Binlerce yıllık insan yaşam izlerinin bulunduğu benzersiz doğal ve kültürel kaynaklara sahip Beşparmak Dağları’nda, kendine has özelliklerin bulunduğu birçok köy yerleşimi bulunmaktadır. Bu dağların vahşi coğrafyasında yer alan köylerin birçoğu, binlerce yıllık geleneklerini sürdürmeye devam ederken, bir yandan da teknolojinin gelişimiyle daha pratik, kolay ve ucuz maliyetler nedeniyle bu geleneklerini bir bir kaybetmektedir.
Adını hayıttan alan Aşağı Büyük Menderes Havzası’nın önemli yerleşimlerinden Söke’nin Karacahayıt Köyü’nde, Yörük yaşantısının devam ettiği eski yıllarda, ustaların el sanatıyla yaptığı hayıttan yapılma çit evlerde oturulmaktaydı.
Beşparmak Dağları’nda yolların henüz olmadığı ve hayvancılığın yaygın olarak yapıldığı dönemlerde, hayıttan yapılan çit evler yörük ailelerinin barınma yerleri olarak kullanılmaktaydı.
Yapımı için hayıt ve saz kullanılan çit evlerde, işçilik ve örme sanatından başka bir maliyet olmadığından, yöre insanı tarafından tercih edilmekteydi. Kış aylarında sıcak, yaz aylarında serin olan çit evler, depreme karşı son derece dayanıklı ve hiçbir risk getirmemekteydi. Bunu da 1955 yılında meydana gelen meşhur Balat depremini çit evde geçiren bir yöre sakininin “ deprem olduğunu sabah radyodan öğrendim” sözünden anlıyoruz.
Teknolojinin gelişimi, göçebe hayvancılığın azalması, betonun girmesiyle birlikte modern evlere geçen yöre insanları, eski çit evleri dam ve kiler olarak kullanmış ve daha sonra da kaderlerine terk etmiştir.
Doğal ve kültürel değerlerin yoğun olarak bulunduğu bu bölgede, eski yıllarda yaygın olarak yapılan çit evlerin günümüzde birkaç ustasının kalması, bu otantik evlerin artık tarihe karışacağını gösterdiğinden, EKODOSD – Karacahayıt Muhtarlığı işbirliğinde bir proje geliştirmeyi düşündük.
Öncelikle köy içinde bir çit evin yapılarak, yöre insanlarına ait eski eşyaların burada sergilenmesini sağlamak istiyoruz. Köye gelen ziyaretçiler hem buradaki çit evi, hem de köydeki zengin kültürel değerlerini köy yaşantılarını görmelerini ve geleneksel olarak yapılan Yörük yemeklerinden tatmalarını sağlayarak, köyde ekoturizmi geliştirmeyi hedeflemekteyiz.
Çit evlerden özellikle Kuşadası ve Didim gibi turistik kentlerde, otel ve tatil köyleri gibi yerlere de yaparak, bu geleneği tanıtmak ve çit evlerin küçük maketlerinin satışıyla da köy ekonomisine katkı yapılmasını sağlamayı düşünmekteyiz. Aynı zamanda bu sanatın ölmemesi için, bu sayede ustaların yeni çıraklar yetiştirmesini amaçlıyoruz.
Çit evlerin maketini ilk kez Beşparmak Dağları’nda yer alan Karakaya Köyü’nde Tarih Öncesi Kaya Resimleri Şenliği’nde tanıttık.
Karacahayıt çit ev maketi, 22-23 Mayıs 2012 tarihinde Orman ve Su Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Park Genel Müdürlüğü’nün düzenlediği Biyolojik Çeşitlilik Sempozyumu’nda açılacak stantlarda, Aydın ilinin bağlı bulunduğu Manisa 4. Bölge Müdürlüğü tarafından Ankara’da tanıtılması düşünülmektedir.
Çit evlerin Karacahayıt Köyü’nün hem tanıtımına hem de ekonomisine önemli katkı yapacağını umuyoruz. Burada yaşayan insanların doğal ve kültürel zenginliklerine daha çok sahip çıkmalarını, geleneksel köy adetlerini kaybetmemelerini ve ekoturizmi bu bölgede yaygınlaştırmayı hedefliyoruz.
Karacahayıt Köyü muhtarı Ahmet ATEŞ “ Köyümüze geçtiğimiz yıl ilk kez Amerikalı turistler geldi. Köyümüzün kültürünü, insanlarını ve yemeklerini yakından tanıttık. Çok mutlu oldular. Köyümüzün çevresinde binlerce yıllık uygarlıkların kalıntılarını, doğal güzelliklerini, zeytiniyle, elmasıyla geleneksel olarak yaptığımız birçok tarım ürünlerini ve atalarımızın kaldığı çit evleri görmeleri ve Yörük yemeklerinden tatmaları için yerli yabancı herkesi köyümüze bekliyoruz.” Dedi.
ÇİT EVLERİN ANA MADDESİNİ OLUŞTURAN Hayıt (Vitex agnus-costus) kışın yapraklarını döken, oldukça baharatlı bir kokuya sahip, çalı görünüşünde 1-3 metre yüksekliğinde olan, mor veya beyaz çiçekli çalımsı bir ağaççıktır. Çiçekleri yaz sonu açar ve sonbaharda minik yemişler verir. Akdeniz ülkelerinde yaygın olarak yetişen bu bitki, ülkemizde Ege ve Akdeniz bölgelerinde çok bulunur. Beşparmak otu olarak da bilinir. M.Ö 450’ de hayıt’ tan ilk olarak bahseden tıbbın babası kabul edilen Hipokrat’ tır. O dönemden beri hayıt yüksek ateş, baş ağrısı, gazlanma ve idrar arttırma için ama en önemlisi günümüzde de devam eden şekliyle “kadın hastalıkları” için tavsiye edile gelmiştir. Adet görme düzensizliklerinden menopoz semptomlarına kadar tüm jinekolojik şikayetler için kullanıldığı bilinmektedir. Hayıt en çokta erkeklerdeki cinsel isteği azaltmasıyla ünlenmiştir. Beşparmak Dağları’nda yaşayan yöre insanları hayıttan çit ev yapmaktadır.