Milas el halılarının özgün örneklerinin dokunduğu Bodrum’a bağlı Çömlekçi Köyü’ne gittik bu hafta. Köylüler çoluk çocuk zeytine gittiklerinden, köyde kalan birkaç yaşlı amcalarla konuştuktan sonra, Çömlekçi Köyü’nün içinden yürüyüşe başladık.
Köyün hemen yanı başından başlayan kızılçam ağaçlarının içinde, ciğerlerimize temiz oksijen çekerek yürüdük.Geçtiğimiz haftaki yürüyüşümüz hep inişti, bu yürüyüşümüzde biraz tırmanma yaptık.
Havanın çok sıcak olması nedeniyle zaman zaman dinlenme molası verdik.Birçok bölgede kar kış devam ederken, bizler papatyaların içinde yürüdük.
Bu güzel yeşil dokuyu bozan tek şeyin, orman
ın her tarafına atılan çöpler olduğunu gördük. Köyün gençleriyle bu konuyu konuştuk. Sık sık buralara gelmemizi isteyen gençlere, öncelikle çevre sorunlarını gidermeleri konusunda tavsiyelerde bulunduk.
Bu sorunu ancak onların halledebileceğini, çöplerin doğaya atılmaması gerektiğini, hem muhtarlarıyla hem de köyde yaşayanlarla görüşerek bu duruma el atmalarını istedik.Çok güzel bir havada geçen yürüyüşten herkes keyif aldı.
Ege’nin ılıman ikliminde terleyerek, birkaç kez tişörtlerimizi değiştirmek zorunda kaldık.
İklimin güzelliğiyle birlikte karganların çiçeklerini erken açtıklarını gördük.
Anemonları gören herkes kendisini yeşil çayırların üzerine bıraktı.Sıcakların etkisiyle birlikte çıkan bir yılanın karşıya geçmesine izin verdik. Zeytin toplayan köylülere de tembih ederek yılanı öldürmemelerini, doğal denge içinde onun da bir görevi olduğunu söyledik.
Yüzlerce yıldır altında yatan Acar Dede sayesinde ayakta kalmayı başaran meşe ağacını inceledik.
Eski mezarlıkta erken çıkan Barlia robentiana türü orkideleri inceledik. Mezarlara olan saygı nedeniyle toplanmadıklarına sevindik.
El dokuması özgün Milas halılarının dokunduğu Çömlekçi Köyü’nün halılarını, aramızda bulunan profesyonel halıcılarla birlikte inceleme yaptık. Karşısında profesyonel halıcıları gören köyün halıcısı, fiyatları yarıya indirince halılar kapışıldı.
Çömlekçi Köyü’nden ayrılarak, Tuzla’nın ince uzun bacakları, S biçimli boyunları, öne kıvrılan gagaları ve zarif hareketleriyle, harika renkli flamingoların kurlarını ve beslenmelerini gözlemledik.Daha sonra Tuzla sulak alanının Ege Denizi’ne açılan boğazında, Antik Bargylia kentinin yanın başında yer alan Boğaziçi Köyü’ne geldik.
Sessiz sakin Ege’nin bu şirin köyünde bulunan Orfoz restoranda, “Dünyada en iyi karidesi bizim buradan çıkar” diyen Fuat Usta’nın karides güveçlerini, taze balıklarını güzel bir havada yiyerek, mutlu bir gün geçirmenin keyfini yaşadık.