Mitolojik bir hikayede “Echo, Narcissus’a aşık olan peridir. Ancak Narcissus aşkına karşılık vermeyip, Echo’yu itmiştir. Aşkından ölen bu kızın felaketine sebep olduğu için, Tanrılar onun bu duygusuzluğunu, vahşi gururunu affetmemişler. Taşlaşmış kalbinde tuhaf yakıcı bir aşkın ateşini yakmışlar.
BirYaz günü av peşinde koşmaktan yorulan Narcissus, dinlenmek ve susuzluğunu gidermek için berrak bir kaynağın başına durur. Çimenlerin üzerine yüzükoyun uzanır ve su içmek için kaynağa eğilir. Suyun üzerinde kendi yansımasını görür ve hayretten donup kalır. Kendi güzelliğine dalar, kendine aşık olur. Orada öylece güneşin ve aşkının etkisiyle tükenip ölür. Kardeşleri olan Irmak ve çeşme perileri onu öyle görünce ağlayıp sızlarlar. Yakarışları sonunda Tanrılar merhamete gelir ve onu her bahar açan güzel kokulu bir çiçeğe dönüştürmüşler. Narcissus “Nergis” olmuş.
Bugünlerde doğal olarak yetişen bu dağ nergislerini görmek için, Beşparmak Dağları’nın kuzey yamaçlarında terk edilmiş eski bir zeytin köyüne gitmek gerekir.
Yolu olmayan ve 2 saat yürünerek gidilebilen Akçakaya Köyü’nün eski yurdu olan Saz Mahallesinin bugünkü sakinleri, yerli karasığırlardır. Dağda özgür bir şekilde dolaşan bu hayvanlar çok az insan gördüğünden yarı vahşi durumdadır.
Ana kayaya oyularak harika bir mimariyle yapılmış fırının, kullanılmadığından ve korunamadığından doğanın şartlarına yenik düştüğü görülmektedir.
Bir Karia kenti olan Alinda’dan esinlenen Tekeler’li taş ustalarının yarattığı bu mimari şaheser olan eski taş evlerin hepsi yıkılmaktadır. Nice acı tatlı hikayelerin geçtiği bu ocaklar artık tütmemektedir.
Bu harika doğanın içinde yıkılmaya yüz tutan Saz Mahallesi evlerinin ortasından bir dere geçmektedir. Derenin içinde bölgenin özgün bitkisi olan hayıtların su boyunca uzayıp gittiği görülmektedir. Hayıtların içine girildiğinde dayanılmaz olağanüstü bir koku başlar. Kokunun nedeni kendilerini korumak için hayıtlara sığınan dağ nergisleridir.
Mitolojik hikayedeki gibi, kendi güzelliklerini görmek için dereden akan suya doğru uzandıkları görülür.
Saz mahallesinin bakir coğrafyasında bulunan dere yatağındaki su kıyılarında, muhteşem güzellikleri ve hoş kokularıyla sizleri yanına çağırır dağ nergisleri.
O kadar güzellerdir ki, koparmaya kıyamaz sadece fotoğraflarını çekebilirsiniz.
Ama bazen koparanlara da rastlarsınız. Rastladığımız bu yöre insanı, 1,5 saat uzakta bulunan başka bir köyden gelmiş. Kopardığı bu nergisleri eşine götürecekmiş. “Benim hanım çocukken bu Saz deresinde çok inek gütmüş. İnekleri güderken hep bu nergislerin içinde yaşamış. Bu çiçeklerin güzelliklerine, kokusuna bayılıyor. Dizlerinden rahatsız, fazla yürüyemiyor. Her sene benden buraya gelmemi ve bir demet dağ nergisi getirmemi ister. Ben de 1,5 saat yürüyüp biraz nergis toplayıp götürüyorum. Çok seviniyor. Kavanozun içine su koyup evin köşesine koyuyor. 10 gün onları çocuk gibi bakıyor. Ben her sene buraya hanım için gelirim” dedi yöre sakini. Peki toplayıp satmıyor musunuz bunları dediğimizde “biz de çiçek satılmaz, hanım mutlu olsun diye bir demet götürüyorum işte yılda bir kere” dedi. Yılda bir kere gelerek çok anlamlı bir iş yapan bu coğrafyanın güzel insanını kutladık.
Dere yatağında hayıtların içinde dolaşarak, dağ nergislerinin harika görüntülerine, dayanılmaz kokularına doyamadık.
Beşparmak Dağları’nın bakir coğrafyasının içinde daha nice doğa harikaları bulunmaktadır. Dağ nergisleri(Narcissus tazetta) bunlardan sadece bir tanesidir.
Bilinçli, çevreye ve doğaya saygılı tüm insanların bu güzellikleri görmesi ve korunması için duyarlılık göstermesi gerekir.
Bölgenin bu doğal ve kültürel güzelliklerini tek tek tanıtacağız.
Çünkü;
“Çevre Mevzuatına uygun bir şekilde, tabiat varlıklarını ve çevreyi koruyan ciddi bir anlayış ve disiplin içerisinde yapılan çalışmalar” olarak gösterilen bu faaliyetler nedeniyle, ne doğamız kalacak ne de tarihimiz. Ülkemizin bu çok değerli doğa ve tarih alanları tanıtıldıkça korunabilecektir.