Aşağı büyük Menderes Havzası’nın en önemli sulak alanlarından biri olan Azap Gölü; Tepeli Pelikan, Bahri, Angıt, Yeşilbaş Ördek, Sakar Meke, Akbalıkçıl, Gri Balıkçıl gibi önemli birçok kuşun ürediği, barındığı ve beslendiği önemli bir sulak alandır.
Derneğimiz EKODOSD, 2007 yılından bu yana takip ettiği Azap Gölü’nde yaşanan olumsuzluklarla ilgili bazı tespitlerde bulunmuştu. 2010 yılının Haziran, Temmuz ve Ağustos ayı incelemelerinde göl suyunun renginin yeşil renkte olduğunu, sazlıkların kuruduğunu, göl tabanından gaz çıkışının varlığını, yoğun bir şekilde balık ölümlerinin yaşandığını ve bu balıkları yiyen kuşlarda da ölümlere rastlandığını tespit etmiştik.
Antik Dönemde Ege Denizi’nin küçük bir koyu olan Azap Gölü, binlerce yıl önce yapılan ünlü Lade Deniz Savaşı’nda, İonların karşısındaki Pers askerlerini balıklarıyla beslemiş, günümüzde ise yanı başındaki köyü besleyemez hale gelmiştir.
Gölde yaşanan olumsuzluklar konusunda ilgili kurumları uyararak, bilimsel araştırmaların yapılması için işbirliği yaptığımız SDÜ’ye başvurmuştuk.
EKODOSD Bilim Danışmanı, SDÜ Eğirdir Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Erol KESİCİ’nin başkanlığındaki bilim heyeti, geçen yıldan bu yana Azap Gölü’yle ilgili limnolojik araştırmalarını yürütmektedir.
SDÜ-EKODOSD işbirliğiyle Azap Gölü’nde meydana gelen sorunların giderilmesine yönelik yapılan çalışmaların sonuçlarına göre, önlem alınmadığı takdirde gölün durumunun bu yaz daha da kötü olacağını göstermektedir. EKODOSD Bilim Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Erol KESİCİ sonuçlarla ilgili yapmış olduğu açıklamada “Azap Gölü’nde Şubat- Mayıs 2011 aylarında yapmış olduğumuz (SDÜ) Limnolojik araştırmalarda göl suyuna dış ortamdan aşırı oranda nütrient ( besi maddesi-atıklar-yapı maddesi) girişleri ve gölde geçen yıllardan mevcut olan ve ortamdan uzaklaştırılmayan besi maddelerin artışı sonucu gölde çözünmüş oksijen sevileri çok düşük olduğu belirlenmiştir. Azap Gölü’nde, hidrojen sülfür gibi koku veren gazlarının salınımında artış söz konusudur. Gölde; Seki Diski(Suyun ışık geçirme özelliği) değerinin 6-14 cm arasında belirlenmesi gölün suyundaki askıda katı madde miktarının ve klorofil a miktarının aşırı oranda artışını göstermektedir. Eğer gerekli önlemler alınmaz ise ısınan hava sıcaklarıyla birlikte Temmuz ve Ağustos aylarında geçen yıllardaki sorunlarla tekrar karşılaşabilecektir.
Azap Gölü’nde önlem almada geç kalınır ise; gölde mavi yeşil alglerin aşırı artışı sonucunda; göl suyunda yine siyano bakterilerce istila edilecek ve gölde kitleler halinde su kuşlarının, balıkların ve diğer su canlılarının ölümlerine bu yılda rastlanabilecektir. Gölde kamış ve saz bitkilerinin büyüme kısımlarının üzerinin sediment çamuruyla kaplanması, gölde bitki gelişimini de sınırlamaktadır.
Havza geçen yıla nazaran daha fazla yağış almasına rağmen; Azap Gölü’ne aşırı azot ve fosfor girişi ( tarımsal atıklar, göl tabanında var olan dip maddesi)yüksek oranda belirlenmiştir. Bunun sonucunda göldeki canlılara, çevresindeki kuşlara, besi hayvanlarına, insanlara zarar verebilecek zehirli bakterilerde artış olacaktır. Siyano bakteriler göl tabanında biriktiklerinde, öldüklerinde veya çeşitli yollarla sindirildiklerinde suda çözünen toksinleri (zehirleri) açığa çıkarırlar.
Geçen yılların aynı dönemdeki su ölçüm sonuçlarının bu yılki sonuçlarla karşılaştırılması sonucunda Azap Gölü’nde kirliliğin giderek arttığı görülmektedir.
Buna; havzada bulunan dış kirletici kaynakların ve göl dibindeki sediment tabakasının oluşturduğu iç yüklerin neden olmaktadır. Bu nedenle göl ve çevresinde gerekli önlemler acilen alınmalı ve alınacak önlemlerde gölü kirleten her faktörün değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu konuda ciddi önlemlere ihtiyaç duyulmaktadır. Azap Gölü’nü dış-iç kirleticilerle baş başa bırakıp, iyileşmesini beklememek gerekir. Bu duyarsızlık; göl ve çevresinde her yıl artan boyutlarda çevre felaketleriyle ve sorunlarla karşı karşıya kalınmasına neden olacaktır. Çünkü yapmış olduğumuz araştırmalarda Azap Gölü’nde geçen yıl meydana gelen çok sayıda canlının ölümüne, suyunun zehirlenmesine neden olan olumsuzluklarla ilgili iyileştirme çalışmalarına rastlanamamıştır. Su analiz sonuçları; gölün aşırı oranda ötröfik düzeyde olduğunu kanıtlamaktadır. Gölde alınabilecek en önemli önlemlerden bir diğeri de suyun sirkülasyonun artırılması olmalıdır. Göle bilim dışı müdahalelerden kaçınılmalıdır.” Dedi.
Gölün bugünkü durumuna bakıldığında, yaz aylarında tekrar çevre felaketleriyle karşı karşıya olacağını göstermektedir. Ne yazık ki geçen yıldan bu yana gölle ilgili bir iyileştirme çabası gösterilmemiş ve önlem alınmamıştır. Gerekli önlemlerin alınmaması gölün verimliliğini olumsuz olarak etkileyecektir. Gölün geleceği için dıştan su verilmesi ve suyun mutlaka sirkülasyonunun sağlanması gerekir.
Binlerce yıldır bölgede yaşayan uygarlıklara, yaban hayatına, su kuşlarına, balıklara, bitkilere hayat veren Azap Gölü, gerekli önlemler alınmadığı takdirde tüm canlılara zehir saçacaktır.
Bölgenin iklimi, su canlıları, yaban hayatı ve bitkiler için çok önemli bir yere sahip olan Azap Gölü, sulak alanların Korunması Yönetmeliği’nin getirmiş olduğu yükümlülükler içerisinde değerlendirilmeli ve mutlaka korunması sağlanmalıdır