1966 Yılında Milli Park ilan edilen Dilek Yarımadası’ndan sonra,
1994 yılında Milli Park kapsamına alınan Büyük Menderes Deltası,
Lagünler ve tuzcul karakterdeki bataklıklar ve düzlükleri kapsayan delta özelliğindeki Türkiye’nin en önemli 10 sulak alanından birisidir.
Büyük Menderes Deltası levrek ve çipura balıklarının üreme amacıyla kullandığı iki alandan biri olması nedeniyle, ülkemizdeki ender ekosistem ve rezerv alanlarından bir tanesi olup, bölgedeki kıyı balıkçığı için çok önemlidir.
İçinde Tepeli pelikan gibi nesli tehlike altındakilerin de olduğu, 256 kuş türü deltada üremekte, barınmakta ve beslenmektedir.
Barselona, Bern ve Cites sözleşmeleri kapsamında korunması gerekli türler listesinde yer alan Akdeniz Fokları, Dilek Yarımadasının güney kıyılarındaki bakir mağaralarda yaşamakta ve deltadan beslenmektedir.
Caretta caretta (İribaş deniz kaplumbağaları) yoğun olarak geldikleri deltanın temiz sularında beslenmektedir.
Akdenizin endemik türlerinden birisi olan Posidonia deniz erişteleri, deltanın temiz sularında sualtı canlılarına ev sahipliği yapmakta, oksijen sağlamakta ve deniz ekosisteminin sağlıklı bir şekilde devam etmesine katkı yapmaktadır.
Dünyada sadece bu bölgede yetişen Çan Çiçekleri (Campanula tomentosa) gibi, karasal ve sucul birçok bitki türünün bu alanda yaşadığı görülmektedir.
Aslına uygun olarak restore edilen eski bir Rum köyü olan Eskidoğanbey, deltaya gelen ziyaretçilerin uğradığı önemli yerlerden birisidir.
Delta da bulunan Milli Parka ait ziyaretçi tanıtım merkezinde milli parka ait bilgiler verilmektedir.
Önceki yıllarda da talep edilen, ancak dönemin Çevre ve Orman Bakanlığı’nın izin vermediği balık çiftliklerinin tekrar alana getirilmesinin gündeme geldiği duyumunu aldık.
Gelişmiş ülkeler nitelikli alanlarını korumaya alıp, korunan alan sayılarını artırırken, biz uluslar arası sözleşmelerle korunan alanlarımızı heba etmememiz gereklidir.
Türkiye’nin en önemli sulak alanlarından biri olan Büyük Menderes Deltası’na balık çiftliklerinin kurulmak istenmesinin nedeni, düşük maliyet getirisi ve kar endişeleri olabilir. Ancak binlerce yıl kendi ekolojik dengesi içinde devam eden döngüyü değiştirmek, büyük tahribatlara yol açacaktır. Bu da telafisi mümkün olmayan sorunları doğuracaktır. Büyük Menderes Deltası’nı kaybetmememiz gerekir. Balık Çiftlikleri derin ve açık olan her denizde kurulabilir.
Yabancılar ülkemizdeki bir yunusu yaşatabilmek için büyük maliyetler sarf ederken ve yurt dışından uzmanlar getirirken, bizler kendi doğal kaynaklarımıza ve azalan türlerimize daha çok sahip çıkmamız gerekir.
Büyük Menderes Deltası’nda denizi kirletmeden, doğada tahribat oluşturmadan, türlere zarar vermeden kazanmak da mümkündür. Bu da ekoturizm faaliyetlerinin geliştirilmesiyle yapılabilir. Delta dünyada yaygın olarak yapılan kuş gözlemi için çok önemli türler barındırmaktadır. Kuş gözlemciliğinin alt yapısı geliştirilerek, gelir seviyesi yüksek ve doğaya saygılı olan gözlemcilerin buraya getirilmesi sağlanmalıdır.
Delta botanik turizmi için dünyadaki nadir olan bitki türlerine sahiptir.
Gastronomi turizmi için zengin deniz mahsullerinin ve Ege mutfağının lezzetli örneklerinin sunulduğu işletmeler mevcuttur.
Turistlerin çok beğendiği otantik yerleşimler bulunmaktadır.
Sırtını Antik Dönem’in Mykale Dağına dayayan Büyük Menderes Deltası, çevresindeki İon kentleriyle tarihi binlerce yıl öncesine giden bir uygarlıklar deltasıdır.
Deltayı ortadan ayıran Büyük Menderes Nehri’nin sorunlarıyla boğuşulurken, balık çiftlikleri gibi başka bir sorunla karşı karşıya kalınmamalıdır.
Orman ve Su Bakanlığı’nın bu tür talepleri önceki yıllarda olduğu gibi geri çevirmesini umuyor, herkesi Büyük Menderes Deltası’na sahip çıkmaya çağırıyoruz.