Sürdürülebilir turizmi ve çevre duyarlılığını yansıtan uygulamaları hayata geçiren ülkelere taleplerin daha çok olduğu bilinmektedir. Ekolojik varlıklarını, vahşi yaşam ortamlarını iyi koruyan, korunan alanlarını artıran ve onları belirli kurallarla koruyarak kullanmasını bilen ülkelerdeki turist potansiyeli her geçen gün artmaktadır. Bu ülkeler alışılmış turizmin dışına çıkarak, alternatif doğa ve kültür turlarıyla taleplerini artırmaktadır. Ülkemizde bu tür turizm için, doğal ve kültürel zenginliklere sahip en iyi yerlerden birisi Bafa Gölü’dür. Gölün çevresini saran turizm işletmeleri, moteller, pansiyonlar buradaki doğal ve kültürel zenginliklerden kazanırken, yöre insanları da gölden çıkardıkları balıklarla geçimlerini sağlamaktadır.
Bugün Bafa Gölü’nün kıyısındaki işletmelerden, balıkçılardan ve yöre insanlarından gelen taleple, gölde meydana gelen olumsuz gelişmelerle ilgili bir araştırma yaptık. Uzun süredir takip ettiğimiz Bafa Gölü, son yıllarda kış yağmurlarıyla birlikte ekolojisinde iyileşme oluyor gibi görünse de, hastalığın seyri yaz aylarında görsel olarak bile görülmektedir. Bugün göle gittiğimizde gördüğümüz manzara içler acısıydı.
Gölün içine yeşil boya dökülmüş gibi bir renk aldığını tespit ettik.
Gölün bazı alanlarında peltemsi görünümünde görülen, bazı alanlarında ise akıntılı bir nehir gibi akan yeşil renkli cıvık bir maddenin, göl yüzeyini yeşile çevirdiğini gördük.
Bu durumdan en çok şikayetçi olanlar yöre balıkçıları. Balıkçılar menderesten verilen suyla birlikte bu görüntünün oluştuğunu, mağdur durumda olduklarını, ağlarını attıklarında tüm gözlerin bu maddelerle kaplandığını, balık avlayamadıklarını, ağlarına takılan peltemsi maddelerle kaldıramadıklarından, ağlarını kesmek zorunda kaldıklarını söylediler.
Avladıkları balıkları pazarlayabilecekleri en iyi aylarda böyle bir durumun meydana gelmesinden dolayı güç duruma düştüklerini söyleyen balıkçılar, bu durumda balığa çıkamayacaklarını belirttiler.
Yaz mevsiminin gelmesiyle birlikte turizmin hareketlenmesini bekleyen turizm işletmeleri, gölün rengini görünce turistlerin terk ettiklerini, günübirlik tekne gezisi isteklerini geri çevirdiklerini, yeni başlayan bu olumsuz durumun koku yapması halinde işlerinin tamamen duracağını söylediler.
Göl kıyısında dolaştığımız köylerde ışıklara çok sinek geldiğini, sabah olduğunda sinekleri küreklerle temizlediklerini belirttiler.
Farklı alanlardan almış olduğumuz su örneklerini, laboratuvar analizleriyle, türsel ayrımlarının yapılması için, bölgemizdeki sulak alanlarla ilgili işbirliği yaptığımız bilim danışmanımız SDÜ Eğirdir Su Ürünleri Fakültesi Yrd. Doç. Dr. Erol KESİCİ’ye gönderdik ve bilgi alışverişinde bulunduk.
EKODOSD bilim danışmanı SDÜ Eğirdir Su ürünleri Fakültesi bilim adamlarından Yrd. Doç. Dr. Erol KESİCİ “Bafa Gölü’nde biyolojik kirlilik hat safhada olup, bizim 2010 – 2011 aylarındaki örneklerimiz bu boyutları belirlemiştir. Yüzey kısmını mavi-yeşil algler (cyanophyteae), dip yapısını yeşil algler (chlorophyta) kaplamış. Microsistit sp. Ve aphanizomenon sp. Türler göldeki yeşil renge neden olmaktadır.
Gölün iç kısmı pelteleşmiş makroskobik alglerle kaplıdır. Bu tür oluşumlar Bafa Gölü gibi tatlı ve tuzlu su girişi dengesiz olan göllerde kirlilikle birlikte üst seviyeye çıkar. Göle verilen sularda da nitrat ve fosfat gibi besleyici tuzların çok olması, bilhassa yaz aylarında Bafa Gölü’nde alg artışını tetiklemektedir. Bu tabakalaşmada su sıcaklığıyla birlikte, ışık alglerin çoğalmasını hızlandırmaktadır. Görünen manzarada azot ve fosfor gibi tuzların göl içerisinde, bu bölgelerde homojen dağılımı, gölün bu kesimlerinde alg patlamasına neden olmaktadır. Suları kirletilmiş olan göllerde bu durum söz konusudur. Gölün içerisinde aşırı oranda askıda katı madde bulunmaktadır. Bunun yanı sıra Bafa Gölü’nün dip çamuru organik karakterdedir.
Rüzgarla ve dalga hareketiyle kıyıya gelen bu bitkiler nedeniyle, gölde bu yıl sivrisineğe benzer bazı yöre halkı tarafından “gümül” adı verilen sinekler daha da çok artacaktır. Bu sinekle Bafa Gölü çevresinde rekrasyonel faaliyetleri büyük oranda olumsuz etkileyecektir. Yani insanlar geceleri akşamları ışık yakamaz duruma geleceklerdir. Işık yaktıklarında çaylarını içemeyecekler, yemeklerini yiyemeyeceklerdir. Sineğin dışında koku meydana gelecektir.
Tüm bunların nedeni; doğal bir göl olan Bafa Gölü’nün doğal yapısına yapılan müdahale ve kirlilikten kaynaklanmaktadır.
En önemli çare; organik dip yapısının uzaklaştırılması, askıdaki katı maddelerin uzaklaştırılması, gölün iç ve dış yükler tarafından kirletilmemesi, doğal yapısındaki gibi(1950-1970) göle nasıl su giriyorduysa, o sistemin sağlanması, temiz suyun verilip, göldeki biyolojik zenginliğin artırılmasıdır.
Bafa Gölü doğal bir göldür, baraj gölü gibi bakılmamalıdır. Daha önceki yaptığımız çalışmalarda önlem alınmadığı takdirde, yaz aylarında daha büyük sorunlar bekleyeceğini söylemiştik. Sıcakların başlamasıyla birlikte sorunlar çıkmaya başladı.” Dedi.
Bafa Gölü’nün; balıkçının “balıkları nasıl avlarım” diye düşünmeyeceği, turizmcinin turistleri getirebilmek için çareler aramayacağı, kuşların beslenebileceği, ekolojik dengenin sürdürebilir bir şekilde devam edebileceği bir göl şekline dönüşmesi için, çok acil çözümler üretilmelidir.
Endüstriyel tesislerin kimyasal atıkları, yerleşim yerlerinin evsel atıklarıyla kirletilen Büyük Menderes Nehri’nin suları artık temiz akmalıdır. Bafa Gölü’ne hak ettiği önem mutlaka verilmelidir.
Çünkü zengin biyolojik çeşitliliğin olduğu, binlerce yıllık tarihi değerlere sahip, benzersiz bir doğası olan başka Bafa Gölü yok…