Bu hafta Muğla İlinin Kavaklıdere İlçesine bağlı Menteşe Beldesine gittik.
Doğal ve kültürel zenginliklerle dolu Menteşe Beldesi’ne bağlı Öteyaka Yaylasına doğru tırmanışa geçtik.
Yemyeşil çam ağaçlarıyla dolu parkurda tertemiz bir havada, ancak hafif yağan yağmur altında yürüdük.
Parkur boyunca bazen yağmur hızlandı, bazen de güneş açtı.
Bölgedeki iklimin ve kaynak sularının bölge coğrafyasının bitki çeşitliliğini zenginleştirdiğini gördük.
Yaklaşık 1000 metre yüksekliğindeki yaylaların kestane ve ceviz ağaçlarıyla dolu olduğunu gördük.
Parkurumuzun bitiminde yaklaşık 1000 metre rakımlı Beşpınar Yaylasına geldik. Alanın 700 yıllık devasa boyutlardaki çınar ağaçlarıyla dolu olduğunu gördük. Temmuz ayında Beşpınar yaylasının çok serin olduğunu, kaynaktan doğan suyun çok soğuk olduğunu ve bölgenin en meşhur yağlı pehlivan güreşlerinin bu meydanda yapıldığını öğrendik.
“Kötü hava yoktur, kötü kıyafet vardır” sözüne inananlar uygun kıyafetlerle yürüdüyseler de, Beşpınarlı tandırcı Halil İbrahim’in çadırları kurduğunu ve üşümesinler diye ateş yaktığını gördük.
“Sizlere bölgemizi tanıtmak, yöremizin yemeklerinden tattırmak istiyoruz” diyen yöre insanları, hazırlığa sabahtan başlamışlar.
“ben burayı sadece yazları açıyorum, ama sizler Kuşadası’ndan gelmişsiniz, sizleri doyurmak ve hizmet etmek benim görevimdir, çadırları kurur yine açarım sizler için” diyen Tandırcı Halil İbrahim, hizmette kusur etmemek için canla başla çalıştı.
Kuşadası’ndan bizim geleceğimizi duyan Menteşe’liler, arabalarına yükledikleri cevizleri, kuru nohut ve börülceleri Beşpınar Yaylasına getirdiğinde, hepsi kapışıldı ve kısa sürede bitti.
Yemeklerimiz yiyip, çaylarımızı içtikten sonra, güreş meydanının altında bulunan meşhur Yerküpe Mağarası’na inişe geçtik.
Uzunluğu yaklaşık 100 metre olan mağaraya 7 metre genişliğinde doğal bir kapıdan giriliyor, 1 metre genişliğindeki bir boşluktan çıkılıyor.
Mağaranın içindeki aydınlatmalar ve merdivenler 2004 yılında Muğla Valisi olan Hüseyin AKSOY tarafından yaptırılmış.
On binlerce yıl önce dere sularının kireç taşlarını aşındırmasıyla oluşan Yerküpe Mağarasının içindeki galerileri dolaştık.
Her ne kadar aydınlatma olsa da, bazı bölümler loş ve karanlık olduğundan fenerle dolaşılmasının ve başı sarkıtlara vurmamak için kask takılmasının daha sağlıklı olacağını düşündük.
Mağarayı gezdikten sonra Menteşe Beldesine geldik. Küçük bir belde olmasına rağmen ticaretin yoğun yapıldığını ve beldeki esnafın tüm Ege bölgesindeki pazarlara gittiğini öğrendik. Beldede “camı sanata dönüştürüyoruz” diyen bir imalathaneyi gezdik.
Belde kızlarının hünerli ellerinden çıkan el yapımı kristal ürünlerin yapılışını izledik.
Ell yapımı kristal ürünlerin yapılışını izledikten sonra ürün standını gezdik ve çıkan ürünlerden aldık.
Menteşe beldesindeki yöre kızlarının, seramik hamurundan el işçiliği ile yaptığı ikinci imalathaneyi gezdik. Genellikle çocuklar için yapılan hediyelik ürünlerden aldık.
Menteşe’den sonra, bakırcılık sanatıyla ünlü Kavaklıdere’de bakırcılar çarşısına uğradık. “Bakır kaplar kalaylansın, şu odada bir mum yansın” dizelerinin yazıldığı günler geride kaldı, bakırın yerini çelik, mumun yerini elektrik aldı. Bakır kaplarda hediyelik oldu. Üyelerimiz ceplerinde kalan son parayı da bakırcılarda bıraktılar.
Bu tür etkinlikler, üyelerimizin doğal ve kültürel güzellikleri tanımasını, bu değerlere karşı duyarlılık göstermelerini ve kış aylarında buradaki esnafa ve yöre insanlarına ekonomik olarak katkı yapmalarını sağlamaktadır.
Dönüş yolunda, Silindirle Sıkıştırılmış Beton (SSB) yöntemi ile inşa edilen ve yükseklik yönünden Türkiye’nin ve Avrupa’nın 1′inci, dünyanın ise 5′inci büyük barajı olma özelliğine sahip Çine Barajındaki su seviyesini görmek için, manzara izleme seyir tepesine geldik. Üyelerimizin ilgisini baraj değil, seyir tepesine atılan çöpler çekti. İlgili kurumların buraya atılan çöplerin yaratacağı görüntü kirliliğinin önüne geçilmesi, çöp atılmaması yönünde tabelalarla uyarılması ve çöp konteynırlarının konulması için acil çözüm üretilmesini diledik.
Yolumuz üzerinde Eski Çine’de bulunan 1304 yılında yapılan 707 yıllık Ahmet Gazi Camiine gelerek incelemeler yaptık.
Batı Anadolu’da ilk Türk eserlerinden biri olan Ahmet Gazi Camiine Anadolunun her yöresinden gelen insanların ziyaret ettiğini gördük.
Ahmet Gazi beyin Menteşe Beyliğinin tek hakimi ve sahillerin sultanı denilen “sultanıssavahil” ünvanına sahip olduğunu öğrendik.
Caminin içinde bulunan 14. yüzyılda yapılan Ahi bayram ve Ahi İbrahim türbesine ziyaret ettikten sonra Kuşadası’na geri döndük.