Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği(EKODOSD) ormanlar, kıyılar ve sulakalanlar gibi insan ve tüm diğer canlılar için yaşamsal önemi olan ekosistemlerin, bitki ve hayvan çeşitliliğinin korunmasını amaçlayan çalışmalar yapmakta, tarihin ve kültürün korunmasına yönelik duyarlılık sağlanması için farkındalık yaratmaktadır.
Türkiye’nin en önemli kruvaziyer limanı olan Kuşadası, turizmin başlangıç yeri olarak bilinmektedir. Gelişen turizm hareketleriyle birlikte yanlış ve plansız olarak büyüyen Kuşadası, 80’li yıllardan sonra artan nüfus yoğunluğu ve yapılaşmadan kendini kurtaramamış ve ilçenin kıyı ekosistemi ve ekolojisi olumsuz yönde etkilenmiştir. Artan nüfus ve yoğun taleplerle birlikte, bir dönem içerisinde tarımsal alanda bulunan 615 bin zeytin ağacı kesilmiş, zeytinden daha çok para getiren bugünkü binalar dikilmiştir. Yeşil doku örtüsü yitirilerek, ekolojisi büyük oranda tahrip olmuştur.
Kuşadası kıyılarında siteler ve turizm işletmelerinin arasında sıkışan küçük bir doğal alan kalmıştır. Herkesin kayalık, çalı-çırpı gözüyle bakarak yanıbaşından geçip gittiği bu doğal alanda, Akdeniz bitki örtüsünün en güzel örnekleri görülmekte, yaban hayatı ve zengin bir kıyı ekosistemi devam etmektedir.
Kuşadası sahil kıyısında varlığının pek farkında olunmadığı bu makilik alanlar, genellikle halk arasında da yaygın olan gür çalılık, bozuk orman gibi ifadelerle değerlendirilerek tahrip edilmişler ve yerlerine zeytin vb. Ağaçlar dikilmiş ya da turistik işletmeler ve siteler inşa edilmiştir. Günümüzde Kuşadası’nda hemen hemen tüm kıyı şeriti turistik işletmeler ve sitelerle çevrilmiş durumdadır. Kuşadası kıyılarında küçük bir ekosistemin devam ettiği tek doğal alan bu bölgededir. Kentsel Ekolojik Özellikleri Üzerinde yapılan araştırmalar sonucunda bu alanlarda 94 bitki türü tespit edilmiştir.
Birçok insanın yanıbaşından geçerken kayalık ve çalılık bir arazi olarak değerlendirdikleri bu alan, biyolojik açıdan doğal botanik parkı niteliğindedir.
Alan Kuşadası’nın en güzel doğal manzara izleme teraslarına sahiptir.
Kuzeyinde siteler, güneyinde oteller ve doğusunda karayoluyla çevrilen alan, Akdeniz bitki örtüsünün örneklerinden kızılçam, delice zeytin, kekik, adaçayı, meşe palamutu, at kasnağı, kaya koruğu, kapari, kuşkonmaz, akçakesme, keçiboynuzu, delice, adasoğanı, kiriş otu vb. Gibi birçok bitki ve ağaçlarla doludur. Batısında da derin yarların ve kıyı mağaralarının oluşturduğu bir deniz ekosistemi devam etmektedir.
Alanın kuzeyinde yarım kalmış tesisler bulunmaktadır.
Alanda insan etkisinden uzak önemli bir ekosistem devam etmektedir. Kara karıncalar salyangozları yemekte, keklikler yavrularına kara karıncaları götürmekte, tavşanlar alandaki bitkileri, kayalıklarda yuvalanan yırtıcı kuşlar tavşanları ziyafet olarak seçmektedir.
Alanın hem kıyılarında hem de tepelerinde doğal mağaralar bulunmaktadır. Bir zamanlar kaya güvercinlerinin barınma yeri olan mağara, güvercinler tarafından terkedilmiş durumdadır.
Mağara içinde yaptığımız araştırmalarda, bulduğumuz bir fare kalıntısından, bir tavşan bacağından ve kayalardaki dışkı kalıntılarından, mağaranın yeni sahibinin iri bir yırtıcı olduğunu tespit ettik.
Kentin hemen yanıbaşında olmasına rağmen, zengin bir yaban hayatının olduğu alanda tilki, sincap, yaban tavşanı, kaplumbağa, kertenkele, yılan ve birçok böcek türünün bulunduğunu saptadık.
Alanda birçok yaban tavşanı yuvasını tespit ettik.
Adını kuşlardan alan Kuşadası’nın kuşlarının, bu bakir alanı kendilerine yurt edindiklerini gördük.Bunlardan en önemlisi olan doğal kaya güvercinlerinin buradaki bir mağarada hem barınmakta hem de üremekte olduklarını saptadık.Üzerinde doğal bir kayadan köprü bulunan, çöküntü sonucunda üstü açık kalan bu mağara, kaya güvercinlerine barınma ve üreme alanı olarak hizmet etmektedir. Keklik, karatavuk, alakarga ve küçük orman kuşları, karabatak, martı gibi deniz kuşları bu alanda barınmakta ve bazıları üremektedir.Derin bir yardan 30 mt. içeri giren deniz, muhteşem bir görüntü oluşturmaktadır. Bu alanın batısında bulunan kayalıklarda birçok girinti çıkıntı ve mağaralar bulunmaktadır. Bu mağaraların bazısına sualtından girilebilmekte, bazısı da su üstünden görülebilmektedir. Mağaralarda önemli canlılar barınmaktadır.
Bu canlılardan birisi de, Dünyada nesilleri tehlike altındaki 12 türden birisi olan Akdeniz Foku’dur. ( Monachus monachus)
Kuşadalı balıkçılarla yaptığımız konuşmalarda, Akdeniz foklarını sürekli olarak kıyılarımızda gördüklerini ve alandaki kıyı mağaralarında yaşadıklarını, geçtiğimiz hafta yanlarında yetişkin bir yavruyla izlediklerini söylemişlerdir. Akdeniz Fokunun Kuşadası kıyılarında yaşaması, deniz ekosistemi açısından çok önemlidir. Bu canlıların yaşaması için deniz kirliliği ve deniz trafiğine çok dikkat edilmesi, denizle uğraşanların bu memelilere özel bir duyarlılık göstermesi gerekir. Ayrıca yine dünyada nesilleri tehlike altında olan Caretta caretta iribaş deniz kaplumbağalarının beslenme amacıyla yoğun gezdiği alanlardan biridir. Geçtiğimiz hafta genç erkek bir birey bölgede ağlardan kurtarılmıştır. Bu canlıların bölgede görülmesi deniz ekosistemi açısından büyük zenginliktir.
Ortamın oksijenlenmesini sağlayan, yavru balıkların barınmasına ve beslenmesine, birçok omurgasız sualtı canlılarının barınmasına ve besin temin etmesine sağlayan deniz erişteleri (Posidonia Oceanica) bu kıyılarda atık sular olmadığından sağlıklı olarak görülmektedir.
Birçok sualtı canlısına ev sahipliği yapan alan kayalıklarında orfoz, lahoz, eşkina, müren gibi kaya balıkları, değişik balık türleri ve ahtapot, kalamar, sübye gibi kafadan bacaklılar yaşamaktadır.
Nesilleri tehlike altına giren salep denilen birçok orkide türü gibi bitkiler, insan etkinliklerinin olmadığı bu alanda kendilerini koruyarak günümüze kadar gelebilmişlerdir. Nisan ayında rengarenk açan orkideleri, Kuşadası’nın yanıbaşında görmek mümkündür.
Bakir alanlarda gördüğümüz güz çiğdemlerini, alanın batı kıyılarında görmek mümkündür.
Doğal bir botanik bahçesi gibi olan alan, botanik tutkunları için çok cazip bir mekan oluşturmaktadır.
Hastalananlara şifa veren adaçayları alanın önemli bitki türlerindendir.
Dağlarda görmeye alıştığımız kekikler, Kuşadası’nın hemen yanıbaşında koku salmaya devam etmektedir.
Kuşadası için çok önemli olan zeytinin delicesi, alanın birçok yerinde görülmektedir.
Eğitim kurumları Kuşadası’nın yanıbaşındaki bu zengin bitki türlerini barındıran alanda, öğrencilere biyoloji derslerini pratik olarak yaptırabilir.
Milli parkta ve kalabilen makiliklerde görmeye alıştığımız dağ çilekleri, alandaki yerini korumakta ve bölgedeki kuşlara ziyafet çekmektedir.
Değişik çiçeklerden aldığı gibi, gevenlerden de nasibini alan arıların birçok türü burada yaşamaktadır.
Belki de hiç farkında olmadan yanından çalı diye geçip gittiğimiz, yayılıcı özelliği olan gebereotu da denilen kapariler, bu alanın kayalıklarında yetişmektedir.
Derin kökleri ile erozyon kontrol bitkisi olarak bilinen kapariler, genellikle Akdeniz ikliminin hakim olduğu batı kıyılarında doğal olarak yetişmektedir. Kuşadası kıyılarında insan izinin olmadığı alanlarda görülmektedir.
Dam korukları(sedum) gibi bitkilerinin yoğun olduğu alanda birçok kaya bitkisi de yetişmektedir
Deniz hardalı ya da deniz koruğu gibi turşusu yapılan bitkiler, denize uzanan çıplak kayalıkların üzerinde yetişmektedir.
Kuşadası’nda, Antik Dönem’den günümüze birçok uygarlıklar gelip geçmiştir. Alanda yaptığımız araştırmalarda, tek insan yapısı tarihini saptayamadığımız doğal kayalara işlenmiş bir su kuyusudur.Turizm yönünden büyük gelişme yaşanan Kuşadası’nda, insan ve kıyıekosistemi arasındaki ilişkiler tüm yönleriyle ele alınmalı ve gerekli koruma planlamaları yapılmalıdır. Kentin yanıbaşında henüz doğallığını yitirmemiş zengin biyolojik çeşitlilik barındıran bu alanın korunması ve doğal botanik parkı ilan edilmesi, Kuşadası’nın doğal zenginliğine olumlu katkı yapacaktır. Alanın doğallığı bozulmadan yapılacak bir patikanın ve manzara izleme terasının; öğrencilerin doğa eğitimleri, botanik turizmi ve bitki fotoğrafçıları için doğal bir mekan oluşturacak, bu anlamda da olası yapılaşmaları engellemiş olacaktır.
(EKODOSD)
EKOSİSTEMİ KORUMA VE DOĞA SEVENLER DERNEĞİ
KUŞADASI