Türkiye' de soyu hızla azalan leyleklerin korunması ve izlenmesi için İzmir Ege Üniversitesi ve Kuşadası Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD) arasında imzalanan protokol gereği, Aşağı Büyük Menderes Havzası’nda pilot olarak seçilen köylerdeki leylek yavrularına halka takılmıştır.
Orman ve Su Bakanlığı’nın izni ve Söke Kaymakamlığı’nın bilgileri dahilinde gerçekleştirilen çalışmalar, Söke’ye bağlı Avşar, Yeşilköy, Karacahayıt, Özbaşı ve Gölbent köylerinde gerçekleştirilmiştir.
Çalışmalar 2 gündür, 40 dereceyi aşan sıcaklık altında, Aşağı Büyük Menderes köylerinde Söke AYDEM kuruluşuna ait sepetli vinç yardımıyla gerçekleştirilmiştir.
Köylerde aracın girebileceği ve sepetin ulaşabileceği yuvalar tespit edilerek, öncelikle genel kontrolleri yapılmıştır.
Yavrular uzman bilim adamları ve EKODOSD ekibi tarafından dikkatli bir şekilde yuvadan alınarak, sepetlerle aşağıya indirilmiştir.
Sepetlerle aşağıya indirilen yavruların öncelikle ağırlıkları ölçüldü.
Daha sonra Tarsus(kanat) uzunluklarının ölçüleri alındı.
Her yavrunun gaga boyları ölçülerek kayıt altına alındı.
Cinsiyet tayini ve bilimsel araştırmalarda kullanılmak için, her yavrudan 2 tüy örneği alınmıştır.
Üzerinde 4 harften oluşan harf kombinasyonları bulunan, uzaktan da okunabilecek Mavi-Beyaz PVC plastik halkalar, yavru leyleklerin sağ bacaklarına takıldıktan sonra tekrar yuvalarına geri bırakılmıştır.
Yapılan halkalama çalışmalarıyla leyleklerin Afrika’dan dönüp-dönmedikleri, aynı alana mı yoksa farklı alanlara mı gittikleri, barınma ve beslenme alanlarındaki ilişkiler, beslenme alanlarında hangi türlerden beslendikleri, erkek ve dişi bireylerin saptanması, beslendikleri türlerin bulunduğu yaşam alanlarındaki ekosistem zincirindeki değişimlerin her yıl takip edilmesi düşünülmektedir.
Leylek yavrularına halkalama sırasında, leyleklerin yaşamlarını tehdit eden en önemli sorunlardan birisinin çevre kirliliğinin oluşturduğu görülmüştür. Çıkılan her leylek yuvasının adeta bir çöp alanı gibi olduğu tespit edilmiştir. Yavrularına yumuşak bir yer temin etmek isteyen leyleklerin, doğaya atılan atıkları yuvalarına getirdiği anlaşılmıştır.
Yavrulara halka takılan köylerdeki yuvalar titizlikle kontrol edilerek, çöplerden arındırılmıştır. Sadece 1 yuvadan çıkan çöplerin çokluğu herkesi şaşırtmıştır.
Saman balyalarına bağlanan siyah ipler, gübre çuvalları, naylon poşetler, pantolonlar, şapkalar, tişörtler, çoraplar, keten çuvallar, balık ağları, ayakkabılar akla hayale gelmeyecek doğaya atılan ne kadar çöp varsa, hepsi leyleklerin yuvasında olduğu görülmüştür.
İlk defa kırılmış bir çay bardağı leylek yuvasında bulunmuştur. Leyleğin uzun gagasıyla bu bardağı yuvaya nasıl getirdiği araştırılmış, kırılan cam bardağın bir poşete konularak doğaya atıldığı ve leyleğin bu poşeti yuvaya taşıdığı anlaşılmıştır. Kırık cam bardağı ve buna benzer atıklar leylek yavruları için büyük tehlike oluşturmaktadır.
Sadece aracın girebildiği yuvaların temizlenebildiği, diğer yuvalara sepetli araçsız ulaşılamadığından hangi tür atıkların olduğu bilinmemektedir.
Gölbent Köyü’ndeki çalışmalar sırasında tek bir yuvadan inanılmayacak çoğunlukta saman iplerinin çıktığı görülmüştür.
Saman balyalarına sarılan iplerin, yavruların büyüme sürecinde en büyük tehlike olduğu anlaşılmıştır.
İplerin üzerinde kalan yavrulardan birisinin hiç ayağa kalkamadığı tespit edilmiştir. Yavru alınmak istendiğinde bacaklarının iplerle dolandığı görülmüştür.
Bacaklarından birisine dolanan iplerden kesilerek kurtarılan yavrunun, diğer bacağının yarısının koptuğu anlaşılmıştır. Aşağı Büyük Menderes Havzası köylerindeki yöre insanlarının leylekleri çok sevdiklerini, hatta bacalarına yuva yapmalarına izin verdiklerini, dışkılarıyla evlerini kirletmelerine rağmen leyleklere karşı olumlu yönde yaklaştıklarını belirtmişlerdir.
Doğaya atılan çöpler yüzünden onların hem yaşamlarını yitirdiğini, hem de sakat kaldıklarını öğrenince yöre insanları çok üzüldüler. Özellikle tarımda kullanılan bazı atıkların leylekler için büyük tehlike oluşturduğu konusunda farkındalık yaratmak için, Söke Ziraat Odası Başkanlığı işbirliğiyle bir çalışma yapmayı düşünmekteyiz.
Yapılan çalışmalar sırasında tüm yavru leyleklerin neredeyse uçma aşamasına geldiği görülmüş, sadece bir yuvada çok küçük bir yavru ve henüz yavru çıkmamış bir yumurta tespit edilmiştir.
15.000 km. gibi uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra ülkemize gelen leylekler, insan kaynaklı olarak birçok tehlike ve tehditlerle karşı karşıya kalmaktadır. Bu zahmetli yolculuk sırasında birçok tehlikelerle karşılaşan, nesillerini devam ettirebilmek için ülkemize gelerek üreyen ve kısa bir zaman içerisinde yavrularını besleyip yetiştirip, uçmayı öğreterek, binlerce kilometreyi birlikte giden leylekleri, köylerimizde konuk oldukları süreç içinde çok iyi korumalıyız.
Leyleklerin korunması için öncelikle onların beslenme alanları olan sulak alanları koruyarak sahip çıkmalı ve onların yaşamlarını tehdit eden çevre kirliğinin önüne geçilmesini sağlamalıyız.
Aşağı Büyük Menderes Havzası’ndaki sulak alanlar, leylekler ve diğer su kuşlarının beslenmeleri açısından çok önemlidir.
Çalışmalarda kolaylık gösteren Orman ve Su Bakanlığı’na, Söke Kaymakamlığı’na, 2 gündür 40 derece sıcaklıkta çalışmaları sürdüren başta Ege Üniversitesi Tabiat Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet SIKI, Dr. Ortaç ONMUŞ, Biyolog Orhan GÜL, Mustafa KURT, Abdullah KAVAK, Veli SÜRÜCÜ, Söke AYDEM Şube Müdürü Levent YİĞİTER ve ekibine, Avşar, Yeşilköy, Özbaşı, Karacahayıt ve Gölbent Köy muhtarlıklarına teşekkür ederiz.
Kamu Kurumlarının, Üniversitenin, Sivil toplum Kuruluşlarının, Özel kuruluşların, Muhtarlıkların ve yöre insanlarının işbirliğiyle yapılan bu güzel çalışmalar, önümüzdeki yılda diğer köylerde ilave edilerek devam ettirilecektir.