Antik çağdan günümüze kadar, Akdeniz havzasında yaşayan insanlar tarafından en çok saygı gören, çok değerli ve çok yararlı bir ağaç türüdür zeytin.
Akdeniz efsanelerinde adı Ölmez Ağaç ya da Hayat Ağacı olarak geçen zeytin ağacı, kimi zaman meyvasıyla kimi zaman yağıyla insanlığa sağlık, lezzet ve güzellik vaat etmiş. Zeytinyağı Romalılardan Mısırlılara, Semitlerden Greklere kadar birçok kültürde önemli bir gıda maddesi olmanın dışında, kandillerde yakılarak geceleri aydınlatmış, yaralara sürülerek şifa olmuş, ciltler onunla ovularak güzelleştirilmiş. Mitolojide, zeytin ağacının, bilgeliğin Tanrıçası Athena ile Denizler tanrısı Posedion arasında çıkan bir tartışma sonucu yaratıldığı söylenir. Bu yüzden mitolojide zeytin ağacı, Tanrıça Athena’nın armağanı olarak bilinir.
Beşparmaklardaki zeytin köyleri üzerine araştırmaları bulunan derneğimiz onursal üyelerinden Dr. Anneliese PESCHLOW’la birlikte Beşparmak Dağları’ndaki zeytinyağı işliklerinin izini sürdük.
Beşparmak Dağları’ndaki dağ köylerinde günümüzden 25-30 yıl öncesine kadar “ayak yağı” denilen sistemle sıkılan zeytinyağı işliklerini dolaşarak inceledik.
Beşparmak Dağ köylerinden Köprüalan yaylasında Antik Dönem’e ait eski bir zeytinyağı taşını araştırmak üzere Beşparmak dağ köylerinden Köprüalan’a gittik.
İnsanı farklı bir gezegendeymiş gibi hayal alemine götüren Beşparmakların muhteşem coğrafyasında araştırmalar yaptık.
Zeytin toplayan köylülerle konuştuk. Köylüler, eski yıllarda Beşparmakların engebeli ve kayalık coğrafyasında büyük zahmetlerle topladıkları zeytinlerin yağını “ayak yağı” denilen sistemle sıktıklarını, dağ yolları olunca artık modern sistemle sıktırdıklarını söylediler.
Yüzlerce yıldır tarihe tanıklık eden zeytin ağaçlarının yağını çıkaran eski taşları aradık.
Anneliese PESCHLOW’un daha önceki yıllarda araştırma yaptığı Köprüalan Köyü Boklutaş bölgesindeki Antik yerleşimleri bulduk.
Yapılacak olan Köprüalan Barajı sonunda tamamen sular altında kalacak olan bölgedeki bu antik yerleşimler tepenin zirvesinde olduğundan muhtemelen bir adaya dönüşmesi bekleniyor.
Yerleşim izlerinin olduğu alanda küçük bir şapelin olduğunu gördük.
Alanda yöre insanlarının hayvan barınağı olarak kullandığı ilginç mağaralar ve kaya mezarlarına rastladık.
Bölgedeki ilginç kaya oluşumlarını inceledik.
Ana kayaya oyulmuş asıl aradığımız zeytin işliğine ait taşı bulamadık.
Zeytinyağı çıkarılmakta kullanılan başka bir taş tespit ettik.
Antik yerleşimin yakınında olan taşın dere yatağında bulunması, muhtemelen baraj sularının altında kalacağını göstermektedir.
Köprüalan Köyü’nün büyük bir bölümü evleriyle ve tarihi değerleriyle birlikte sular altında kalacak. Didimliler ve Akbük’lüler kendilerine gelecek su için sevinçle barajın yapılmasını beklerken, Köprüalan’lılar yaşadıkları alanı terk etmenin burukluğunu yaşayacaklar.
Her yanı zeytin ağaçlarıyla dolu olan Beşparmak Dağları’nda Antik Dönem’den günümüze kadar kullanılan zeytinyağı işliklerinin izlerini sürmeye devam edeceğiz. Antik Dönem’den yakın tarihimize kadar zeytinin yağının ilkel usullerle sıkıldığını gösteren bu işliklerin birçok köyde atıl vaziyette harap olduklarını görmekteyiz. Özellikle Beşparmak Dağları’ndaki köy muhtarları, Davutlar yolu üzerindeki Özel Zeytin ve Zeytinyağı Tarihi Müzesi’ni mutlaka ziyaret etmelidir. Fakir toprakların zengin ağacı zeytinin binlerce yıl önce nasıl işlendiğini, hangi aletlerin kullanıldığını, nasıl zahmetler çekildiğini, zeytinden neler üretildiğini izlemeli ve bilgi almalıdırlar. Müzeyi gezdikten sonra ellerindeki değerleri daha iyi koruyacaklarını umuyoruz.