Türkiye’nin en uzun kıyı şeridine sahip kıyı kentlerinden biri olan Kuşadası, son 30 yılda yoğunlaşan insan nüfusuyla birlikte kıyı alanların da boş yer kalmayacak şekilde yapılaşmalarla dolduğu görülmektedir.
Milli Parka kadar olan kıyı şeridinde günümüze kadar korunarak gelen ve Kuşadası Belediyesi tarafından “Doğal Botanik Parkı” olarak meclis kararı alınan alanda, belediyenin katkılarıyla EKODOSD ve Pamukkale Üniversitesi envanter çalışmalarını sürdürmektedir. Karasal ekosisteminde çok önemli türlerin bulunduğu alan için, Kuşadası Belediyesi, PAÜ ve EKODOSD işbirliğiyle hazırlanacak projeyle, alandaki türlerin korunması sağlanacak, Eğitim kurumlarının, Kuşadası halkının yararlanabileceği bir merkez olması ve Kuşadası turizmi için koruma-kullanma dengesi gözetilerek alternatif bir cazibe merkezi haline getirilmesi düşünülmektedir.
Kuşadası doğal peyzajının en güzel görüldüğü alanlardan biri olan bu bölgenin kıyıları, Milli Parktan sonra kıyılarımızdaki tek bakir kayalık alanları oluşturmaktadır.
Kısmen yapılaşmanın olduğu bu bakir kayalık kıyıların, zengin biyolojik çeşitliliğe sahip olduğu görülmektedir.
Genellikle insan girişini engelleyen sarp ve yüksek kayalıkların olması, bu alandaki türlerin fazla rahatsız edilmeden özgürce türlerini devam ettirmelerini sağlamaktadır.
Karadan görülmeyen harika labirentler ve kemerlerin oluşturduğu kayalıklarda yüzlerce kaya güvercininin barındığı ve ürediği görülmektedir.
1960’lı yıllarda Kuşadası’nda çok sık görülen, ancak insan baskısı nedeniyle son yıllarda 1-2 bireyin yaşadığı bu bakir kıyılarda çok önemli bir deniz memelisi görülmektedir. Avrupa’nın nesli kritik derecede tehlike altında olan türlerinden biri olan Akdeniz Foku( Monachus monachus), bu kayalıklardaki mağaralarda görülmekte, muhtemelen Samos-Milli Park ve Kuşadası arasında mekik dokumaktadır.
Eti, yumurtası ve mücevher yapımında kullanılan kabuğu için avlanan ve nesli tehlike altındaki önemli deniz canlılarından Yeşil kaplumbağalardan (Chelonia mydas) bir tanesi, geçtiğimiz yıl bu alanda paragatlardan kurtarılmış ve beslenme amacıyla bu alana geldiği anlaşılmıştı.
Bu sevimli deniz canlısının beslenmek için neden bu bölgeyi seçtiği çok önemlidir.
Yeşil deniz kaplumbağalarının en sevdiği yiyecek, kolaylıkla sindirdikleri Posidonia oceanica deniz çayırlarıdır. Akdeniz’e özgü olan ve denizlerin akciğeri olarak bilinen, aynı zamanda birçok deniz canlısına barınma imkanı sağlayan bu deniz bitkilerinin en canlı örnekleri bu kıyı alanlarda görülmektedir.
Kaya Levreği, Orfoz, müren ve birçok kaya balıkları, kabuklular ve yumuşakçaların olduğu bölgede çok zengin bir ekosistemin devam ettiği görülmektedir.
Özellikle orfoz balıklarının nesillerini devam ettirmesi açısından bölgenin kayalık yapısı çok önemlidir.
Bugün Kuşadası Setur Marina’nın ev sahipliğinde önemli bir toplantı gerçekleştirildi. Toplantıya 9 Eylül Üniversitesi’ne bağlı Deniz Bilimleri ve Deniz Teknolojisi Enstitüsü’nden Prof. Dr. Ferah YILMAZ, Yrd. Doç. Dr. Harun ÖZDAŞ, Doç. Dr. Güzel Yücel GİER, Doç. Dr. Şermin Açık ÇINAR, Setur Marina Müdürü Çağlar ALTUNTAŞ, Müjgan ŞAVKAY, KUGİAD Bşk. Yrd. Sualtı fotoğrafçısı Rüştü KİRMAN, Kuşadası Yelken ve Yat Kulübü Bşk. Yrd. Sualtı fotoğrafçısı Ahmet AZBAZDAR, EKODOSD Yön. Kur. Üyesi Arkeolog Levent KUTBAY ve EKODOSD Başkanı Bahattin SÜRÜCÜ katıldılar.
Üniversiteden gelen konuklara Bahattin SÜRÜCÜ tarafından karasal ekosistemdeki türler, Rüştü KİRMAN tarafından deniz ekosistemindeki türler görsel olarak sunuldu. Kuşadası için çok önemli ekolojik bir bölge olan bu alandaki kıyılarda, denizel biyolojik çeşitliliğinin bilimsel anlamda araştırılması için bir alt yapı çalışması yapıldı.
Kuşadası Denizel biyolojik çeşitliliğinin özellikle kırmızı listedeki türlerin bilimsel olarak ortaya çıkarılması için, Kuşadası Belediye Başkanlığı’nın görüşleri alınarak bir işbirliğinin yapılması, düzenlenecek raporun Deniz Bilimleri Teknolojisi Entitüsü’ne sunularak bir projenin hazırlanması hedeflenmektedir.