Aşağı Büyük Menderes Havzası’ndaki sulak alanlara yakın olması nedeniyle, leyleklerin en çok olduğu Leylek dostu Avşar Köyü muhtarından gelen bir haberle köye gittik.
Köy meydanındaki leylek yuvasında bulunan anne leyleğin elektrik tellerine çarpılarak öldüğünü, yuvada bulunan yavrulara baba leyleğin baktığını ve 2 gün sonra da baba leyleğin de tellere çarpılarak yaşamını yitirdiğini öğrendik.
Her iki anaç leyleğin ölmesi sonucunda yavruların öksüz kaldığını, yoğun sıcak altında aç ve susuz olduğunu tespit ettik.
Yavrular tek tek yuvada yatmaları sağlanarak, birer birer sepete alındı.
Aç ve susuz kalan leyleklerin çıkardıkları sesler kurtulmanın sevinç çığlıkları gibi atıyordu.
Leylekleri koruma çalışmalarına özel ilgi gösteren Söke AYDEM’in sağladığı bir araçla, yuvada mağdur durumda bulunan yavrular tek tek yuvadan alınarak yere indirildi.
Leylekler konusunda işbirliği yaparak birlikte çalıştığımız İzmir Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Doğa Tarih Müzesi Uygulama ve araştırma Merkezi bilim adamları Prof. Dr. Mehmet SIKI, Dr. Ortaç ONMUŞ ve biyolog Orhan GÜL’le birlikte leyleklerin sağlığı konusunda bir inceleme yapıldı. Öncelikle susuzlukları giderildi, sağlık durumları kontrol edildi.
Yavruların bacaklarına numaralı halkalar takıldı.
Ebeveynleri ölen leylek yavrularının belli bir süre mutlaka bakıma muhtaç olduğu, yavruların doğal bir ortamda bu süreci geçirmesinin daha doğru olacağına karar verildi. Dünyadaki bazı örneklerde de görüldüğü gibi, yavruların başka bir yuvaya taşınması için bir çalışma gerçekleştirildi. Türkiye’de ilk kez uygulanan bu çalışma için, öksüz leylek yavrularına uygun bir yuva araştırması yapıldı. En uygun olarak içinde 2 yavru bulunan yuva seçildi. Yavrulardan 2 tanesi tespit edilen yuvadaki diğer 2 yavrunun yanına konuldu, diğer bir tanesi başka bir yuvaya nakledildi.
Yuvadaki diğer yavru leyleklerin tepkileri ölçüldü. Olumsuz bir tepki gelmediği görüldü.
Uçarak karşıdaki bir ağaca konan anne leylek, yuvada gerçekleşen çalışmaları karşıdan izledi.
Türkiye’de ilk kez uygulanan bu çalışmanın sonucunu merakla beklemeye başladık. Yavruları koyduğumuz yuvaya ilk olarak anne leylek geldi. Önce yeni yavrulara dikkatlice baktı ve sonra getirmiş olduğu yiyecekleri yavrulara sundu. Yavrular getirilen yiyecekleri yediler. Anne leylek tekrar uçarak gitti. Daha sonra erkek leylek yuvaya geldi. Uzun süre yeni yavrulara dikkatlice baktı ancak hiçbir olumsuz tepki göstermedi. Kendi yavrularıymış gibi davrandı.
Yeni yuvalara taşıdığımız yavruların sürekli olarak takibi yapılarak gelişmeleri kayıt altına alınacak. Türkiye’de ilk olarak uygulanan bu çalışmanın başarılı olması, gelecekte bu tür olaylarda öksüz kalan leyleklerin, insan eliyle değil doğal ortamda büyümelerini sağlayacaktır.
Kendi yavruları olmadığı halde öksüz yavruları evlatlık olarak kabul eden ebeveyn leyleklerin davranışını, insanlığa verilen önemli bir mesaj olarak değerlendiriyoruz.