Dilek Yarımadası - Büyük Menderes Deltası Milli Parkı dünyada fazla örneği görülmeyen; Akdeniz’den Kafkasya’ya kadar olan kıyılarda yayılım gösteren bitkilerin doğal olarak görülebildiği bir botanik hazinesi gibidir. Yaban hayatı, yırtıcı kuşları, derin kanyonları, kuzeyden güneye kadar çevreleyen denizdeki su altı zenginlikleri, kumulların ardında kilometrelerce giden ve içinde yüzlerce kuş türünü barındıran deltası ve her köşesinde ayrı bir tarihin yattığı önemli bir doğal yaşam alanıdır. Bu önemli doğal yaşam alanının tek şelalesi yarımadanın güneyinde olup, 50 metre yüksekliğindeki dik kayalıklardan aşağıya dökülür.
Şelaleye gitmek için, eski adı Domatia olan ve Türk ve Rum mimarisinin en güzel örneği olarak bilinen Eskidoğanbey Köyü’nden çıkılır.
Şelaleden akıp gelen dere yatağında 300 metre çıkıldıktan sonra, stabilize bir orman yoluna girilir.
Başlangıç yerinden şelaleye kadar 3 km. olan parkur biraz yokuştur.
Şelale yolunda doğanın renkleri her mevsimde farklı olduğu görülür.
Akdeniz maki bitki örtüsünün en canlı ve sağlıklı örnekleri parkur üzerinde görülebilir.
Özellikle kış ve bahar aylarında akan şelalenin suları, birçok yerde küçük şarlaklar oluşturup dere yatağına akar.
Şelalenin zirvesine yakın Büyük Menderes Deltası’nın harika manzarası büyüleyici güzelliktedir.
Parkurun son tepesi aşıldığında tablo gibi görüntüsüyle şelale meydana çıkar.
Yaklaşık 50 metre yükseklikten dökülen suyun sesi, yaklaştıkça çoğalır ve büyük keyif verir.
804 bitki türü belirlenen milli parkta, hem deltanın hem de yarımadanın fiziksel özellikleri nedeniyle, bitki örtüsünün de farklı ve çeşitli olduğu ve şelaledeki küçük alanda bile birçok bitki türünün yaşadığı görülür.
Şelalede her mevsim farklı bitkilerin çiçek açtığı görülür.
Adaçaylarının en güzel örnekleri, nefis kokularıyla burada karşınıza çıkar.
Şelaleden akan suyla hem serinlenebilir hem de susuzluk giderilebilir.
İklimin çok soğuk olduğu yıllarda, şelale donar ve muhteşem bir görüntü oluşturur. Ancak bu görüntülere ulaşmak için, soğuk günlerde sürekli gözlem yapmak ve buz gibi bir havada yürümeyi göze almak gerekir.
Havaların ısınmasıyla birlikte buzlar erimeye başladığında, buzların yukarıdan yere düşüşünü izlemek çok keyiflidir.
4 mevsimde farklı görüntülere sahne olan şelaleye normal performansla 1 saatte çıkılabilir.
Şelalenin hemen altında küçük bir Rum şapeli ve bazı yerleşim yerleri bulunmaktadır. 1800’lü yıllarda padişah fermanıyla adalardan bölgeye getirilip yerleştirilen Rumlar; 30 Ocak 1923 tarihinde Türkiye ve Yunanistan arasında imzalanan ve 1 Mayıs 1923 tarihinde yürürlüğe giren Nüfus Mübadelesi Sözleşmesi ile kendi vatanlarına giderken, onların yerine Balkan Ülkelerinden Türkler getirilip yerleştirilmiştir. Bu bölgede Rumlara ait 2 şapel 1 kilise ve yıkıntı şeklinde birçok yerleşim yeri bulunmaktadır.
İnişte aynı yolu kullanmak istemeyenler, batıdaki patikayı kullanabilir ve bahara denk gelirse orkidelerin harika renkleriyle karşılaşabilirler. Parkurun bittiği yerde tekrar Eskidoğanbey köyüne inilir.
Balkonlarından begonvillerin sarktığı, bahçelerinde rengarenk sardunyaların bittiği EskiDoğanbey’in Arnavut kaldırımlı dar sokaklarına gelindiğinde yürüyüşünüz sona ermiştir.
Rum ve Türk mimarisinin en güzel örnekleriyle yapılmış Eskidoğanbey’in taş evleri incelenebilir ve hatıra fotoğrafları çektirilebilir.
Dünya da sadece bu bölgede yetişen latince adı Campanula tomentosa olan endemik çan çiçekleri, mevsiminde gelindiği takdirde Eskidoğanbey evlerinin taş duvarlarında bile görülebilir.
Dilek Tepesinden gelen suyun aktığı Antik çeşmeden, bakır maşrapayla su içebilirsiniz.
Son durağınız Doğa Koruma ve Milli Parklara bağlı Ziyaretçi Tanıtım Merkezi. Milli parkla ilgili tüm bilgilerin sunulduğu merkezde ölen hayvanlara ait tahnitlerde bulunmaktadır.
Dilek Yarımadası benzersiz biyolojik çeşitlilik nedeniyle, Avrupa Konseyi tarafından “Flora Biyogenetik Rezerv Alanı”, yani bitki örtüsü açısından soyu tükenmekte veya genetik çeşitliliği çok azalmakta olan bir canlı türü ya da topluluklarını korumaya yönelik uluslararası düzeyde koruma alanı olarak kabul edilmiştir. Ülkemizdeki önemli doğal yaşam alanlarından biri olan Dilek Yarımadası-Büyük Menderes Deltası Milli Parkı, bakir alanları, su canlıları, kuşlar, yaban hayatı ve bitki çeşitliliğin en güzel görüldüğü yerlerden biridir. Her köşesinde ayrı bir güzellik bulunan milli parkı, Koruma-kullanma dengesi gözeterek gezin, görün, tanıyın ve korunması için sizde destek verin.