Söke’ye bağlı Kisir Köyü sınırları içinde bulunan Osmankuyusu, Beşparmak Dağları’nın yüksek yaylalarından gelen Yörüklerin kurduğu bir yerleşim yeridir. Zamanında kalabalık nüfusu olan yerleşimde 30 hane bulunmaktadır. Doğal bir yerleşim yeri olan Osmankuyusu’nda, cami, kahve, bakkal ve fırın yok. Tam organik bir yerleşim.
Günümüzde dumanı tüten ev sayısı 8’e düşmüş. Bu ailelere mensup 14 kişi buradaki doğa şartlarına uygun yaşamını sürdürmeye devam etmektedir. Bu kişilerden en küçüğü 45 yaşında olup, diğer genç neslin hepsi, Kisir Köyü’ne ya da Söke’ye göçmüş.
Yerleşimin en yaşlı kişisi 90 yaşındaki Ali YORDAN. “Eski güç, takat kalmadı” dese de, eşeğine binerek dağdan odun yapacak kadar hareketli bir yaşantısı var.
Yerleşimi kuranlardan Hacıkaramollaların bekar olan kardeşi Osman ölünce, ölen kişinin arkasından yapılan geleneklere göre bir kuyu açılmasına karar verilmiş. Yerleşimin tek suyunun çıktığı yer olan kuyunun kimin için kazıldığını soranlara “Osman’ın kuyusu” denmiş. Bu gel zaman git zaman Osmankuyusu adını alınca, yerleşimin adı da Osmankuyusu kalmış. Günümüzde kuyunun üzeri kapatılarak tulumbaya çevrilmiş.
1950’li yıllara kadar Osmankuyusu’nda karakovanla arıcılık yapılmaktaymış. Ancak yerleşimin olduğu yerin bakir bir alanda bulunması nedeniyle, kovandaki ballara dadanan ayılardan bıkmışlar ve yöre insanlarının “Kovanlık” diye tabir ettiği arı evlerini yüksek kayaların üzerine inşa etmişler. Günümüzde ayılar artık yok olmuş, kovanlıklar işlevini kaybetmiş ve kovanlarda değişerek modern şeklini almış. Yerleşimin içindeki kovanlığın ise Antik bir yapı gibi hala özelliğini koruduğu görülmektedir.
Beşparmak Dağları’nda Antik Dönem’de Myus’tan, Amyzon’a giden ve günümüzde zeytincilerin hala kullandığı döşeme yol, Osmankuyusu’nun içinden geçmektedir.
Doğaya uyumlu ve özgün mimarisiyle tarihi yapıları andıran, muhtemelen Karya mimarisinden esinlenerek doğal taşlardan yapılan fırınlar hala hizmet vermeye devam etmektedir. Çünkü yerleşimde fırıncı yok.
Burada yaşayan Yörüklerin asıl uğraşı olan hayvancılık, önce keçilerin ve develerin, sonra koyunların satılmasıyla iyice azalmış ve kendilerine yetecek kadar büyük baş hayvanlarla baş başa kalmışlar.
Ekonomileri zeytine dayalı olarak çalışan Osmankuyulular, hayvancılığın popüler olduğu dönemleri geride bırakmışlar “bizim için en önemli ürün zeytin” diyorlar.
Akdeniz havzasında yaşayan insanlar tarafından en çok saygı gören, değerli ve çok yararlı bir ağaç türü olan zeytinin, Osmankuyusu’nda yaşayan insanlara hayat veren taş düzenekleri, Tekeler’li taş ustaları tarafından yapılmış.
Hayvancılık yaptıkları yıllarda nüfus çoğalmaya başlayınca, Tekeler’li taş ustalarından zeytinyağı sıkmasına öğrenen Osmankuyu’lu Yörükler, 1990’lı yıllara kadar “ayakyağı” denilen yöntemle yağlarını sıkmışlar.
Zeytinin önemli ürün olması nedeniyle, Kisir Köyü’nün ileri gelenleri 1962 yılında Tarım Kredi Kooperatifi kurmaya karar vermişler. Kooperatifin kurulması için 31 kişinin imzası gerekir. 30 kişiye imzalatırlar ancak diğerleri cesaret edemez. O sırada Kisir köyü’nden Osmankuyusu’na eşekle giden Ali YORDAN’ı çevirirler. Önce kabul etmez, o dönemde kooperatifçilik farklı anlaşılmaktadır. Sonra imzayı basar ve onun sayesinde Kisir Tarım Kredi Kooperatifi kurulur.
Osmankuyusu’nun canlı tarihi Ali YORDAN “Yıllarca burada ayak yağı sıktık. Hep birlikte zeytinleri toplar, sonra gümelerin içinde biriktirirdik.
Buradan değirmene kor, eşekle taşı çevirerek zeytinleri ezerdik.
Çuvallara koyduğumuz ezilmiş zeytinleri kadınlar ahşap şırnaların içinde ayaklarıyla çiğneyerek zeytinin yağını çıkarırlardı. Bu öylesine güzel bir yağdır ki, çökeleğin üzerine döküp, taze soğan ve sıcak bazlamayla bir yedin mi, kuzunun budunu bile istemezsin.
Sıkılan yağları bu eski küplerin içine korduk. Ama şimdi bu plastikler çıktı. Kolaylıkmış gibi görünüyor ama ne varsa bu eski küplerde var.”
Kisir Köyü’nde Rumlardan kalma yağhane açılınca, zeytin en önemli ürün haline gelmiş. O dönemde yol olmadığı için zeytinleri develerle taşımışlar.
Asfalt yol yapılsa da, zeytinleri Beşparmakların vahşi ve engebeli coğrafyasından yine eşekler indiriyor. Toplanan zeytinler daha sonra araçlara yüklenip, köydeki modern zeytinyağı fabrikalarına götürülüp sıktırılıyor.
Özgün mimarili evleri, bitki örtüsü ve hayvanlarıyla bütünleşen Osmankuyusu, fotoğraf tutkunlarının inanılmaz kareler yakalayacağı doğal bir plato gibi kendisini keşfetmek isteyenleri beklemektedir.
Artık kullanılmayan taş değirmenler ve zeytinyağı işlikleri Osmankuyusu’nun içinde doğal bir dekorasyon gibi durmakta, “Ayakyağı”nın hikayesi ise 90 yaşındaki Ali YORDAN’ın anlattıklarıyla gelecek nesillere miras olarak kalmaktadır.