ANTİK DÖNEMİ’N LATMOS KÖRFEZİ BAFA GÖLÜ’NÜN
İÇİNDE DE, KIYISINDA DA TARİH FIŞKIRIYOR
Altı yüzyıl süren inşaata rağmen tamamlanamayan ve Antik Dönem’in en büyük yapı harabelerinden biri olarak gösterilen Didyma’daki Apollon Tapınağı, Didim’e gidenlerin mutlaka gördükleri, tüm ihtişamıyla ayakta duran muhteşem bir ören yeridir.
1976 yılında keşfedilen Didim’deki Apollon Tapınağı’na yapı malzemesi sağlayan Bafa Gölü’nün güney kıyılarındaki Antik Miletos Mermer Ocakları, EKODOSD Onursal üyesi Dr. Anneliese PESCHLOW’un yaptığı araştırmalar sonucunda gün ışığına çıkmıştı.
Bafa Gölü’nün güney kıyılarındaki Büyük Asar Tepe, Tahtacı Tepe ve Oyuk Dağı civarındaki 5-6 km.lik bir alana yayılan ve gölden 4-5 km. Uzaklıkta bulunan birçok ocak bulunmaktadır. Bakir bir alanda olması nedeniyle birçok insanın bilmediği, hatta yöre insanının bile, zeytin toplama mevsimlerinde üzerinde yemek yedikleri ve düz taş olarak değerlendikleri sütun kasnakları kilometrelerce alana yayılmıştır.
Peschlow’a göre; Antik Mermer ocaklarında taş işçileri tarafından sütun hatları kaya yüzeyine çizilmekte ve sonra daire biçiminde oyularak kasnaklar şekillendirilmekteydi.
Tapınak yapı belgelerine göre, Miletos’un mülkiyeti altında olan Antik mermer Ocaklarında, Apollon Tapınağı ile ilgili işleri bir mimar yönetmekte, yapı kontrolünü ise bir komiser üstlenmişti.
Buradaki iş gücünü kendilerine para verilmeyen, ancak yemek ve barınma olanağı sağlanan tapınak köleleri oluşturuyordu.
Tapınak köleleri yetmediği zaman, ücret karşılığında parça başı çalışan usta işçilerde çalıştırılmaktaydı. Kiralık işçilere ödenen ücret çalıştıkları süreye göre değil, yapımını tamamladıkları parça sayısına göre verilmekteydi.
Mimari parçaların mermer ocaklarından 4-5 km. Aşağıdaki ovaya taşınması, halatlara bağlanmış kızaklar üzerinde yamaçtan aşağıya indirilmesiyle gerçekleştirilmiş.
Mimari parçalar ovada kızaklara öküz koşularak, bugünkü Belen Tepe’de bulunan o dönemde Miletos’un liman kasabası olan İoniapolis limanına getirilmekteydi. Antik Dönem’in limanı olan İoniapolis günümüzde, sular altında ve sazlıkların içinde kalmıştır.
Apollon tapınağı’ndaki yapı yazıtlarının betirttiği üzere, sütun parçaları limanda bekleyen teknelere yüklenerek, Bafa Gölü’nün güneyinden günümüzde takriben 30 km. Uzaklıktaki Panarmos’a(bugünkü Mavişehir) taşınmışlardır.
Antik Mermer Ocaklarında taş kırma, ilk yontma, çalışma artığı taşların tasfiyesi, nakil yolunun yapım ve onarımı, ocaklardan limana nakil, limanda mimari parçaların gemiye yükleme işlemi ve gemilerle Panarmos’a taşıma, burada yükün indirilmesi ve Didyma’ya taşınması, bugün düşünüldüğünde inanılmaz gibi gelmektedir.
İnsan zekası ve gücü, o dönemin teknik olanaklarıyla birleşerek, meydana çıkan muhteşem eserleri yıllarca Panormos’a taşımıştır.
Apollon Tapınağı 122 sütuna göre planlanmıştır. Çalışma koşullarının, arazi şartlarının çok zor olmasından dolayı yıllık bir sütunun maliyetinin 40.000 Drahmi olduğu, bunun da günümüz parasına çevrildiğinde takriben 2 milyon Euro karşılığında olduğu düşünüldüğünde, bu yapının neden yüzyıllar boyu sürdüğünü de anlaşılır kılmaktadır.
Çevresi 7.06 mt. gelen sütun kasnakları tonlarca ağırlıktaydı. Öncelikle kaya tabanından ayrılarak, kaba kısımları işlenmekteydi.
Tonlarca ağırlığındaki arşitrav bloklarının o günkü olanaklarla nasıl işlendikleri, nasıl taşındıklarını hayret etmemek mümkün değil.
Sütun kasnaklarının Panormos Limanı’ndan Didyma’ya taşınması da, inanılmaz teknik ve güç gerektiriyordu.
Bafa’nın güneyinde Antik mermer ocaklarında çalışan ustaların çıkarmış olduğu eserler, bugün Apollon Tapınağı’nda göğe doğru yükselmekte ve dimdik ayakta durmaktadır. Her yıl binlerce yerli-yabancı turistin ziyaret ettiği Apollon Tapınağı’na gelen konuklar, Bafa’nın güneyinde yıllarca mermerleri yontan dönemin taş ustalarını, belki de hiç bilmeden gelip-geçmektedir.
Antik dönemin çileli taş ustalarının yonttuğu sütun kasnakları, bugün iki zeytinlik arasında sınır duvarı gibi durmakta,
Ya da etrafına dolan toprak ve üzerine gelen pinar dallarıyla yavaş yavaş kaybolup gitmektedir.
Günümüzde ise bu tarihin üzerinde “bu sene olmadı, olanlar da kurtlu çıktı” diyerek, olan zeytinleri toplayıp geçimlerini sağlamaya çalışan ve farkında bile olmadıkları her biri bir sanat eseri olan sütun kasnaklarının üzerinde düz taş diye yemek yiyen yörenin çileli insanları oturmaktadır. Halbuki Didim Apollon Tapınağı’na gelen turistlere, sütunların ilk çıktığı bu ocaklar, sütun kasnakları, dönemin Antik Limanı gezdirildikten sonra tapınağa götürülse, burada yaşananlar da bilinecek, yörenin insanı da yarar sağlayacak.
EKODOSD
EKOSİSTEMİ KORUMA VE DOĞA SEVENLER DERNEĞİ