Yapmış olduğumuz araştırmalarda Dilek Yarımadasının 100-150 yıl önce alageyiklerin yaşam alanı olduğunu öğrenmiştik. Ayrıca Kuşadası Davutlar arasındaki Kadı Kalesi kazı çalışmaları sırasında geyik boynuzları çıkmıştı. Dilek Yarımadasının eski yıllarda geyiklerin yaşam alanı olduğu bilgisi ve örnekleriyle, Antalya Düzlerçamı’nda bulunan alageyiklerden bir bölümünün milli parka getirilmesi için Çevre ve Orman Bakanlığı’na müracaat etmiştik.
Çevre ve Orman Bakanlığı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü Av ve Yaban Hayatı Dairesi Başkanlığı dünyada saf alageyik popülasyonunun sadece Antalya’da bulunduğunu ve nesillerini sağlıklı bir şekilde sürdürebilmesi için, mevcut geyiklerden bir bölümünün eski yaşam alanlarına gönderilmesi kararını almıştı.
Av ve Yaban Hayatı Dairesinin ODTÜ bilim adamlarıyla yapmış oldukları işbirliği neticesinde en uygun alanın, coğrafi koşullarının uygun olması, alana giriş ve çıkışların kontrol altında tutulması, yarımada bölümünde kaçak avcılığın hiç olmaması, büyük memelilerin yaşaması için elverişli toprak ve hava koşullarına sahip olması nedeniyle Dilek Yarımadası seçilmişti. Antalya Düzlerçamı’ndan özel sistemlerle yakalanan alageyiklerin 3. Partisi de bugün geldi.
Av ve Yaban Hayatı Dairesi personelleri, Aydın Doğa Koruma ve Milli Park Şube Müdürü Mehmet UZUNER, Kuşadası DKMP Mühendisi Erdinç KUTSAL, DKMP görevlileri ve EKODOSD üyelerinin katılımıyla yeni parti gelen geyikler alana indirildi. Milli parkın batı bölgesinde oluşturulan adaptasyon alanına yerleştirilen alageyiklerden bugün gelen 2 tanesi de, diğerleri gibi genç erkek bireylerden oluşuyor. Durdukları yerde 2 mt. Zıplayabilen alageyikler çabuk hareket ettiklerinden fotoğraflanabilmeleri çok güç olmaktadır.
Antalya Düzlerçamı’ndan Dilek Yarımadası’na 30’a yakın alageyiğin getirilmesi beklenmektedir. Boyunlarına uydudan izleme cihazı takılan alageyiklerin hareketleri sürekli olarak takip edilecektir.
Anadolu Parsı ve alageyik gibi türlerini yıllar önce kaybeden Dilek Yarımadası, Antalya’dan getirilen yeni alageyiklerle milli parkın yaban hayatına büyük zenginlik katacaktır. “Ayılar ormanın bekçisi, domuzlar çiftçisi, geyikler de süsü” deyiminde olduğu gibi, alageyikler Dilek yarımadasının süsü olacaktır. Dünyada saf olarak sadece ülkemizde bulunan bu türün neslini sağlıklı bir şekilde Dilek Yarımadasında devam ettireceğine umuyoruz.
ALAGEYİK (Dama dama)
Alageyikler çabuk harekete geçerler. Koşmaya hazırlanırken kuyruklarını sallar, sonra geniş adımlarla tırıs tırıs koşuya geçerler; 2 metreden yüksek çitlerin üzerinden atlayabilirler.
Çiftleşme ekim ayındadır ve bir ay kadar sürer. Bu devrede alageyiğin derin homurtular veya havlamalardan meydana gelen çiftleşme çağırışı 3 - 3,5 kilometre uzaktan duyulabilir. Tek yavru haziranda dünyaya gelir. İkizler enderdir. Dişi alageyik yavrusuyla pek fazla ilgilenmez. Bir tehlike karşısında onu ya yanına alır, ya da çalıların arasına gizledikten sonra bir daha arkasına bakmadan kaçar.
Alageyiğin dallı boynuzları enli ve yassıdır, uçlarında da bir elin parmakları gibi açılmış dişler bulunur. Bu geyiğin rengi yazın beyaz lekelerle süslü açık sarımsı kahve, kışın ise bir teviye grimsidir. İri bir erkek alageyik omuz hizasında 90 santim boyunda ve 100 kilo ağırlığındadır Yavruların en büyük özelliği ilk doğurduklarında savunma amaçlı kokusuz dünyaya gelmeleridir. Bu yırtıcı hayranların yavruyu en savunmasız halinde bulamamalarını sağlar. Yavrular ilk 15 dk içerisinde ayağa kalkmayı 1 saat içinde de koşmayı öğrenirler.