Dünyadaki canlılar yaşamlarını bitkilerin var olması ve devamlılığına borçludur. O nedenle bitki gen kaynaklarının korunması, yaşayan canlıların gelecekleri açısından çok önemlidir. Günümüzde doğal kaynaklarımıza yapılan tahribatlar hızla çoğalırken, bitki gen kaynakları da bundan nasibini almaktadır.
Endemik türler bakımından en zengin ülkeler arasında yer almamıza rağmen, bu zenginlikleri en kolay harcayanlar arasında yer almaktayız.
Ekolojik dengeye en çok zarar veren canlı insan olmaktadır. Kırsal arazilerde ekili ürün haricindeki tüm bitki türleri işe yaramaz olarak değerlendirilip genellikle yakılmakta ve yapılan bu işlem bir temizlik olarak görülmektedir.
Tarla sınırlarında, bahçe kenarlarında ve ekili arazilerin içinde kullanılmayan küçük alanlarda çıkan bitkilere karşı inanılmaz bir yok ediş sürmektedir.
Aslında bu alanlardaki gen merkezi niteliğinde olan bu bitki toplulukları, aynı zamanda ekolojik bir ağ vazifesi görmekte, yaban hayatı ve kuşların barınmalarına da olanak tanımaktadır.
Kuşadası – Soğucak yolu üzerinde sitelerin karşısında arasında kalan bir araziye her yıl ekin ekilmekte, yaklaşık 300 metrekare küçük bir alanının ise sürülmediği ve yeşil kaldığı görülmektedir.
Bunun nedeni de muhtemelen bu küçük alanda bulunan taş yığınlarının olmasıdır. Taş yığınlarının etrafı baharla birlikte yeşillenmekte ve özellikle dikenli böğürtlenlerin burayı kapladığı ve insanların girmesini engellediği görülmektedir.
Baharın girmesiyle birlikte araziyi sürenler, çevre temizliği amacıyla bu küçük yeşil alanı tamamen yakmışlar.
Aslında bu küçük alan, kıyılarımızdaki 2. Konut furyasıyla neleri kaybettiğimizin çok güzel bir örneğini yaşatmaktadır.
Tüm baskı ve müdahalelere rağmen, 300 metrekarelik bu küçük alanda dikenli böğürtlenlerin içine saklanarak neslini devam ettirmeye çalışan bir bitki bulunmaktadır.
Yakılan bu alanda bitki Dünyada sadece burada yaşayan
Aydın Gaşağı (Tüllüşah) olarak bilinen Centaurea mykalea’dır.
Anavatanı Kuşadası olan bu bitki, ilk defa Kuşadası’ndan toplanarak bilim dünyasına tanıtılmış ve adını Samsun Dağları’nın antik ismi olan Mykale’den almıştır. Günümüzde bu bitkilerden elde edilen etken maddeler tıbbi çalışmalarda, özellikle kanser araştırmalarında kullanılmaktadır. Yapılaşma baskısının olmadığı kent içerisindeki doğal habitatlarda kendilerini koruduğu görülmektedir. Vahim durumda (CR) kategorisinde, yani çok yakın gelecekte yok olma riski altında bulunan bu endemik bitkinin doğal habitatlarının korunmasına özen gösterilmesi gerekir. Doğal olarak yetiştiği birkaç alandan biri olan bu alanın yakılması son derece üzücüdür. Bu alanların etrafının çitle çevrilmesi, yanına da bitkiyi tanıtan ve uyarıcı tabelaların acilen konulması gerekir. Bu konuda koruma tedbirlerinin alınması için ilgili kurumlara müracaat ederek, bitkiyi tanıtan broşür de bastırıp kamuoyuna dağıtacağız.