Bafa Gölü, Ege Denizi’nin Antik Dönem’de Latmos Körfeziyken, Büyük Menderes Nehri’nin getirmiş olduğu alüvyonlar nedeniyle önü kesilerek göl şeklini almıştır.1989 yılından bu yana meydana gelen olumsuz gelişmelerle ekolojisi ve su kalitesi sürekli olarak bozulan Bafa Gölü, bir yandan 584 km. boyunca devam eden havzadaki endüstriyel ve evsel atıkların kirlettiği Büyük Menderes’in pis sularına muhtaç olurken, bir yandan da etrafında açılan işletmelerin atık sularıyla kirletilmeye devam etmektedir.
Tüm bu olumsuz gelişmelerle geçen süreç içinde bazı doğal canlı türlerinin yok olması göldeki ekolojik dengenin ve tatlı su ekosisteminin tahrip edilmesine / yok olmasına neden olunmuştur.
Kış aylarında verilen sular ve yağan yağmurlarla birlikte düzelmiş gibi görülen, ancak her yaz geldiğinde kirliliğin sonuçları meydana çıkan Bafa Gölü’nde, bugüne kadar üzerinde fazla bir çalışmanın yapılmadığı bir bitkiyle ilgili bir sorunun büyüdüğü görülmektedir.
EKODOSD Bilim danışmanı SDÜ Eğirdir Su Ürünleri Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Erol KESİCİ’nin araştırmalarında, Bafa Gölü kıyısında geçen yıllara oranla aşırı artış göstererek adet baskın bir tür haline gelenve DSİ Gn. Müd.. İş. ve Bak. Da. Bşk.” SU YABANCIOTLARI” Yayılış Alanları, Yaşamları,Çevresel İlişkileri, Sorunları ve Savaşım Yöntemleri (2009) “yayınında da sorun yaratan su yabancı bitkisi olarak belirlenen ılgınların (Tamarix türleri) göl kıyısında istilacı hale geldiği tespit edilmiştir.
Bu konuda acil önlem alınmasını söyleyen KESİCİ “ Ilgın(Tamarix) bitkileri K. Avrupa,Ilıman Asya ve K. Afrika kökenliolup, bitkilerinin 60 dan fazla türü olan ılgının ülkemizde 7 türü belirlenmiştir.Ege bölgesinde yaygın olarak görülen 3 türden biri olan Tamarixhampeana’nın Bafa Gölü; Kapıkırı, Gölyaka, Serçin köyleri göl kıyısındaki nemli kıyı alanlarında her geçen yıl artış gösterdiği belirlenmiştir. Mayıs ayında Bafa Gölü kıyısındaki araştırmalarımızda; Ilgınların Kapıkırı, Gölyaka, Serçin’in sığ su ve bataklık alanlarında aşırı oranda büyüyerek bir nevi kıyıda “ılgın ormanı” görünümü almaktadır.
Ağaçsı görünüm alan Ilgınların; rüzgarların ve akıntıların etkisiyle de gelen çöp, alg vb. atıkları tutmaları ve taban toprağında oluşan kokuşma nedeniyle, istenmeyen kirlilik ve kokulara da neden olmaktadır. Zemininde kokuşma ve bu ortamda gelişen çok sayıda böcek larvaları belirlenmiştir.
*Ilgınlar tuzlu suların ve toprakların dayanıklı süs bitkileri olarak bilinirler.
*Ilgınlar azman bir su tüketicisi olarak da ün salmışlardır. Büyükçe bir ılgın ağacının tek başına günde 750 lt su tükettiği ve ılgınların çok derinlere kadar kök salabilme özellikleri nedeniyle de yer altı sularına kolaylıkla ulaşabilmeleri nedeniylede yeraltı su kaynaklarının akış yerlerini tıkadıkları ve su baskınlarına neden olabildikleri belirtilmektedir.
* Yapraklarının dökülmesiyle topraktaki yüzey tuz oranını artırmaları, güneş ışınlarını engelleyerek örtü oluşturmaları ve uzun kökleriyle aşırı su tüketmeleri nedeniyle işgal ettikleri alanlardaki düğünçiçeği, çobandeğneği,tavşan otu, deniz börülcesi vb. doğal bitki türleriyle rekabete girerek onların yaşama şansını engellemektedirler.Bu nedenlerle de istila ettiği bölgedeki doğal tür çeşitliliğinin azalmasına neden olmaktadırlar.
*Yapılan araştırmalarda ılgınların ağır Cu, Fe, Mn, Zn ve eserleri atık deşarjları türeyen diğer metallerle kirlenmiş toprak ortamda hızlı bir şekilde büyüme gelişme gösterdikleri belirtilmektedir.
Bu nedenlerle de ılgınların bulunduğu ortamlarda hayvanların otlatılmasına izin verilmemelidir.
Ilgınlar yem bitkisi değildir.
Bafa Gölü kıyısındaki yerleşimlerde önemli oranda hayvancılık söz konusudur. Bu alanlarda otlayan çok sayıda büyükbaş hayvanlar gözlemlenmiştir.
Göl sularının daha tatlı ve temiz olduğu günlerden kalma alışkanlıkla hayvanların göle sokulduğu da görülmektedir. Bu hayvanların sağlığı için uygun bir durum değildir.
ABD’de süs bitkisi olarak yaygın bir şekilde üretimi yapılan ılgınların; istilacı bitki olması ve yöreye özgü doğal otsu bitkilerinin ve biyolojik çeşitliliğin yok olmasına ve kuraklığa neden olmamalarının belirlenmesinin sonra ılgın fidanlarının satışının yasaklandığı bildirilmektedir.
Bitkilendirme çalışmalarında türün ortam istekleri, etkileri ve biyolojik özellikleri iyice araştırılmalıdır. Türün; neden, niçin ne amaçla dikileceği çok iyi araştırılmalıdır. Bölgeye çeşitli yollardan gelen yabancı türlerin Bafa Gölü Tabiat Parkı- Milli Park gibi korunması gereken alanlardaki doğal gen çeşitliliğine olumsuz etki edeceğinden, biyolojik çeşitlilik kaynaklarımızdaki türler belirlenmeli ve türlerin popülasyon kayıtları(sıklık-dağılım) her yıl kayıt altına alınarak veri bankası oluşturulmalı ve bu konularda öncelikle Bafa Gölü çevresinde yaşayanlara bu konuda eğitim verilmelidir. Bu tür istilacı bitkilerin, Bafa Gölü gibi doğal alanlarımızdaki Doğal Gen Kaynaklarımızın farklılaştırmasına/azaltmasına izin verilmemelidir.
Ilgınlar Bafa’nın doğal bitki türleri değildir. Ilgının istila ettikleri alanlara verdiği zararlarda bilinmektedir. Bu nedenle zaman geçirmeden Bafa Gölü ve çevresinde aşırı oranda artış gösteren ılgın vb. bitkisiyle ilgili araştırmalarının yapılması gerekmektedir. “dedi.
Özellikle yaz aylarında göl yüzeyini kaplayan algler ve atılan çöpler, ılgın köklerinde birikmeler yaparak pis kokulara neden olmakta ve sineklerin oluşmasına yol açmaktadır.
Göl yüzeyini kaplayan alglerin, ılgınların etrafını sarması nedeniyle temizlenmeleri de güçtür.
Bu olumsuz etkilerin ve gölün gerçek çayır bitkilerinin sağlıklı bir şekilde yetişmelerini sağlamak için, göl kıyısında oluşan ılgın topluluklarının sıklıkları ve konumları belirlenerek her yıl kontrollü olarak sökülmeleri gerekir. Gölün doğu kısmında tarlası olan vatandaşların arazilerinde de çoğalmaya başladığı ve sürekli tarlalarını ılgından korumak için sürdüklerini belirmektedirler.
Bafa Gölü kıyısında oturan vatandaşların ve turistik işletmelerin kabusu haline gelen ışık sineklerinin (göl sinekleri), yaz aylarında yoğun olarak üremelerinin nedeninin ılgınlar olduğunu yöre insanları da söylemektedir. Doğasıyla, tarihiyle, kuşlarıyla, balıklarıyla, coğrafi konumu ve antik özellikleriyle Türkiye’nin en güzel göllerinin başında gelen Bafa Gölü’nün sorunları için, kurum ve kuruluşların, üniversitelerin, yöre insanlarının, turizmcilerin, balıkçıların ve sivil toplum örgütlerinin işbirliği halinde çalışmaları ve duyarlılık göstermeleri gölün geleceği açısından olumlu olacaktır.
-