağustos ayında Orta ve Güney Afrika’ya 10 bin km.lik zorlu bir yolculuktan sonra kışı güney yarım kürede geçiren leylekler, baharın gelmesiyle birlikte 10 bin kilometre daha katederek ülkemize üremek için gelmişlerdir.
Aşağı Büyük Menderes Ovası’nın bereketli toprakları ve besin zengini sulak alanları, zayıf düşen leyleklerin bir an önce toparlanmasını sağlamaktadır.
Her yıl Aşağı Büyük Menderes Havzası köylerinde düzenli olarak yapılan sayımlar, bu yıl da Orman ve Su İşleri Aydın Şube Müdürlüğü, Ege Üniversitesi ve Kuşadası EKODOSD işbirliğiyle gerçekleştirilmiştir.
Leylek sayımları Aydın İlinin Söke İlçesine bağlı; Atburgazı, Güllübahçe, Sarıkemer, Bağarası beldeleri, Burunköy, Yeniköy, Kalcık, Karaatlı, Çalışlı, Akçakaya, Pamukçular, Kisir, Sayrakçı, Nalbantlar, Çalıköy, Özbaşı, Karacahayıt, Yeşilköy, Avşar, Serçin, Gölbent, Tuzburgazı köylerinde, Didim’e bağlı Akyeniköy beldesinde, Batıköy ve Balat köylerinde ve Söke ovasındaki arazilerde yapılmıştır.
Yumurtalarını çıkarıp kuluçkaya yatan leyleklerin sayımında, 39 adet elektrik direklerinde, 45 adet direklerdeki yapay platformlarda, 1 adet ağaçta, 3 adet duvarda, 2 adet camide, 7 adet bacada olmak üzere toplam 97 yuvada 194 leyleğin tespiti yapılmıştır. Geçen yıl yapılan sayımlara göre 11 yuva ve 22 leylek artışı olmuştur. 19 adet boş yapay platform gözlenmiş, platformların yapımında duyarlılık gösterip büyük emek harcayan AYDEM’le görüşülerek, gelecek yıl yerlerinin değiştirilmesi sağlanacaktır.
Bu yıl bölgemizde %10’luk bir artış görülse de, Ege Üniversitesi tarafından yapılan araştırma ve gözlemler Leyleklerin ülkemizde geçen 50 yıl içinde ciddi olarak azaldıklarını ortaya koymaktadır. 2013 yılının Nisan ayından beri Orman ve Su işleri Bakanlığı Ege Üniversitesi arasında bir çalışma protokolü imzalanmış ve ülkemizdeki tüm leyleklerin korunması için Bakanlık öncülüğünde çalışmalar başlatılmıştır.
Hayatları ve göçleri sırasında leylekler sayısız tehlikeyle karşı karşıyadırlar: Elektrik telleri üzerindeki yuvalarda olan yangınlar, elektrik hatları ile çarpışmalar, yuvada bacaklarına ip dolanmaları sonucu yaralanmalar ve bacak kopmaları sonucu ölümler, kurutulmuş sulak alanlar, avcılık, kuraklık, fırtınalar, çöller, zehirlenmeler, konaklama ve dinlenme alanlarının yok olması, besin bulamama/kıtlık...
Bu zorlu sınavdan geçebilen leylekler bir kış dönemini Afrika’da geçirirler. Bir sonraki ilkbaharda bu yolu geriye kat ederek ve benzeri tehlikeler ile tekrar mücadele ederek üredikleri bölgelere geri gelirler. Bir leyleğin erişkin hale gelip üreyebilmesi için ortalama 3 yıl geçmesi gerekir. Bu süre boyunca 3 defa Afrika’ya gidip gelmesi ve toplamda en az 60 Bin km yol katedmesi gerekir.
Bir leylek ailesi, bir üreme döneminde binlerce böcek, çekirge, yüzlerce kurbağa, balık, fare, sıçan, yılan ve benzeri tarım zararlısı olarak kabul gören sayısız canlı türü ile beslenirler. Bu nedenle Çiftçi dostudurlar.
Çiftçilerin de özellikle tarımda kullandıkları ilaç kutularını sulak alanlara değil, Söke Sulama Birliği’nin yaptırdığı zirai ilaç kutuları toplama noktalarına atmaları gerekir.
İnsanlarla birlikte yaşamayı seven leyleklerle yöre insanları arasında önemli ve hassas bağlar oluşmaktadır. Her köyde yaşayan her kişinin mutlaka bir leylek hikayesi bulunmaktadır.
Nalbantlar köyünde oturan bir teyze “ben 45 yıl önce bu eve gelin geldim. Bu yuva buradaydı, hala burada. Her yıl gelirler, çoğalırlar giderler. Bizim en büyük korkumuz bir gün baca çökmesi. Yuvayı bozmaya kıyamıyoruz. Yumurtadan yavruları çıkacak, onların büyümesini, beslenişlerini izlemek, seslerini duymak bizi o kadar mutlu ediyor ki.” Diyerek, leylekleri ne kadar sevdiğini göstermektedir.
Tuzburgazı Köyü’ndeki tek yuvanın hikayesi de hayli ilginç. Yuvanın yerinde olmadığını gördüğümüzde soruşturduk. Yuvanın olduğu evin sahibi, dışkıları beyaz olan leyleğin incir ağacını badanaya döndürdüğü gerekçesiyle, kışın yuvayı bozmuş. Leylek geldiğinde yuvanın orada olmadığını görünce, bir alt mahalledeki direğe yeni bir yuva yapmaya başlamış. Sonra da eşini bulmuş. Bir gün erkek leylek yuvada ölmüş. Muhtemelen zehirlendiği söylenen leyleğin ölüsü yuvada kalmış. Başka bir leylek yuvaya gelmek isteyince, dişi leylek 3 gün onu yuvaya sokmamış. Daha sonra kabul etmiş. 2 leylek bir olup gagalarıyla ölü leyleği aşağıya atmışlar. Şu anda yeni eşiyle birlikte bir yandan kuluçkaya yatıyor, bir yandan da yakında çıkacak yavruları için yuvayı genişletmeye çalışıyorlar.
Leyleklerin davranışlarının izlenerek önemli dersler çıkarılması gerektiğini söyleyen köylü vatandaş; ovada çalışıp yorgun argın eve geldiğinde, leyleklerin hareketlerini izlemenin ve onların takırtılarını duymanın kendisini dinlendirdiğini söylüyor.
Aşağı Büyük Menderes Havzası köylerinde yapılan leylek koruma çalışmaları, izlemeler ve sayımlar, yöre insanlarının ilgisini çekmekte ve farkındalık yaratmakta, zaten var olan leylek sevgisini daha da pekiştirmektedir.
Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Ege Üniversitesi, AYDEM ve EKODOSD’un ortaklaşa yürüttükleri çalışmalar, bölgedeki leyleklerin ve onlar için yaşamsal önem taşıyan sulak alanların korunmasına büyük katkı yapması beklenmektedir.
LEYLEK (Ciconia ciconia)
Leylek bilimsel adıyla Ciconia ciconia ülkemizde yaşayan iki leylek türünden en yaygın olanı ve halk tarafından genel olarak bilinenidir. Leylekler 100-115 cm boy, 183-217 cm kanat uzunluğu ile ülkemizdeki en büyük kuşlardan birisidir. Şanslı olan leyleklerin doğada ortalama 15-20 yıl yaşayabildiklerini biliyoruz. Leylekler üreme döneminin ilk zamanlarında eşlerini herhangi bir nedenle kaybetmedikleri sürece yıl boyu tek eş ile çiftleşmektedir. Ancak genelllikle Leylekler farkı yıllarda farklı eşler ile çiftleşebilmektedirler. Yılda bir kez ürerler. Yuvalara öncelikli olarak erkekler gelir ve yuva yapmaya başlar ancak leyleğin çiftini bulması ile birlikte yuva yapımı her iki eşin de katkısıyla devam eder. Leylekler yuvalarında sayıları 2-6 arasında değişen ancak sıklıkla 3-4 yumurta kuluçkaya yatarlar. 33-34 günlük bir kuluçka döneminde hem erkek ve hemde dişi düzenli olarak yuvada kuluçkada yatarlar ve bu sırada eşlerden diğer beslenmeye gider. Eşler yuvaya geri döndüklerinde yuvadaki eşiyle gagalarını birbirlerine vurarak ses çıkararak ve aynı zamanda boyun ve baş haraketleri yaparak birbirleri ile selamlaşırlar. Yavrular yumurtadan çıktıktan sonra evebeynleri tarafından düzenli olarak beslenir ve güneşin yakıcı etkisinden korunurlar. Çok sıcak günlerde Leylek evebeynleri kursaklarına ve ağızlarına doldurdukları sular ile yavruları hem sularlar hem de serinlemesini sağlarlar.