Bafa Gölü’nde son günlerde meydana gelen kirlilik sorunları nedeniyle, TRT Televizyonu bir canlı yayın gerçekleştirdi. Canlı yayına DSİ 21. Bölge Müdürü Alirıza İDİZ, Ege Üniv.Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Hidrobiyoloji Ana Bilim Dalı Uzman Biyolog Kutsal KESİCİ, EKODOSD başkanı Bahattin SÜRÜCÜ, Kapıkırı ve Gölyaka köylerinden balıkçılar ve turizm işletmecileri katıldılar.
Ege Üniv. Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Hidrobiyoloji Ana Bilim Dalı Uzman Biyolog Kutsal KESİCİ “Bafa Gölü’nde geçtiğimiz yıl Haziran ayında gerçekleşen ve bu yılda gerçekleşmesini beklediğimiz algal bloom yani ani alg çoğalması adı verilen olay gerçekleşmiştir. Bölgeye gidip kısa bir keşif gerçekleştirdikten sonra gölün yüzeyini örtü gibi kaplayan alglerin yarattığı dayanılmaz kokunun yanı sıra gölde yayılış gösteren bazı balıkların çeşitli nedenlerden dolayı öldüğünü farkettik. Literatürlerde, dünyada bu tip ani alg çoğalması gerçekleşen göllerde meydana gelen ölümlerin temel nedeni olarak, alglerin ürettiği toksinler veya alglerin su yüzeyini örtü gibi kaplaması sonucu suda çözünmüş oksisen seviyesinin düşmesi olarak belirtilmiştir. Bu tip toksik olabilen alg çoğalmalarıyla ilgili önlemler alınmazsa ileriki yıllarda sucul omurgasız ve omurgalı canlılar üzerinde ve besin zinciriyle karasal hayvanlar ve hatta insanlar üzerinde tahrip edici etkiler doğuracağı literatürlerde belirtilmektedir. Ayrıca yöre halkı ve balıkçılarla gerçekleştirdiğimiz sohbetler sırasında anladık ki yöre halkının konu hakkında ciddi bir biçimde bilgi açlığı bulunmakta ve bilinçlendirilmeye ihtiyacı vardır. Denizatları ile aynı familyada yer alan ve iğne balığı olarak adlandırılan Syngnathus sp.’lerin ölülerinin Bafa Gölü kıyı şeridinde kıyıya vurmuş olması, göldeki biyolojik çeşitliliğin de zarar gördüğünü göstermektedir.
Ege Üniversitesi Biyoloji Bölümü Hidrobiyoloji Ana Bilim Dalı ve SDÜ Eğirdir Su Ürünleri Fakültesi olarak konuyla ilgili üzerimize düşen her görevi yapmaya hazırız.”dedi.
DSİ 21. Bölge Müdürü Alirıza İDİZ; Bafa Gölü’nü 1961 yılından bu yana izlediklerini, doğal hayatın devamlılığı için gerek seviye rasatları gerekse kalite kontrollerinin devam ettiğini söyledi. DSİ’nin bölgede yaptığı yatırımlardan bahsetti. Şişme Savak projesini anlattı. Kış aylarından göle menderesten taze ve temiz suyu Serçin Prizinden verdiklerini bildirdi. Haziran sonu, Temmuz ve Ağustos aylarında aşırı ısı farkının oluştuğu, hakim rüzgarların bu bölgeye estiği, su akıntılarının Kapıkırı mevkiine geldiğini, bazı sanayi tesislerinden gelen atık suların ve deşarjların göle gelip tüm bunlar birleşince, hareketsizliğin verdiği bir kirlenme meydana geldiğini söyledi. Bu kirliliğin belli bir dönem sonra hakim rüzgarların değişmesiyle birlikte, kayıtlarında da olduğu gibi 10-15 gün içinde azalacağını bildirdi.
Bafa Gölü’nde balıkçılık yapanlar; kirliliğin uzun süredir devam ettiğini, kirlilik nedeniyle ağlarını atamadıklarını, atanların dipteki balçık nedeniyle ağlarını çekemediklerini, eski yıllarda çıkan sarıbalık, çay balığı ve ulubat balığının tamamen yok olduğunu söylediler. Bir balıkçı, bir zamanlar yılan balığını ihraç etmek için tırların sıraya girdiğini, bugün ise göle 1 hafta önce pinter attığını içinden sadece 1 tane yılan balığı çıktığını söyledi. Göl kıyısında turizmcilik yapanlar, turistlerin geldiğini ancak göldeki koku ve karşılaştıkları manzara karşısında geri döndüklerini ve iş yapamaz hale geldiklerini belirttiler. Bafa Gölü’ndeki ekolojik bozulmaların uzun yıllardır devam ettiğini, son 2 yılda ise en üst seviyeye çıktığını söyledik. Kirliliğin en büyük nedeninin, Dinar’dan doğarak 584 km. boyunca kıvrıla kıvrıla Ege Denizi’ne dökülen menderese, geçmiş olduğu bölgelerdeki sanayi kuruluşlarının ve yerleşim yerlerinin atık sularının arıtmasız olarak karıştığını, menderesten beslenen Bafa Gölü’nün de bu sularla kirletildiğini anlattık. Göl yakınındaki tesislerin atık sularının kanal vasıtasıyla Bafa Gölü’ne verildiğini, bu durumunda göldeki kirliliğin daha çok artmasına neden olduğunu söyledik.
Göldeki biyolojik kirliliği tetikleyen Büyük Menderes Nehri’nden ve göl havzasından gelen atıkların engellenmesi ve gölde biriken kirliliğin temizlenmesi için, ilgili kurumların, üniversitelerin, sivil toplum kuruluşlarının ve yöre halkının bir araya gelerek çözüme kavuşturması gerektiğini belirttik.
Doğasıyla, tarihiyle, kültürüyle, kuşları ve yılan balıklarıyla Türkiye’nin en güzel göllerinden birisi olan Bafa Gölü’nün eski haline dönerek, zengin doğal ve kültürel kaynaklarının koruma-kullanma dengesi içinde ekoturizme kazandırılmasını söyledik.