Bu yıl orman içinde, dağda, bayırda her türlü arazi koşullarında, doğanın zorluklarına göğüs gererek yapacağımız yürüyüşlerin ilki için, her yıl geleneksel olarak yürüdüğümüz parkur olan Alatepe Köyü’ne geldik.Alatepe Köyü’nden yamaç paraşütçülerinin atladığı tepeye doğru yola çıktık.Kentlerde de köylerde de en büyük sorunlarımızdan birisi olan çöplerin doğaya da atıldıklarını gördük.Ege’nin önemli doğa alanlarından Gökova’nın, hem kuzeyi hem de güneyindeki bitki örtüsünün büyük ölçüde korunmuş olduğunu gördük.
Alman, Hollandalı ve Rus üyelerimizin de katıldığı yürüyüşte, Antik Dönem’de Keramos’luların kullandığı patika yolu takip ettik.Patika yolun üzerinde bulunan antik kalıntıları inceledik.Yeşille mavinin buluştuğu, harika manzaraların oluştuğu, bir turizm yöresi olmasına rağmen fazla bir tahribatın görülmediği, düz ovadaki arazileri bile büyük ölçüde korunmuş olan Ören Beldesi’ni yukarıdan kuşbakışı izledik.Yamaç paraşütünün yapıldığı en güzel yerlerden biri olan Alatepe’ye geldik. Uçamadık ama güzel manzarasında fotoğraflar çektik.
Birçok doğal varyanttan oluşan parkurda döne döne harika manzarayı seyrederek indik.Ören’e sırtımızı dayayarak anı fotoğrafları çektirdik.
Panoramik manzaraya sahip parkurun yüksekte olmasından herkes heyecan duyarak keyif aldı. Kızılçamların içinde içimize bol bol oksijen çekerek yürüdük.
Bundan sonraki yürüyüşlerin zorluk dereceleri artacağından, ilk yürüyüşümüz olan 9 km.lik parkur bizim için ısınma yürüyüşü oldu.Alatepe-Ören Yalısı parkurunun patika olması, harika manzarası ve zengin bitki çeşitliliği içinde yürünmesi üyelerimizin beğenisini aldı.
Parkur üzerinde açan acı çiğdem gibi sonbahar çiçeklerini inceleme fırsatımız oldu.
Yürüyüşün bitiminde rengarenk çiçeklerle süslü evleriyle Ören Yalısı’na indik.Deniz kıyısına geldiğimizde yağmur başladı. Deniz suyunun ılık olduğunu görünce kendimizi suya attık ve yağmurda denize girmenin keyfini yaşadık.Bafa Gölü’nün kıyısında sıcak çaylarımızı yudumladıktan sonra Kuşadası’na geri döndük.