Çığlıklarıyla insanların ilgisini çeken, ressamlara ilham veren, şairlerin “Martılar ki sokak çocuklarıdır denizin” gibi şiirlerine konu olan martılar, kıyı kentlerinin manzarasına büyük renk katarlar. Kumsal ve liman çevrelerinde çok görülen martılar, bütün faaliyetlerinde toplumcudur ve birlikte hareket ederler. Martıların birçoğu, insanların yaşadığı yerlerde ortak bir yaşam içerisindedir. Hep birlikte avlanıp, dinlenen martılar bazen aralarında kavga ettikleri de görülür.
Kıyı kentlerinde yaşayan insanların en büyük tutkularından birisi olta balıkçılığıdır. Özellikle olta balıkçılığına yeni başlayan ya da vakit geçirmek için deniz kıyısında balık avlamak isteyenler, sık sık oltalarının iğneleri kayalara takılıp misinalarının kopmasından şikayet ederler. Denizde kayalara takılan oltalarının iğnelerini alamadıkları için, yeni bir iğne takarak avlanmaya devam ederler. Serbest kalan iğneler ve misinalar bir süre sonra denizin yüzeyinde gezmeye başlar. Tehlike de bununla birlikte başlar.
Denizdeki olta iğnelerinin tehdit ettiği canlıların başında martılar gelmektedir. Kuşadası sahilinde avlanan bir martı, oltalara yakalanınca kendisini sahildeki bir apartmanın üzerine bırakır. Martının zor durumda olduğunu gören duyarlı bir vatandaş EKODOSD derneğini arar.
Olay yerine giderek martıyı yakalayan EKODOSD yönetim kurulu üyesi Rüştü KİRMAN ve Kuş uzmanı Yalçın SAK, martının ağzında ve vücudunun muhtelif yerlerine takılı olan iğnelerin hepsini çıkarır. Denizde bırakılan bu tür misinalı olta iğneleri martılar için büyük tehlike oluşturmaktadır. Martı olta iğnelerinden kurtarıldıktan sonra gerekli tedavisi yapılır.
Beslenmesini yapıp-yapamadığı kontrol edilir. Verilen yiyecekleri yediği görülünce serbest bırakılır. Özgür olduğu yaşam alanına geri dönen martı suyla tekrar bütünleşir. Kendisini bir apartmanın üzerine bırakarak, duyarlı insanlar sayesinde kurtulan martı çok şanslıydı. Ancak bu tür olaylardan dolayı yaşamını yitiren, vücudunun her yanına batmış olta iğneleri ve boynuna dolanmış misinalarla dolaşan o kadar çok martı var ki, bunların hepsi şanslı değil.
Burada olta balıkçılarına çok iş düşmektedir. Onlar kopan misina ve iğnelerini kaybetseler de, hemen yenisiyle değiştirebiliyorlar. Ancak üzerinde iğnelerle dolaşan martıların çektiği acıyı ve kaybettikleri canları değiştirmek mümkün olmuyor. Martılar olta iğneleri gibi tehlikelerin yanı sıra, denize atılan naylon poşetler yüzünden, Caretta caretta ve yunuslar gibi su altı canlılarıyla birlikte yaşamları sürekli tehlike içerisindedir. Denize bırakılan bu naylon poşetleri yiyen ve sindiremeyen martılar, sürekli tokluk hissi duydukları için aç kalarak ölmektedir. Deniz kirliliğinin önüne geçilmesi için her vatandaşın duyarlı olması, iğnelerini ve misinalarını denizde bırakan olta balıkçılarının bıraktıkları bu malzemelerin, gerek sualtı canlılarını gerekse martı gibi canlıların yaşamlarını tehdit ettiğini düşünmeleri gerekir.